21. Hukuk Dairesi 2018/6566 E. , 2019/4468 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar ve davalılardan ... Temizlik İnş. Turz. .... İns. Kayn. Ve Taah. San Ve Tic Ltd. Şti, ... Tem. ... Hiz Turz. ... Özel Sağlık Hiz. Yemek Üretim Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti vekilleri ile ... tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacıların ve davalılardan ... (...) Sigorta AŞ, ..., ... Ltd. Şti., ... Temizlik Ltd. Şti.nin sair temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, sigortalının 29/02/2012 tarihli iş kazası sonucu vefatı nedeniyle hak sahibi davacı eş ve çocuklar için maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı ... Belediyesi aleyhine açılan davanın kusuru bulunmadığından reddine; davacılardan eş için 177.298,09TL maddi, çocuk Melisa için 41.616,10TL maddi tazminatın davalı ... Belediyesi dışındaki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı ... şirketinin poliçe limitiyle sorumlu sayılmasına; her bir davacı lehine ayrı ayrı 40.000,00TL manevi tazminatın davalılardan ... Ltd. Şti., ... Temizlik Ltd. Şti. ve...’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline; fazla taleplerin reddine; tüm tazminatlara 29/02/2012 kaza tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
3- Dosya kapsamından; davalı ... Belediyesi tarafından park ve bahçe işlerinin davalılardan ... Temizlik Ltd. Şti. ve ... Ltd. şirket ortaklığına verildiği, bu şirket ortaklığında çalışan davalı ...’in kullandığı belediye tarafından kiralanan aracın karlı ve buzlu yolda refüjü aşarak karşı şeride geçtiği ve kendi şerinde giden başka bir araca çarptığı, belediyenin kiraladığı araçta bulunan ve yol kontrolü için gönderilen davacılar murisinin kaza nedeniyle hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle asıl işveren-alt işveren kavramlarının açıklanması gerekir.
4857 sayılı Kanun"un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
İş Kanunu"nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, iş yerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
4857 sayılı Kanun"un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu"ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun"dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu"nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Bu açıklamalardan yola çıkılarak somut olayda, davalı ...’nın kendi asıl işlerinden olan park ve bahçe bakım onarım işini davalılardan ... Ltd. Şti. ve .... ortaklığına vermesi onu asıl işverenlik sıfatından ve bunun doğal neticesi olarak da sorumluluktan kurtarmaz. Bu durumda kendine ait işi bir başkasına yaptıran kişi ya da kurum alt işverenin (taşeronun) ve bu alt işverenin istihdamlarının kusurlarından onun ile birlikte müteselsilen sorumlu olur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara dikkat edilmeden ... yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
4- Gerek mülga 818 sayılı B.K."nun 101 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 117. maddesi hükmüne göre “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.”
Sigortacının sorumluluğu haksız fiile dayanmadığı için, temerrüde düştüğü hallerde faizin başlangıç tarihi temerrüt tarihi olup, hak sahiplerinin sigortacıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğü kanıtlanamaz ise sigortacının faiz yükümlülüğü dava tarihinden başlar.
Hal böyle olunca, davalı ... şirketinin, daha önce temerrüde düştüğü ispatlanamadığından, aleyhine ilk defa husumet yöneltilen birleşen dosyanın dava tarihi olan 17/02/2014 gününden itibaren işleyecek yasal faizle sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde kaza tarihinden itibaren faize karar verilmesi hatalı olmuştur.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, davalı ...’nı asıl işveren olarak sorumlu tutmak ve davalı ... şirketi yönünden aleyhine ilk defa husumet yöneltilen birleşen dosyadaki 17/02/2014 dava tarihinden itibaren yasal faize karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir
O halde, davacılar ile davalılardan ... (...) Sigorta AŞ, ..., ... Ltd. Şti., ... Temizlik Ltd. Şti.nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine
17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.