8. Hukuk Dairesi 2016/13286 E. , 2017/5679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı.....vekili tarafından ve duruşma talebi olmaksızın davalı ..... vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.04.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı .... vekili Avukat .... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
... A R A R
Davacı 3. kişi vekili, 14.08.2008 tarihinde haciz tutanağının 1 ve 2. sırasında yer alan müvekkiline ait malzemenin haczedildiğini belirterek, İİK"nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak istihkak davasının kabulü ile hacizlerin kaldırılmasını istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı tarafından sunulan sözleşmeye göre işin yapılacağı yer Dilovası olmasına rağmen haczin .....de yapıldığını, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2008/55 ve 56 Esas sayılı dosyalarında davacıların hacizli malların iade taleplerinin reddedildiğini, istihkak iddiasına konu edilen malların misli mal olduğunu ayırdedici özelliğinin bulunmadığını, sunulan faturaların borçlu ve davacı arasındaki ticari ilişkiyi gösterebileceğini, haciz borçlu şirketin işyerinde yapıldığından mülkiyet karinesinin borçlu yararına olduğunu, borçlu hakkında iflasın ertelenmesi talebiyle açılan davada, iş bu davaya konu mahcuzların kendilerine ait olduğunu belirttiklerini, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu vekili, istihkak iddiasında bulunulan malların borçlu şirkete ait olmadığını belirterek davanın kabulünü istemiştir.
Mahkemece, dava konusu malların davacıya teslim edildiği anlaşıldığından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm; davalı alacaklı vekili ve davalı borçlu vekili taraflarından temyiz edilmiştir.
Dava, 3. kişinin İİK.nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1- Davada husumet ve sıfat kamu düzenine dair olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bir sermaye şirketi davadan önce tasfiyesini tamamlamış, ticaret sicilinden terkin edilmiş ve keyfiyet ilan edilmiş ise artık şirket temsilcileri veya tasfiye memurları şirket adına dava açamayacak veya açılan davada şirketi temsil edemeyecek, dava açmış veya aleyhine dava açılmış olsa bile dava ve/veya karar tarihi itibariyle tüzel kişiliği bulunmayan şirket hakkında yargılama yapılıp hüküm verilemeyecektir. Eğer ki, somut olayda olduğu gibi, aleyhine dava açılmışsa, mahkemenin tüzel kişiliğin yeniden ihyası (ek tasfiye) amacıyla dava açılması için süre vermesi, bu davanın açılması halinde sonucunu beklemesi ve yeniden ihya kararı verilmesi halinde ise buna göre davanın yeniden görülmesi gerekmektedir.
Eldeki dava 22.08.2008 tarihinde açılmış ve 20.10.2015 tarihinde temyize konu karar verilmiştir. Dosyada bulunan Ticaret Odası yazısına göre ise, davalı alacaklı şirketin, 22.07.2010 tarihinde tasfiyeye girdiği, 21.09.2011 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/225 Esas sayılı dosyası üzerinden, şirketin yeniden ihyası için dava açıldığı görülmektedir. Ancak anılan dava dosyası dosya ekinde gönderilmediğinden ve mahkemece de incelenmediğinden açılan bu ihya davasının eldeki dava sebebiyle açılıp açılmadığı tespit edilememiştir.
Bu sebeple, öncelikle ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/225 Esas sayılı dava dosyası getirtilerek, bu davanın eldeki davayla ilgili açılmış bir ihya davası olup olmadığının belirlenmesi, eldeki dava için açılmış bir ihya davası ise bu davanın sonucunun beklenmesi, şirketin ihyasından sonra, davaya dahil edilmesi, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra da davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Anılan dosyanın temyize konu dava için açılmadığı belirlenirse de bu sefer;
Mahkemece, davacı tarafa eldeki davayla ilgili olarak davalı alacaklı şirketin ihyası amacıyla dava açması için süre verilmesi, dava açıldıktan sonra bu davanın sonucunun beklenmesi, şirketin ihyasından sonra, davaya dahil edilmesi, bu şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra da davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Öte yandan; dosyada bulunan taraf beyanlarına göre, davalı borçlu şirket hakkında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/539 Esas sayılı dosyası üzerinden açılan iflas erteleme davası olduğu görülmekte olup, Mahkemece, bu dava dosyasının akıbeti ve sonucu da araştırılmamış, bu davada verilecek kararın dava konusu hacze ve takibe etkisi de tartışılıp değerlendirilmemiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı alacaklı vekilinin ve davalı borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı alacaklı vekilinin ve davalı borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı alacaklıya verilmesine, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 18.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.