
Esas No: 2018/3987
Karar No: 2019/3456
Karar Tarihi: 16.04.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/3987 Esas 2019/3456 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.02.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
I-7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
a) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligatın, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılması gerekir. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
b) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince:
Davalılar ..., ..., ... ve ...’e yapılan gerekçeli karar tebligatlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanununa aykırı olarak ilk seferde, doğrudan 21/2. maddesine göre, bu davalıların adres kayıt sistemindeki adresine yapıldığı ve usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, adı geçen davalıların adreslerine yukarıda belirtilen ilkelere uygun şekilde gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması ve kanuni temyiz süresinin beklenilmesi,
II-Davalı ...’ın yurtdışı adresine yapılan gerekçeli karar tebligatının iade edilmesi üzerine adı geçen davalıya yeniden gerekçeli kararın tebliğ edilmediği anlaşılmakla, davalı ...’a gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması ve kanuni temyiz süresinin beklenilmesi,
III-Davalı ...’ ait mirasçılık belgesi ilgilisinden temin edilip, mirasçılarına gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması ve kanuni temyiz süresinin beklenilmesi,
IV-Dava konusu Manisa İli, Soma İlçesi, 970 ada 11 parsel sayılı taşınmaza ait güncel tapu kaydının ilgili tapu müdürlüğünden getirtilerek dosyaya eklenmesi,
Belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 16.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.