
Esas No: 2018/929
Karar No: 2021/2416
Karar Tarihi: 27.04.2021
Danıştay 12. Daire 2018/929 Esas 2021/2416 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/929
Karar No : 2021/2416
DAVACI : …VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …Bakanlığı
VEKİLİ : …2- …Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
Polis Amirleri Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayan davacı tarafından;
1. Komiser yardımcısı rütbesine aday memur olarak atanması amacıyla 05/08/2017 tarihinde yapılan sözlü sınavın, sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve Polis Amirleri Eğitimi Merkezi öğrenciliğinden ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin,
2. Söz konusu işlemlerin dayanağı olan 03/06/2015 tarihli ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 5. ve 8. maddelerinin
iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Polis Amirleri Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayan davacının, Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği uyarınca sözlü sınava tabi tutulduğu ve başarısız sayıldığı, Yönetmeliğin dayanağı olan Kanunda "sınavda başarılı olma" şeklinde bir düzenleme öngörülmüşken, dava konusu Yönetmelikte sınav şekli olarak sözlü sınavın belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu, sözlü sınavın çoğu kez objektif kriterlere dayanmasının ve dolayısıyla etkin bir yargısal denetimin yapılmasının mümkün olmadığı, sözlü sınav yönteminin belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu, Yönetmelikte sözlü sınavın ne şekilde yapılacağına ilişkin net bir düzenleme bulunmadığı, adaylara soru kartı çektirilerek soru sorulması gerektiği, ancak komisyondaki üyelerin akıllarına gelen soruları sordukları, sınavın kayıt altına alınmaması ve verilen cevapların tutanağa geçirilmemesi nedeniyle sınavın değerlendirilmesinde objektif kriterlerin bulunmadığı, sınava ilişkin düzenlemenin haklı beklenti, hukuk devleti, hukuki güven ve hukuki istikrar ilkelerine aykırı olduğu, sınav komisyonu kararına itiraz edilemeyeceğine ilişkin düzenlemenin de hukuka aykırılık teşkil ettiği belirtilerek, 15/08/2017 tarihinde yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ve ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin, sözlü sınavın ve öğrenim süresini başarıyla tamamlayan öğrencilerin Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmalarından önce sınava tabi tutulmalarını düzenleyen Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 5. ve 8. maddelerinin iptali istenilmektedir.
DAVALI İDARELERİN SAVUNMASI :
Dava konusu düzenlemelerin, dayanağı 3201 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesine uygun olarak hazırlandığı, sınavların, her okulda ayrı ayrı komisyonlar kurularak sözlü sınav komisyon üyeleri tarafından objektif bir şekilde Yönetmelikte belirlenen kriterler doğrultusunda yapıldığı, davacıya sorulan soruya davacının verdiği cevabın doğruluğu ve diğer kriterler bakımından değerlendirilmesinin karar formunda belirtildiği, davacının sözlü sınav sonucunda 50 puan alarak başarısız olduğu, dava konusu Yönetmeliğin ve bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun olarak gerçekleştirilen sınav işlemlerinin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun, 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinde, polis memuru ve komiser yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanacaklara eğitim sonunda yapılacak sınavın ne şekilde yapılacağı, yani "sınavın türü" konusunda herhangi bir belirleme yapılmadığı gibi, davalı idareye sınavın ne şekilde yapılacağını belirleme konusunda tanınmış bir yetki de söz konusu değildir. Davalı idare tarafından birinci aşamada yapılan sınavları geçtikten sonra Polis Amirleri Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayan öğrencilerin, komiser yardımcısı rütbesine aday memur olarak atanması amacıyla ikinci aşama olarak yapılan bir sınavda herkesin eşit koşullarda yarışmasını sağlayan yazılı sınav yerine, ölçme ve değerlendirme esaslarına uygun olmayan, objektif ve nesnel biçimde değerlendirmeye imkan tanımayan, kuşku uyandırabilecek öğeler taşıyan ve her zaman öznel değerlendirmelere neden olabilecek sözlü sınavın şeklini ve esaslarını düzenleyen dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, sınavın dayanağı olan Yönetmelik hükmünün hukuka aykırı olması nedeniyle, bu hükme dayanılarak yapılan sözlü sınavda hukuka uyarlık bulunmadığından, sözlü sınavın, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına, ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin ve Yönetmeliğin 8. maddesinin iptaline, Yönetmeliğin 5. maddesinin iptali istemi yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, Polis Amirleri Eğitim Merkezi eğitimini tamamlayan ve komiser yardımcısı rütbesine aday memur olarak atanmak amacıyla yapılan sözlü sınava katılan davacı tarafından, sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve yapılan sözlü sınav ile Polis Amirleri Eğitim Merkezi öğrenciliğinden ilişiğinin kesilmesine yönelik tesis edilen …tarih ve …sayılı işlemin ve bu işlemlerin dayanağı olan 03/06/2015 tarih ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 5. ve 8. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa'ya aykırılık iddiası yerinde görülmemiştir.
