22. Hukuk Dairesi 2016/9376 E. , 2019/9933 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07/05/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ...geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalının yurt içi ve dışında bulunan değişik işyerlerinde 11/09/2005-01/12/2012 tarihleri arasında çalıştığını, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, aylık ücret, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davalı şirketin sorumluluğunda bulunan çalışma süresi noktasındadır.
Somut olayda, Mahkemece karar gerekçesinde davacının aralıklı toplam çalışma süresinin 3 yıl 5 ay 10 gün olduğu açıklanmış ise de, hüküm sonucunda 13/06/2015 tarihli ikinci ek bilirkişi raporuna göre karar tesis edildiği, söz konusu 13/06/2015 tarihli ek bilirkişi raporunda davalının sorumluluğunda geçen toplam çalışma süresinin 3 yıl 6 ay 17 gün olduğunun esas alındığı; bu kabulde ise, 15.02.2005 - 22.04.2005 ; 17.05.2006 - 01.10.2006; 10.11.2006 - 17.04.2007; 18.04.2007 - 26.06.2007; 30.01.2008 - 04.05.2008; 21.05.2008 - 07.12.2008; 16.04.2009 - 10.07.2009; 15.10.2009 - 10.01.2010; 01.04.2010 - 04.05.2010; 25.11.2010 - 30.12.2010; 24.03.2011 - 03.06.2011; 07.07.2011 - 06.08.2011; 18.04.2012 - 30.06.2012; 26.07.2012 - 30.11.2012 tarihleri arasındaki aralıklı çalışma sürelerinin toplanıldığı anlaşılmaktadır.
Karar gerekçesi ile hüküm sonucu arasında çelişki oluşturulması hatalı ise de, davacının 15.02.2005 - 22.04.2005; 17.05.2006 - 01.10.2006; 10.11.2006 - 17.04.2007; 18.04.2007 - 26.06.2007; 21.05.2008 - 07.12.2008; 18.04.2012 - 30.06.2012; 26.07.2012 - 30.11.2012 tarihleri arasındaki çalışma dönemlerinin davalının sorumluluğunda olduğunun kabul edilmesi netice itibariyle yerindedir.
Ne var ki; 30.01.2008 - 04.05.2008; 16.04.2009 - 10.07.2009; 15.10.2009 - 10.01.2010; 01.04.2010 - 04.05.2010; 25.11.2010 - 30.12.2010 ; 24.03.2011 - 03.06.2011; 07.07.2011 - 06.08.2011 tarihleri arasındaki çalışma dönemleri bakımından, yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Öncelikle, 30.01.2008 - 04.05.2008 tarihleri arasındaki çalışmanın hangi işveren adına tescilli olduğuna dair dosya içeriğinde bilgi yoktur. Belirtilen diğer süreler açısından ise; 16.04.2009-10.07.2009 tarihleri arasındaki kayıtlı işverenin ...; 15.10.2009-10.01.2010 tarihleri arasındaki kayıtlı işverenin ...; 01.04.2010 - 04.05.2010 tarihleri arasında kayıtlı işverenin ...A.Ş.; 25.11.2010 - 30.12.2010 tarihleri arasında kayıtlı işverenin ..., 24.03.2011 - 03.06.2011 tarihleri arasındaki kayıtlı işverenin ... Tic A.Ş.; 07.07.2011 - 06.08.2011 tarihleri arasındaki kayıtlı işverenin Abuzer Yalçın olduğu anlaşılmakta olup, bu şirket ve şahısların davalı ile aralarında bir ilişki bulunup bulunmadığı varsa ne tür bir hukuki ilişki olduğu netleştirilmemiştir.
