17. Hukuk Dairesi 2014/9534 E. , 2014/9234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Devrekani Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/02/2014
NUMARASI : 2013/37-2014/22
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların murisinin işleteni ve sürücüsü olduğu, davalı I.Sigorta Şirketinin trafik sigortacısı olduğu aracın trafik kazası sonucunda 6/8 kusurlu olarak müvekkiline ait araca çarpması sonucu hasar meydana geldiğini belirterek, zararın davalının kusur oranına isabet eden 10.222,00 TL"sinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı I.Sigorta A.Ş vekili, davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı I. Sigorta A.Ş açısından tefrik kararı verilerek davalı açısından, 2918 sayılı yasanın 109/1 maddesine göre davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinde açılmamış olması nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazası 29.05.2003 tarihinde meydana gelmiş olup, kazada davalıya trafik sigortalı aracın sürücüsü Necati Gezici ve araçta yolcu olan Y. G. hayatını kaybetmiştir. Davacı kuruma ait araç hasarlanmış dava ise, 13.05.2013 tarihinde açılmıştır.
Borçlar Kanunun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de hakız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve her halde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık 2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinin ilk fıkrasında yine haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden BK.nun 60.maddesindeki düzenlemeden farklı özel bir hüküm getirilmiş, anılan hükümdeki 1 yıllık zamanaşımı süresi bu tür tazminat talepleri için açılacak davalar yönünden 2 yıl olarak belirtilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve ceza kanununun bu eylem için daha uçun bir zamanaşımı süresi öngörmesi halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri (bu taleple açılacak davalar) için de geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, Borçlar Kanunu"nun 60 ve 2918 sayılı KTK.nun 109/2 maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine 2 yıl olarak öngörülmesidir.
2918 sayılı kanunun anılan hükmünün gözden kaçırılmaması gereken yönü, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanunana göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece, bunların tümü için ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Açıklanan hukuksal durum ve ilkeler ışığında; dava 2918 sayılı KTK.nun 109/2 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi içerisinde açılmıştır.
Bu durumda, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 9.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.