Anayasa’nın 124. maddesinde (Değişik: 16/4/2017-6771/16 md.), Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hüküm altına alınmıştır.
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun Ek 1. maddesine 6638 sayılı Kanunun 23. maddesi ile eklenen 3. fıkrada, ''Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları şarttır.'' hükmü yer almıştır.
3201 sayılı Kanunun Ek 1. maddesinin anılan hükmü ile polis eğitim kurumlarında ya da EGM adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin, polis memuru ve komiser yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları; öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları şartına bağlanmış, söz konusu sınavın şeklini ve sınavın yapılış ve değerlendirilmesi aşamasına ilişkin usul ve kuralları belirleme hususu idareye bırakılmıştır.
3201 sayılı Kanunun Ek 1. maddesinin anılan hükmüne dayanılarak hazırlanan EGM Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin ''Amaç'' başlıklı 1. maddesinde, bu Yönetmeliğin, polis eğitim kurumlarında veya Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla bitiren öğrencilere uygulanacak sınavlarla ilgili usul ve esasları düzenlemek amacını taşıdığı ifade edilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin ''Sınava katılacak adaylar'' başlıklı 5. maddesinde, ''Polis eğitim kurumları ve Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla tamamlayan öğrenciler, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmalarından önce sınava tabi tutulur.'' hükmü yer almış, ''Sınav şekli ve esasları'' başlıklı 8. maddesinde ise, ''(1) Soru Hazırlama Komisyonu tarafından ... istenir. Komisyon tarafından ... sorulabilir. (2) Sınav komisyonları tarafından yapılacak sözlü sınavda adaylar; a) Mesleki bilgi düzeyi, b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, ç) Liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu, yönlerinden yüz tam puan üzerinden değerlendirilirler. (3) Adaylar, Sınav Komisyonu üyeleri tarafından ikinci fıkranın (a) bendi için kırk puan, diğer bentlerde yazılı özelliklerin her biri için yirmişer puan üzerinden değerlendirilir ve verilen puanlar ayrı ayrı puan değerlendirme karar formuna işlenir. Komisyon üyelerinin ayrı ayrı vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak adayın sınav puanı tespit edilir. (4) Adayın sınavda başarılı olabilmesi için yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan alması gerekir. Başarısız olan adayın aldığı puan ve gerekçesi puan değerlendirme karar formuna işlenir. Sınav sonuçları merkezi sınav komisyonuna bildirilir. (5) Sınav sonuçları, Merkezi Sınav Komisyonu tarafından Polis Akademisi İnternet sayfasında ilan edilir. (6) Başarılı olan adayların puan değerlendirme karar formları, adayın atamasına esas olacak belgelerle birlikte Personel Dairesi Başkanlığına gönderilir. (7) Sınavda başarısız olan adayların değerlendirme karar formları ilgili eğitim kurumunca Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı arşiv hizmetlerine ilişkin mevzuat hükümlerine göre muhafaza edilir. (8) Sınav komisyonu kararlarına itiraz edilemez.'' hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinde, Polis eğitim kurumları ve EGM adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla tamamlayan öğrencilerin, EGM kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmalarından önce sınava tabi tutulacağına dair hükmün yer aldığı görülmekte, bu düzenlemenin dayanağı olan Kanun hükmüne aykırı kural içermediği anlaşılmakla, anılan maddede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinde ise; "sözlü sınav" ifadesine yer verilmiş olup, maddenin içeriğinde ise mülakata ilişkin düzenlemelere de yer verildiği görülmüştür. Sözlü sınav, amacı bakımından yazılı sınava benzemekte olup, bilgi ölçme amacıyla yapılmaktadır. Ancak sözlü sınava ilişkin benzer düzenlemelere yer veren bazı yasa ve yönetmeliklerde sözlü sınava tabi tutulacak adayların bilgi yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olunup olunmadığı yönünden değerlendirmeye tabi tutulacağına ilişkin düzenlemelere yer verildiği, dolayısıyla yazılı sınavın tamamlayıcısı olan sözlü sınavın ölçme ve değerlendirme bakımından mülakatı da kapsadığı sonucuna varılmaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan Yasa hükmünde, yapılacak sınavın şekli, sınavın yapılış ve değerlendirilmesi aşamasına ilişkin usul ve kuralları belirleme hususunun idareye bırakıldığı da gözetildiğinde, mesleki bilgi düzeyinin ölçülmesinin yanı sıra mesleğin gerektirdiği özel niteliklere, mesleğe uygun tavır ve davranışlara, yeteneğe ve kültürel birikime sahip olup olmadığını belirlemeye yönelik düzenlemede de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, Yönetmeliğin dava konusu 8. maddesinin, dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun Ek 1. maddesinin 3. fıkrası hükmüne uygun olarak hazırlandığı ve yürürlüğe konulduğu, bu itibarla söz konusu Yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davanın, sözlü sınavda başarısız sayılmaya ilişkin kısmına gelince;
Sözlü sınav, mesleğe atanacak olanların niteliklerinin saptanmasına yönelik olarak kültür ve bilginin yanında mesleki ehliyete yönelik diğer özel niteliklere de sahip olunup olunmadığının ortaya konulabilmesi amacıyla yapılan bir sınavdır.
Ancak yapılacak olan bir sözlü sınavın objektif olduğundan söz edilebilmesi için mesleğin özelliği dikkate alınarak bütün kriterlerin ne şekilde uygulanacağına ilişkin ölçütleri, kriterlerin ağırlığını ve buna göre değerlendirme esaslarını içeren objektif bir yöntemin düzenlenmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, adaylar hakkında sınav komisyonu üyeleri tarafından ayrı ayrı değerlendirme yapılarak puan verildiği, davacıya verilen puanların aritmetik ortalamasının yetmiş puanın altında kaldığı ve başarısız sayılma gerekçesinin değerlendirme karar formuna işlendiği anlaşıldığından, davacının yapılan sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde, yapılan sözlü sınavda ve ilişiğinin kesilmesine yönelik tesis edilen işlemde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere, hukuk devletinin gerçek anlam ve amacı, devletin tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygun yürütülmesini gerekli kılar.
Temelde asli bir yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan yasa ile bağlı bir yetkiyle çıkarılan tüzük, yönetmelik, kararname gibi yürütmenin genel düzenleyici işlemlerini içeren kural işlemler, nesnel ve genel hukuksal durumlar yaratırken düzenledikleri konularda statü oluştururlar. Kişilerin bu statülere alınmaları özel ve kişisel bir işlemle olanaklıdır. Nesnel ve genel hukuksal durumun bu şart işlemle özel hukuksal duruma dönüşmesi kazanılmış hak yönünden yeterli değildir. Nitekim bir kişinin memur statüsüne sokulması, bu statüde hiç bir halde değişiklik yapılmayacağı anlamına gelmez. Kural işlemler her zaman değiştirilebilir ya da yargı organları tarafından Anayasa’ya veya yasaya aykırı görülerek iptal edilebilir. Kural işlemin değişmesi ya da ortadan kaldırılması, ona bağlı kişi ile ilgili şart işlemi de etkiler. Bu durumda ilerisi için kazanılmış haktan söz edilemez. Ancak kişi, yeni kural tasarrufa göre oluşan statüde yerini alır. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan (maaş gibi), tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş, kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklar için söz konusudur. Bir başka anlatımla, bir statüye bağlı olarak ileriye dönük, beklenen haklar bu kapsamda değildir.
Dolayısıyla, davacının ileri sürmüş olduğu iddialar yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesine dayanılarak hazırlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği uyarınca, Polis Amirleri Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayan adayların sözlü sınava tabi tutulduğu, davacının, sözlü sınav sonucunda başarısız sayılması üzerine söz konusu sözlü sınavın, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ve Polis Amirleri Eğitim Merkezinden ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemlerin iptali ile anılan Yönetmeliğin 5. ve 8. maddelerinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT :
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dahil, bu Kanun ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları şarttır." hükmü yer almıştır.
