17. Hukuk Dairesi 2013/826 E. , 2013/1032 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı İdare vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Esas ve birleşen davanın davacısı vekili, davalı borçlu ..."nın amme alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı sekiz adet taşınmazdaki hissesini 14.5.2010 tarihinde annesi davalı ..."ya sattığını belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili,satış işleminin muvazaalı olmadığını, vergi borcunun davalı borçlunun mirasçıları tarafından taksitlendirildiğini ve ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu ..."nın 24.9.2010 tarihinde ölmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş ancak mirasçılar savunma yapmamışlardır.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve davacı idare tarafından gönderilen 25.4.2011 ve 21.5.2012 tarihli cevabi yazılardan davalı borçlunun yapılandırılan vergi borcunu düzenli olarak taksitler halinde ödediği, böylece davacı ... Hazinesinin davalı ..."in vergi borcunu ödememek amacıyla dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı ..."ye devrettiği yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığı ve kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle esas ve birleşen davanın reddine ... verilmiş; hüküm, esas ve birleştirilen davanın davacısı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. ... tarafından yapılan takip sonucu borçlunun mirasçıları ile 6111 sayılı Kanun gereğince yapılandırma sözleşmesi yapıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Ancak sözü edilen yasa uygulamasında, yapılandırmanın, davacı tarafça açılmış tasarrufun iptali davalarını durduracağı ya da ertelemesini sağlayacağı yolunda bir hüküm bulunmamaktadır. Buna ilaveten 6111 sayılı Kanun’a dayalı olarak 14/03/2011 tarihinde çıkarılan 2011/1 nolu iç genelgede de 6111 sayılı Kanuna göre borçlarını ödemek üzere başvuruda bulunan mükelleflerin borçlarının, Kanun ile ödeme planına bağlandığından, haklarında bu borçlar nedeniyle cebren tahsil işlemleri yapılmayacağı, yasanın yayımlandığı 25/2/2011 tarihinden önce uygulanmış hacizler ve bu hacizlere dayanılarak başlatılan satış işlemlerinin durdurulacağı diğer taraftan borçları, anılan Kanun gereğince taksitlendirilen mükelleflerin, yasa hükümlerini ihlal etmeleri halinde ise durdurulan cebren tahsil işlemlerinin yeniden başlatılacağı belirtilmiştir. Kısaca 6111 sayılı yasa uygulaması gereği olarak borcun yeniden yapılandırılması işleminin, açılmış davaları durdurmayacağı ancak İdare’nin takdiri ile ... işlemlerinin yapılandırma sözleşmesi ihlal edilmediği sürece ertelenebileceği açıktır. Hal böyle olunca davaya devam edilerek taraf delillerinin toplanması,borçlu ile davalı annesi arasındaki dava konusu tasarrufların 6183 sayılı yasanın, 27, 28, 29 ve 30.maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi, iptal koşulları oluştuğu takdirde dava konusu taşımazlar 27.5.2010 tarihinde davalı ... tarafından da dava dışı ... Usta"ya satılmış olduğundan davacı vekiline davalı 4.kişi ... Usta"yı davaya dahil edip
etmeyeceği sorularak davaya dahil etmesi halinde ... Usta"ya dava dilekçesi tebliği ile davaya katılımının sağlanması ve bildireceği delillerin toplanması ve sonucuna göre ... verilmesi, davalı 4.kişinin davaya dahil edilmemesi veya davaya dahil edilip de kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde davanın davalı ... yönünden anılan yasanın 31.maddesi gereğince bedele dönüştüğü gözönüne alınarak davalı ..."nin dava konusu taşınmazları elden çıkardığı 27.5.2010 tarihindeki gerçek bedelleri üzerinden tahsilde tekerrür olmayacak şekilde tazminatla sorumluluğuna ... verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de; 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içermektedir. Somut olayda davalılar yararına anılan yasal değişiklik gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 5.2.2013 gününde oybirliğiyle ... verildi.