Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1402
Karar No: 2022/136
Karar Tarihi: 02.02.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2018/1402 Esas 2022/136 Karar Sayılı İlamı

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
....

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.03.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ....
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin B ... 5 ... daire için 62.500,-TL peşin ödeme yaparak davalı kooperatifin ortağı olduğunu, diğer ortaklara Nisan 2008 ayında konutlarının tahsis edildiğini, Temmuz 2010 tarihinde teslim edeceklerini taahhüt etmelerine rağmen müvekkiline konut tahsis edilmediğini, kooperatifin 380 ortağın ödemeleri ile 206 tane konut imal ettiğini, ana sözleşmenin 61, 62 ve 63. madde hükümlerine aykırı olarak usulsüz bir kur'a çekimi yapıldığını ve bir kısım tapuların devredildiğini, Haziran 2008 tarihinden itibaren konutlardan faydalanan çoğunluktaki 206 üye ile konut verilmeyen azınlıkta kalan diğer üyeler arasında hak ve vecibelerde eşitlik sağlanması için konut tahsis edilemeyen üyelere kira kaybı veya ecrimisil ödenmesi için gündeme konulan maddelerin konut alan çoğunluğun oylarıyla reddedildiğini, konut tahsis taleplerinin de aynı şekilde çoğunluk oyları ile haksız ve kötü niyetle reddedildiğini, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacının üye olduğu 15.01.2010 tarihinden dava tarihine kadar kira kaybı için 1.000,00 TL.'nin yasal faiziyle tahsiline, müvekkiline konut tahsis ve teslimine, bunun mümkün olmaması halinde rayiç bedeli için 5.000,00 TL.'nin diğer üyelere tahsis yapıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
14.04.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle; konut karşılığı tazminat istemini 125.000,00 TL. olarak artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava değerini düşük gösterdiğini, müvekkili kooperatif kayıtlarında davacının ödeme yaptığını ispatlayacak herhangi bir senet veya ödeme makbuzu bulunmadığını, kur'a çekimlerinin noter huzurunda eşitlik ilkesi gözetilerek yapıldığını, 23.02.2014 tarihinde yapılan genel kurulda evini alamayan üyelerin mağduriyetlerinin giderilebilmesi için ev sahibi üyelerin 5.000,00 TL. ödemesi kararı alındığını, davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; "...Sonuç olarak davacının davalı kooperatifin üyesi olduğu, bir kısım üyelere konut tahsisi yapılıp teslim olduğu, tapuya adlarına tescillerinin yapıldığı, davacının da içinde olduğu bir kısım üyelere konut verilemeyeceğinin anlaşıldığı, davacının konut bedeli talep etmekte haklı olduğu, izah edildiği üzere talep edeceği bedel olan 156.656,97 TL olarak tespit edilmekle, davacı tarafın harcını yatırarak ıslah ettiği 125.000,00 TL kısımla ilgili, (70.000,00 TL lik kısmın harcı 14/11/2017 tarihi itibarıyla tamamlama harcı olarak, kalan kısım da 12/04/2016 itibarıyla ıslah ile) kira talebi hususunda da Yargıtay Özel Daire Kararlarına göre konut tahsis edilemeyen üyeler için kooperatif genel kurulunca kira bedeli ödenmek için karar alınmış olmakla (önceki genel kurulu kararından başka son celsede davalı kooperatif vekilince 18/02/2018de de benzer nitelikte karar alındığını beyan etmiştir.) kira bedeli tazminatı kabulüne karar vermek gerekmiş, davadan önce kooperatif temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...." gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 125.000,00 TL konut bedeli tazminatı ile 1.000,00 TL kira bedeli tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı davalı kooperatifin aktif üyesi olduğundan kooperatif aleyhine dava açması, tazminat, kira ve faiz talep etmesinin hukuk ve yasaya aykırı olduğunu, 15.05.2010 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanı ... ve Başkan Yardımcısı ...tarafından ortaklık senedi imzalanarak 62.500,00 TL'nin elden alındığını, oysa Kooperatif Yasası gereği üyelerin ödemelerini banka kanalı ile yapmaları gerektiğini, kooperatifin kayıt ve defterlerinde davacının ödeme yaptığına dair delil ve belge bulunmadığını, tek başına ortaklık senedinin ödeme belgesi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ortaklık senedinin hukuken de geçerli olmadığını, ortaklık senedine bağlı olarak kooperatifin ilzam edilemeyeceğini, bilirkişi raporu eksik, yanlış, usul ve yasaya aykırı olduğundan hükme mesnet olamayacağını, ortaklık senedinden başka davacı adına tapu tahsis edildiğinin kooperatif kayıt ve defterlerinde yazılı olmadığını, sadece kur'a çekimi yapıldığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının esastan ve usulden kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, konut karşılığı tazminat ve kira kaybının tahsili istemlerine ilişkindir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 02.10.1997 gün ve 3788 E., 6483 K; 23.11.2000 gün ve.... sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, hukuki ilişkinin varlığı, husumet gibi bazı hususlar bakımından kısmi davada verilen hüküm sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturulabilirse de, kısmi davada zararın bir kısmı dava edildiği için tüm zarar değil, sadece dava edilen tutar kesinleşir.
Kural olarak, kısmi davada alınan bilirkişi raporlarının açılan ek dava yönünden kesin delil olmayacağı gerek öğretide gerek yargısal uygulamada kabul edilmiştir. Ne var ki, kısmi davada kesinleşen hükme esas alınan rapor tümüyle inceleme ve itiraz konusu yapılıp, tüm yargısal denetim yollarından geçerek toplam alacak miktarını ortaya koyacak şekilde kesinleşmiş ve taraflar yönünden yargısal denetim yolları tüketilerek usulü kazanılmış haklar gerçekleşmişse kesin delil olarak değerlendirilmesi gerekeceği de ortadadır. Bu nedenledir ki, bilirkişi raporlarının takdiri delil oldukları kural ise de somut olay özelliklerine göre kesin delil niteliği alabilecekleri de göz ardı edilmemelidir. (YHGK'nın 18.04.2007 tarih ve 15-126 E., 210 K. sayılı ilamı)
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine ve hükümde gerekçeye alınan bilirkişi raporundaki belirlemede geçen miktarların tamamı işbu dava sonunda verilen hüküm ile kesinleşmiş olmayıp, işbu dava konusu talep miktarı kadar belirleme yapıldığının ve geriye kalan kısma ilişkin iddia, savunma ve davalının rapora itirazlarının açılacak bir ek davada tartışılıp değerlendirilmesinin mümkün, gerekli ve tabii bulunmasına göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.'nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-HMK'nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun "esastan" reddine dair Dairemiz kararı, Harçlar Kanunu Genel Tebliği eki (1) sayılı Tarifenin A-III-1-e uyarınca işin esası ile ilgili olduğundan alınması gereken 8.607,06 TL. istinaf karar harcından, peşin alınan 2.134,75 TL.'nin düşümü ile kalan 6.472,31 TL.'nin davalıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
02.02.2022 tarihinde, HMK'nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 107.090,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oyçokluğuyla ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03.02.2022

...
KARŞI OY YAZISI
I
Dairemiz çoğunluğu ile aramızdaki görüş ayrılığı başlangıçta kısmi dava olarak açılan davanın devamı sırasında dava değerinin ıslah yolu ile arttırılmasından sonra ek dava açılmasına olanak bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
II
Kısmi dava Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109'uncu maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1 ... fıkrasına göre talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
Davacı alacağının geri kalan kısmını ıslah yolu ile eldeki davada tartışma konusu yapabileceği gibi bu alacağı açacağı bir ek dava ile de ileri sürebilir. Bir diğer ifade ile kısmi davada talep edilmeyen alacak kısmının istenebilmesi bakımından ıslah ve ek dava birbirinin alternatifi olarak kullanılabilecek birer usul işlemidir (bkz., Tanrıver, S.: Medeni Usul Hukuku, C.I, 3.b., Ankara 2021, s.744; Akil, C.:Kısmi Dava, Ankara 2013, s.316).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176'ncı maddesinin 2 ... fıkrasına göre bir davada ancak bir kez ıslah yapılabileceği belirtilmektedir.
Kişisel olarak özel bir hukuki yarar bulunmadıkça kısmi dava açılmasına ve dolayısıyla ıslaha karşı olmakla birlikte normatif düzenleme bakımından şu hususu ifade etmeliyim: Dava davacının hükümranlık sahası değildir. Davalı aleyhine bir dava açıldığında önünü (tünelin diğer ucunu) görebilmeli, savunmasını ve bunu dayandırdığı stratejiyi hukuki öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde belirleyebilmelidir. Sonradan yeni taleplerin ileri sürülmesi suretiyle davalının her daim tetikte tutulması hukuki güvenlikle açıklanamaz. Hakkında açılacak cüz'i miktarlı bir davayı, sırf niza uzamasın diye kabul edebilecek olan davalıyı; kısmi dava, ek dava, ıslah gibi usul oyunları ile belirsizlik içinde tutmak adil yargılanma hakkında da uymamaktadır. Islahın bir kez yapılabilmesi de bu endişeleri öngören yasa koyucunun bir tür güvence sağlamak amacını ortaya koymaktadır.
Böylelikle ıslah bir kez yapılmakla davacıya açtığı kısmi davaya konu ettiği alacaktan geri kalan alacağının tamamını dava konusu etme hakkı tanınmıştır. Bunun üzerine ilke olarak bir kez de ek dava açabileceği kabul edilmemelidir (farklı görüş için bkz. Akil, s.322; Çelik, Ç. A.: "6100 Sayılı Hukuk Yargılama Yasasına Göre Tazminat ve Alacak Davaları", Erişim t.:02.02.2022).
III
Somut olaya dönüldüğünde davacı başlangıçta müvekkiline konut tahsis ve teslimine, bunun mümkün olmaması halinde konutun rayiç bedeli için 5.000,-TL.'nin diğer üyelere tahsis yapıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 14.04.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle bu kalem istemini 125.000,-TL olarak artırmıştır.
Açıklamaya çalıştığım nedenlerle saygıdeğer çoğunluğun karar gerekçesinde bir ek dava açılabileceği yönündeki görüşüne katılmaya olanak bulamıyorum.


....




Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi