
Esas No: 2014/7833
Karar No: 2014/8757
Karar Tarihi: 02.06.2014
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/7833 Esas 2014/8757 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2013
NUMARASI : 2010/597-2013/266
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait olan aracın davalı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, aracın 25.03.2010 tarihli çift taraflı kazada hasarlandığını, 8.200,27 TL’lik hasar olduğu halde davalının ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı sigortalının kazanın ihbarından sonra davalı şirketin görevlendirdiği eksperlere aracı göstermediğinden ekspertiz incelemesi yapılamadığını ve hasarın tespit edilemediğini, sigortalı araç ve karşı aracın hasarlarının uyumsuz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında, gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, TTK. 1282. maddesi uyarınca, sigortacı, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.maddesinde sayılan "teminat dışında kalan zararlardan" olması gerekmektedir.
Keza, Kasko Sigortası Genel Şartları B.1.5 maddesine göre, sigortalı, sigortacının isteği üzerine rizikonun gerçekleşmesi nedenlerini ayrıntılı şekilde belirlemeye, zarar miktarı ile delilleri saptamaya ve rücu hakkının kullanılmasına yararlı bilgi ve belgelerin gecikmeksizin sigortacıya vermekle yükümlüdür.
Görüldüğü gibi, ihbar yükümlülüğünün gereği gibi yerine getirilmemesi durumunda, müeyyidesi genel şartlarda düzenlenmediği gibi, bu husus rizikonun teminat dışında kaldığı haller arasında da sayılmamıştır. Bu halde, konunun TTK.nun 1290 ve 1292/son madde hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Buna göre, sigorta ettiren kimse kasten ihbarda bulunmamış ise, sigorta haklarını zayi edeceği, kusurunun bulunması halinde ağırlığına göre sigortacının ödemekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde, sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki, teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği sigortacı tarafından somut delillerle kanıtlanılırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.
Uyuşmazlık, rizikonun ihbar edildiği şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla hasarın sigorta teminatı dışında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır
Somut olaya bakıldığında, kazaya karışan araç sürücülerinin aralarında düzenlemiş olduğu kaza tespit tutanağına göre davacı aracını kullanan sürücü dava dışı araca arkadan çarpmıştır. Davalı kasko sigorta şirketi tarafından görevlendirilen eksperin 31.03.2010 tarihinde aracın bulunduğu Ö. Otomotive gittiği ancak aracın onarımına başlandığı belirtilerek araç gösterilmediğinden hasar tespitinin yapılamadığı anlaşılmaktadır. Kazaya karışan araçların fotoğrafları da bulunmamaktadır. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden kazaya karışan diğer aracın da aynı servise götürüldüğü, her iki araç ile ilgili olarak araç sahiplerine hitaben özel eksper E. V. Ünver tarafından özel eksper raporları düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davalı sigorta şirketi, kazanın ihbar edildiği şekilde olmadığını, hasarın uyumsuz olduğunu savunmuş, araçların onarılması için götürüldüğü Ö. Servis yetkilisinin de dahil olduğu şüphelilerin sigorta eksperlerine inceleme yaptırmayarak hasarlı araçlara çıkma parçalar takmak suretiyle orijinal değerleri üzerinden faturalandırmak eylemlerinden dolayı haklarında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/41748 Hz. sayılı dosyası üzerinden soruşturma yapıldığını bildirmiştir.
Davalı hasarın teminat dışında kaldığını iddia ettiğine göre, ispat yükü üzerindedir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, davalının savunmasında belirttiği hususlar araştırılıp onarımın yapıldığı Ö. Otomotiv yetkilileri hakkında ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010/41748 Hz. sayılı dosyası üzerinden yürütülen hazırlık soruşturması sonunda kamu davası açılmış ve dava konusu somut olay bu ceza yargılamasına konu ise veya somut olayla ilgili başka bir soruşturma veya yargılama varsa ilgili ceza dosyasındaki deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ispat yükü üzerinde bulunan davalının iddiasını somut delillerle ispat edememiş olmasına rağmen eksik incelemeye dayanılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.