Anılan sebeple, 30.01.2008 - 04.05.2008 tarihleri arasındaki çalışmanın hangi işveren adına tescilli olduğu hususu Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan sorulmalı; bu işyerinin ait olduğu işveren ile birlikte yukarıda işaret edilen çalışma dönemlerine ilişkin dava dışı işverenler ..., ...A.Ş., ..., ... Tic A.Ş. ve Abuzer Yalçın’ın ticaret sicili kayıtları celp edilmeli; bahsi geçen dava dışı tüm işverenlerden işçi şahsi sicil dosyası istenilmeli; ayrıca tanıkların hizmet döküm cetvelleri celp edilerek hangi işyerlerinde davacıyla birlikte çalıştıkları tespit edilerek beyanları denetlemeye tabi tutulmalı; yapılacak araştırma sonuçlarına göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirilerek işaret edilen çalışma sürelerinden davalının sorumlu olup olmadığı tartışılarak bir sonuca ulaşılmalıdır.
Kabule göre ise;
Davacının yurt içinde geçen çalışma süresi bakımından, aylık ücretinin ABD Doları üzerinden belirlendiğine dair dosya içeriğinde itibarı kabil bir delil bulunmadığına dikkat edilmemesi hatalıdır. Bu halde, yurt içinde geçen çalışma süresi bakımından aylık ücret miktarının Türk Lirası cinsinden yeniden değerlendirilmesi gereklidir.
Diğer taraftan, davacı asil duruşmada alınan beyanında, son çalışma döneminde, 30/11/2012 tarihi itibariyle son iki aylık ücretinin ödenmediği gerekçesiyle işi bıraktığını ifade etmiştir. Söz konusu çalışma dönemi için işçi feshi haklı olsa dahi işçinin ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmayıp, Mahkemenin bu yöne aykırı kabulü hatalıdır. İhbar tazminatı açısından; işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirileceği yönünde mevzuatta bir hüküm yoktur. Ancak bu halde, gerek ihbar tazminatına hak kazanma, gerekse de tazminat zamanaşımı ile hesaplamaya esas ücret miktarı yönlerinden her bir dönemin yek diğerinden bağımsız değerlendirilmesi ile sonuca gidilmesi gereklidir. Bozma ilamından sonra devam edilecek yargılamada çalışma süresinin netleştirildikten sonra yapılacak değerlendirmede açıklanan bu hususlara dikkat edilmelidir.
Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava ve ıslah zamanaşımı nazara alınarak belirlenen süre için, davacının haftalık yirmibir saat fazla çalışma yaptığı, haftanın yedi günü çalıştığı ve dini bayramların bir günü hariç olmak üzere ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Öncelikle; dosyaya davalının taraf olduğu bir kısım dava dosyalarına ilişkin bilirkişi raporu ve yargı kararları sunulmuş ise de; çalışılan işyeri, çalışma süresi ve her bir dosyanın delil durumu farklılığı gibi yönler dikkate alındığında, söz konusu dava dosyalarının çalışma düzeni bakımından emsal kabul edilmesi mümkün değildir. Her bir dava dosyasının, kendi içeriğindeki delil durumu dikkate alınarak çözüme kavuşturulması esastır. Eldeki dava dosyasında, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti talepleri bakımından delil, davacı tanıklarının anlatımlarıdır. Davalı tanığı, davacıyı tanımadığını ifade etmiştir. Bu halde, anılan taleplerin dava dosyasındaki delillerle bağlı kalınarak tartışılması, ayrıca dinlenen davacı tanıklarının hizmet döküm cetvellerinin celp edilerek hangi işyerlerinde davacıyla birlikte çalıştıklarının tespit edilmesi, neticeye göre ancak birlikte çalıştıkları şantiyelerdeki çalışma düzeni bakımından tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin olmasının mümkün olduğu gözetilerek, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik talepler hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gereklidir. Bu yönlere dikkat edilmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınarak, yapılacak araştırma ve inceleme neticeleriyle birlikte dosya kapsamındaki deliller birarada tartışılarak, dava konusu tüm talepler yeniden değerlendirilmelidir.
Eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi, kararın sair yönleri incelenmeksizin bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.