17. Hukuk Dairesi 2014/13336 E. , 2014/10601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı şirkete Ziraat klasik kasko sigortası ile sigortalı olan biçerdöverin tek taraflı kazada hasarlandığını, hasar bedelininin yetersiz ehliyet kullanımı gerekçe gösterilerek ödenmediğini belirterek bilirkişi raporu ile belirlenecek hasar bedelinin başvuru tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiş iken, dava değerini daha sonra 20.000,00TL olarak belirlediğini bildirerek bu miktar üzerinden harcı yatırmıştır
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak; rehin alacaklısının davaya muvafakat etmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 25,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 3.7.2014 gününde Üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Somut uyuşmazlıkta, davacının sigorta ettireni, davalı ... AŞ"nin de kasko sigortacısı olduğu aracın hasara uğraması nedeniyle davacı tarafından belirsiz alacak davası açılmış,
Davalı vekili kasko tazminatı davasının belirsiz alacak davasına konu olamayacağını, araç üzerinde ... ... Bankası şube müdürlüğünün rehin hakkı bulunduğunu bildirerek davanın reddini savunmuş,
Yargılama sonucunda mahkemece rehin hakkı sahibinin davaya muvafakat etmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş,
Kararın yasal sürede davacı vekilince temyizi üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
4721 Sayılı TMK"nın Taşınır Rehni Başlıklı 940/2 maddesi "Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde zilyetlik devredilmeden de taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabileceği, rehin kurulmasına ilişkin diğer hususların tüzükle belirleneceği",
Yine aynı Yasanın taşınmaz rehni bölümünde yer alan Sigorta Tazminatı Üzerindeki Hak Başlıklı 879.maddesi "Muaccel olan sigorta tazminatının malike ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile ödenebileceği..",
6102 Sayılı TTK 1456 maddeside "1-Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki malike ait menfeat sigortalandığı takdirde kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkının sigorta tazminatı üzerinde de devam edeceği, 2-Sigortacıya mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça sigortacının sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemeyeceği, ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek bulunmadığı.." hükmünü taşımaktadır.
Gerek Yüksek 11.Hukuk Dairesi"nin ve gerekse Dairemizin kararlarında rehin alacaklısının davaya muvafakat etmemesi veya rehin alacağının ödenmemesi hali dava ön şartı olarak değerlendirilerek bu halde davanın aktif dava ehliyeti
yokluğundan reddi gerektiği kabul edilmekte ise de tarafımızca bu görüşe itibar edilmemektedir.
Zira 4721 Sayılı TMK 940/2 maddesine dayanılarak tesis edilen ve sicile kaydedilen menkul rehninde kıyasen uygulanması gereken TMK 879.maddesi ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesinde de açıkça öngörüldüğü üzere rehin alacaklısının muvafakatının bulunmaması sadece sigorta tazminatının sigorta ettirene ödenmesine engel teşkil etmektedir. Sigorta ilişkisinin tarafı bulunan, sigortalı aracı hasarlanan davacının Kasko Poliçesi Genel Şartları kapsımında aracındaki hasar bedelini talep etmesinde, sadece ödemeye ilişkin anılan yasa hükümlerinin dava önşartı olarak değerlendirilmesi, davacınında, rehin alacaklısının da hakkına kavuşmasını engelleyici davalı sigorta şirketini haksız zenginleştirici bir sonuç doğurduğu gibi anılan yasa hükümlerine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Bu durumda, mahkemece davanın esasının incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan gerekçeye ve TMK 879 ve 6102 Sayılı TTK 1456/1,2 maddesine göre yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.