Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6833
Karar No: 2019/6671
Karar Tarihi: 17.04.2019

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/6833 Esas 2019/6671 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun karşı davanın tapu iptal tescil ile alakalı olması nedeniyle tapu iptal ve tescille ilgili vekalet ücreti ve faizinin kesinleşmeden takibe konamayacağından icra emrindeki bu kısmın iptaliyle başvurduğu ve mahkemece bu kısmın iptaline karar verildiği görülmektedir. Ancak talep edilmeyen birleşen dava vekalet ücreti ile işlemiş faizin iptaline karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece esas hakkında karar verilmesiyle davadan el çekildiğinden bu aşamadan sonra herhangi bir nedenle dosyanın ele alınarak tavzih yoluyla da olsa esasa ilişkin yeni bir karar verilmesi mümkün değildir. Hüküm tefhimde ise hükmün sonuç kısmında, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, İcra ve İflas Kanunu'nun 366. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddelemelerine gönderme yapılmıştır.
12. Hukuk Dairesi         2018/6833 E.  ,  2019/6671 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Alacaklı tarafından borçlu aleyhine ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/121 esas 2016/15 karar sayılı ilamına dayalı olarak başlatılan ilamlı icra takibinde, borçlunun; icraya konu ilamda asıl dava tazminatla ilgili iken karşı davanın tapu iptal tescil ile alakalı olması nedeniyle tapu iptal ve tescille ilgili vekalet ücreti ve faizinin kesinleşmeden takibe konamayacak ilamların fer"ilerinin de takibe konu olamayacağından icra emrindeki bu kısmın iptali ile HMK 329. maddesi uyarınca müvekkili ile aralarında kararlaştırılan 1.500,00 TL vekalet ücretinin ve 5.000,00 TL adli para cezasının karşı taraftan alınması için icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 1.800 TL ilam vekalet ücreti alacağı ve 21,30 TL işlemiş faiz alacağının iptaline hükmolunduğu görülmektedir. Borçlunun bu kararın tavzih edilmesini talep ettiği ve mahkemece icra emrinde iptaline karar verdiği kısımların talep edilmediği gerekçesiyle hükmü tavzih kararı ile talepteki gibi değiştirdiği anlaşılmaktadır.
    6100 sayılı HMK"nun ""Taleple Bağlılık İlkesi"" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ""Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir"" hükmüne yer verilmiştir.
    Somut olayda, icra emrinde talep edilen karşı dava ilam vekalet ücreti olan 38.750,00 TL ile yargılama gideri olan 10.549,05 TL"nin iptali ve HMK 329. maddesi uyarınca müvekkili ile aralarında kararlaştırılan 1.500,00 TL vekalet ücretinin ve 5.000,00 TL adli para cezasının karşı taraftan alınmasına hükmolunması talebinde bulunduğu, ancak mahkemece, talep edilmeyen birleşen dava vekalet ücreti olan 1.800,00 TL vekalet ücreti ile 21,30 TL faizin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Tavzih kararı ile iptal edilen bu miktarlar dava dilekçesinde borçlunun talep etmiş olduğu karşı dava ilam vekalet ücreti olan 38.750,00 TL ile yargılama gideri olan 10.549,05 TL"nin iptali şeklinde değiştirilerek hüküm kurulmuştur.
    Ayrıca somut olayda, mahkemece talep dışı karar verilmesi ve sonrasında bunun tavzih kararı ile düzeltilmesi hatalıdır. Mahkemece verilen hüküm yanlış da olsa bu karar tavzih kararı ile giderilebilecek nitelikte değildir.
    HMK’nın 294/1. maddesinde, “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür”, düzenlemesine;
    Aynı kanunun 304/1. maddesinde, “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece re"sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir....”, hükmüne;
    Yine aynı Kanunun 305. maddesinde de; “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.” hükümlerine yer verilmiştir.
    Yukarıda anılan yasa hükümlerine ve Dairemiz ile Yargıtay’ın diğer Hukuk Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik uygulamalarına göre, mahkemece esas hakkında karar verilmesiyle davadan el çekildiğinden, bu aşamadan sonra herhangi bir nedenle dosyanın ele alınarak tavzih yoluyla da olsa esasa ilişkin yeni bir karar verilmesi mümkün değildir. Yerel mahkemece, ancak Yargıtay’ca kararın bozulması halinde yeniden esas hakkında karar verilebilir. Mahkemece bu usule aykırı olacak şekilde tavzih yolu ile esas hakkında yeniden karar verilmesi yerinde değil ise de; bu hususta tarafların temyizi bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
    Öte yandan, HMK"nın 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Anılan Kanun"un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa hükmü uyarınca, borçlunun talebi ile bağlı kalınarak inceleme ve araştırma yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcının istek halinde iadesine, 17/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi