8. Hukuk Dairesi 2018/4569 E. , 2020/143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, vekil edeni ile davalı tarafın dava konusu taşınmazlarda paydaş olduklarını, vekil edeninin taşınmazlardaki payının davalı tarafından kullanıldığını ve herhangi bir bedel ödenmediğini, davalı aleyhine daha önce ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/314 Esas, 2014/293 Karar sayılı dosyası ile 5.000 TL dava değeri üzerinden açılan davanın davalı tarafından kabul edildiğini ve bu davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu, yargılama sırasında belirlenecek olan beş yıllık ecrimisil bedelinin tespitinden sonra davanın ıslah edileceğini açıklayarak, 2010 ila 2014 yılları için 5.000 TL ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, 18.11.2015 tarihli dilekçesi ile talebini 12.224,91 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 5.000,00 TL için dava tarihinden, 7.224,91 TL için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 12.224,91 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil alacağına ilişkindir.
Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin, tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. kararı)
Davacı vekili tarafından, 8.6.2015 tarihli dilekçe ile, davaya konu edilen 344 parsel sayılı taşınmazın maddi hata sonucu bildirildiği, doğru parsel sayılı taşınmazın 347 (ifraz ile 969) parsel sayılı taşınmaz olduğu bildirilmiş, Mahkeme tarafından da 337, 967 ve 969 parsel sayılı taşınmazların davalı kullanımında olduğu gerekçesi ile bu parsellere ilişkin olarak kabul kararı verilmiştir.
1.Her ne kadar 969 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak kabul kararı verilmiş ise de, 969 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili usulünce açılmış bir dava bulunmadığından bu taşınmaza ilişkin kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
2.Davacı taraf eldeki davadan önce, ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/134 Esas, 2014/293 Karar sayılı dosyası ile 57, 58, 124, 344 ve 348 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak 6.3.2014 tarihli dilekçe ile beş yıllık ecrimisil alacağının tahsili için dava açmış ve davacı tarafın bu davadaki 5.000 TL’lik talebi davalı tarafından kabul edildiğinden, Mahkemece, kabul nedeni ile davanın kabulüne karar verilmiş, akabinde eldeki dava 10.9.2014 tarihinde açılarak beş yıllık ecrimisil talebinde bulunulmuş ve bilirkişi tarafından hesaplanan beş yıllık ecrimisil alacağı Mahkemece hüküm altına alınmıştır. Bahsi geçen davalarda, ecrimisil talep edilen ve hüküm altına alınan dönemler açısından mükerrerlik bulunmasına rağmen, mükerrer olan dönemler tespit edilmeksizin bu kısımlara ilişkin ilk davada hüküm altına alınan miktar mahsup edilmeksizin karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 14.1.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.