13. Hukuk Dairesi 2018/998 E. , 2018/2587 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki mülkiyetinin tespiti ve sulhnamenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı ..., ... İlçesi ... Köyünde kain 880 nolu parselin kadastro tespitinin 1986 yılında kendi adına yapıldığını, bu tespite karşı Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz davası açıldığını, son dönemde dosyalara vekil olmadan devam edildiğini, başkaca taşınmazlarla ilgili uyuşmazlıklarla ilgili olarak ise Av. ..."ya 10/05/2002 tarihinde genel vekaletname verdiğini, Av. ..."nın ... Kadastro Mahkemesinde görülen 1996/16 Esas sayılı dosyada vekili olmamasına rağmen elindeki genel vekaletnameye dayanarak tespite itiraz edenlerin avukatlarıyla birlikte ortak bir sulhname verdiğini, sulhnamede; ... ili ... İlçesi ... Köyünde Kain ve kadastrosu davalılar adına yapılan tespite konu 880 nolu parselin dayanak tapu kayıtlarında malik olarak görünen ... ve ... mirasçıları tarafından kadastrodan önce yaklaşık 27 yıllık süreyi aşkın bir tarihte ... oğlu ... "ye haricen sattıkları ve bu tarihten bugüne kadar da malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda olduğunun belirtildiğini, sulhnamedeki bu beyanın tamamen hayal ürünü olduğunu, daha sonra Mahkemenin dava konusu parselleri (sular altında kaldığından) tespit dışı bıraktığını, Kadastro mahkemesinde istediği sonucu alamayan Av. ..."nın bu sefer 880 nolu parsel ile ilgili olarak davalı ... lehine ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 2006/181 Esas numaralı mülkiyetin tespiti davası açtığını, mülkiyetin tespiti davasında sulhname değerlendirilerek 880 nolu parselin mülkiyetinin ... adına tespit edildiğini, avukat ...’nın Avukatlık yasasına aykırı davrandığı gibi, geçersiz sulh sözleşmesi ile aleyhe ve fakat davalı lehine tespit kararı verdirdiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle sulhnamenin iptaline, ... adına tespitli bulunan ... ... İlçesi ... Köyünde kain 880 nolu parseldeki davalı üzerine olan mülkiyetin iptaline, kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, dava sırasında vefat etmesi nedeni ile mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
Davalı, sulhnamenin davacılarn bilgisi dahilinde düzenlendiğini ve kadastro davasında dosyaya sunulduğunu, asliye hukuk mahkemesinde açılan mülkiyetin tespiti davasında lehine verilen kararın onanıp kesinleştiğini bu şekilde kesin hüküm teşkil ettiğini, kaldı ki tespit dışı bırakılan taşınmazın muhatabının hazine olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, öncelikle taleplerin tefrik edilmesine karar verilmiş, verilen hüküm dairemizce talepler bağlantılı olmakla tefrik edilemeyeceği yönünde bozulmuş, bozma sonrası tefrik edilen mülkiyetin tespiti talepli dosya birleştirilerek bu sefer sulhnamenin iptaline ilişkin asıl davada, ilgili madde değerlendirildiğinde kadastro tespitinden 27 yıl önce davalı henüz doğmamış bulunduğundan konusunun imkansız olduğu değerlendirilerek sulhnamedeki 11. maddenin lağv olunmasına, bozma sonrası birleşen davada, 880 parseldeki davalı adına olan tapu kaydının iptali ile anılan parselin mülkiyetinin hisseleri oranında davacılara aidiyetinin tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dayanak sulhnamenin iptali ile dava konusu 880 parselin mülkiyetinin davacı mirasçılarına ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Davalı sulhnamenin davacıların bilgisi dahilinde ve geçerli vekaletname ile düzenlendiğini kaldı ki mülkiyetin tespiti hususunda da kesinleşmiş bir dava dosyası olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Gerçekten de davalı tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/181 Esas sayılı dava dosyasında, davacı konumunda bulunan ... lehine 880 numaralı parselin mülkiyetinin tespitine karar verilmiş, bu karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2006/4855 Esas sayılı ilamı ile onanarak 26/9/2006 tarihinde kesinleşmiştir. Böylece milkiyetin davalı ...’ye ait olduğu tespit edilmiştir. Kadastro mahkemesinde görülen davada ise kamulaştırma nedeni ile 880 parsel sular altında kalmakla tespit dışı bırakılmış olup tapu kaydında malik hanesi boş gözükmektedir. Burada artık alınan kararla malik hanesinin doldurulması söz konusu olamayacaktır. Hal böyle olunca hukuki yararın tartışılması gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesinde tespit davaları düzenlenmiştir. Maddeye göre; Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır ve maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamazlar. Davacı iş bu davayı açmakla birlikte kesinleşen mülkiyetin tespiti ve kadastro davası dikkate alındığında taleplerine konu hususlarda güncel bir yarar sağlayamayacaktır. Davacı, davalının bu şekilde başka bir menfaat elde ettiğini düşünüyor ise eda davası açmalıdır. Değinilen hususlar ile, hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.