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun Ek 1. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 03/06/2015 tarihli ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 5. maddesinde; "Polis eğitim kurumları ve Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla tamamlayan öğrenciler, Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmalarından önce sınava tabi tutulur." hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin ''Sınav şekli ve esasları'' başlıklı 8. maddesinde ise; ''(1) Soru Hazırlama Komisyonu tarafından bastırılan sorular arasından adaylara soru kartı çektirilerek cevaplaması istenir. Komisyon tarafından adaya konu ile ilgili ilave sorular sorulabilir. (2) Sınav komisyonları tarafından yapılacak sözlü sınavda adaylar; a) Mesleki bilgi düzeyi, b)Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, c)Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, ç)Liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu, yönlerinden yüz tam puan üzerinden değerlendirilirler. (3)Adaylar, Sınav Komisyonu üyeleri tarafından ikinci fıkranın (a) bendi için kırk puan, diğer bentlerde yazılı özelliklerin her biri için yirmişer puan üzerinden değerlendirilir ve verilen puanlar ayrı ayrı puan değerlendirme karar formuna işlenir. Komisyon üyelerinin ayrı ayrı vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak adayın sınav puanı tespit edilir. (4) Adayın sınavda başarılı olabilmesi için yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan alması gerekir. Başarısız olan adayın aldığı puan ve gerekçesi puan değerlendirme karar formuna işlenir. Sınav sonuçları merkezi sınav komisyonuna bildirilir. (5) Sınav sonuçları, Merkezi Sınav Komisyonu tarafından Polis Akademisi İnternet sayfasında ilan edilir. (6) Başarılı olan adayların puan değerlendirme karar formları, adayın atamasına esas olacak belgelerle birlikte Personel Dairesi Başkanlığına gönderilir. (7) Sınavda başarısız olan adayların değerlendirme karar formları ilgili eğitim kurumunca Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı arşiv hizmetlerine ilişkin mevzuat hükümlerine göre muhafaza edilir. (8) Sınav komisyonu kararlarına itiraz edilemez.'' hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dava konusu Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 5. ve 8. maddelerinin incelenmesi:
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi kanunların hukuk güvenliğini sağlaması, bu doğrultuda geleceğe yönelik, öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliğidir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir.
Hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri de hiç kuşkusuz kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir. Kazanılmış haklara saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucu olup hukukun genel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Kazanılmış hak, özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel olarak, bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunmasıdır. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır.
Kural olarak kişisel hak haline dönüşmemiş, belli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ileride elde edilmesi olası beklenen haklar, kazanılmış hak olarak korunmaz.
Meşru beklenti; makul bir şekilde ortaya konmuş icra edilebilir bir iddianın doğurduğu, ulusal mevzuatta belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma şansının yüksek olduğunu gösteren yerleşik ve istikrarlı bir yargı içtihadına dayanan yeterli somutluğa sahip nitelikteki bir beklentidir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); özünde "varlık" olarak kabul görebilecek bir şahsi menfaatin, ulusal mahkemelerin yerleşmiş içtihadı gibi yalnızca ulusal hukukta yeterli bir temeli olması hâlinde mümkün olabileceği görüşündedir.
Anayasa Mahkemesi'nin 19/12/2013 tarihli ve B:2013/817 sayılı Mehmet Akdoğan ve Diğerleri başvurusuna ilişkin kararında, "Ölçülülük ilkesi; 'elverişlilik', 'gereklilik' ve 'orantılılık' olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. 'Elverişlilik', öngörülen müdahalenin, ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; 'gereklilik', ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, 'orantılılık' ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir." denilmektedir.
Dava dosyasının incelemesinden, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanan 03/06/2015 tarihli ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği uyarınca Polis Amirleri Eğitim Merkezindeki eğitimini tamamlayan adayların 14-17 Ağustos 2017 tarihlerinde eğitim sonu sınavının yapıldığı, sözlü sınava katılan davacının, aday komiser yardımcısı olarak atanabilmek için sözlü sınavdan alınması gereken asgari 70 puanı alamadığından bu sınavda başarısız sayılması üzerine, sözlü sınavın, sözlü sınavda başarısız sayılmasına ve ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemin iptali ile bu işlemin dayanağı olan 03/06/2015 tarihli ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 5. ve 8. maddelerinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu olayda; iptali istenen yönetmeliğin dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "...öğrenimine devam edenler dahil..." ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 04.05.2017 tarihli, E:2015/41, K:2017/98 sayılı kararıyla; öğrencilerin memuriyet hakkını kazanılmış bir hak olarak elde etmedikleri, zira bunların henüz memuriyete atanmadıkları ve memuriyetin bunlar yönünden bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş kişisel bir hakka dönüşmediği, kanun koyucunun, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabileceği, bu değişikliklerin kişilerin beklentilerini etkileyebileceği, kişilerin meşru beklentileri aleyhine bir düzenleme yapılması söz konusu olmadığından kuralın kişilerin çalışma hürriyeti ve haklarına yönelik hukuki güvenliklerini ihlal eden bir yönü bulunmadığı ve anılan düzenleme emniyet hizmetlerinin daha iyi işlemesi amacıyla yapıldığından Anayasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.
Diğer taraftan hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan hukuk güvenliği ilkesi; hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunması hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir.
Ancak güvenin korunması, mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında da değerlendirilmemelidir. Hukuki güvenliğin mevcut bir hukuki durum için dokunulmazlık şeklinde algılanması, dinamik toplum yapısının kurallarla statik, durağan hâle getirilmesi sonucunu doğurur ki bu da toplumun çağın gerisinde kalmasına neden olabilir. Bu nedenle kanun koyucu, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabilir ve bu değişiklikler kişilerin beklentilerini etkileyebilir.
Bir beklentinin hukuken koruma görebilmesinin ön koşullarından biri beklentinin haklı (meşru) beklenti seviyesine ulaşmasıdır. Haklı beklenti, bireyin kendisine güvenerek hareket ettiği lehine olan bir kanunda öngörülemez bir değişiklik yapılması ve bu öngörülemez değişikliğin herkes yönünden objektif olarak beklenebilecek bir beklentiyi sonuçsuz bırakması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gündeme gelmektedir. Ancak bir beklentinin hukuken korunabilmesi için anılan koşulların gerçekleşmesi yeterli olmayıp bu beklentinin korunmasına engel teşkil eden bir kamu yararının da bulunmaması gerekmektedir. Bu yönüyle anayasa yargısında kişi yararıyla kamu yararının karşı karşıya geldiği durumlarda ancak önemli bir kamu yararının bulunmadığı durumlarda haklı beklentinin korunması kabul edilebilir. Aksi takdirde kanun koyucunun kamu yararını gerçekleştirmek üzere değişen koşullara göre yeni politikalar belirlemesi imkânı önemli ölçüde zedelenebilir.
Yukarıda açıklanan ölçülülük ilkesinde belirtilen orantılılık uyarınca bu koşulun adayların yeterliliklerini tespit etmek amacıyla düzenlendiği, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde işleyebilmesini sağlamak üzere kamu görevine alınacak kişilerin yeterliliklerini tespit etmek amacıyla sınav aracına başvurulmasının anılan amaca ulaşılması yönünden uygun bir araç olduğu görülmektedir.
İdarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanması gerektiği açıktır. Yasa koyucu tarafından düzenlenen Kanun metninde açık bir şekilde, eğitimlerini başarıyla tamamlayan adayların Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları gerektiği hüküm altına alınmış, Kanun'un uygulanmasını sağlamak üzere İçişleri Bakanlığınca hazırlanan Yönetmeliğin dava konusu 5. maddesinde bu hüküm doğrultusunda düzenleme yapılmış, 8. maddesinde ise sınavın sözlü sınav şeklinde yapılacağı belirlenmiş ve sınava ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
Söz konusu düzenlemede; adayların mesleki bilgi düzeyi, bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu açısından değerlendirileceğinin belirtildiği, idare tarafından üst hukuk normlarına uygun olarak hazırlanan yönetmelik hükmüyle davalı idare bünyesinde çalışacak personelin seçiminde objektif kriterlerin esas alındığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilenler ışığında, dava konusu Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin sınava katılacak adaylara ilişkin 5. maddesinde ve sınava ilişkin usul ve esasların düzenlendiği 8. maddesinde üst hukuk normlarına ve hizmet gereklerine aykırılık olmadığından hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Sözlü sınavın ve davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali isteminin incelenmesi:
Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılması esastır. İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetim, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyecektir.
Bu itibarla, davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 18/11/2013 tarihli ve E:2010/2194, K:2013/4094 sayılı kararı da bu yöndedir.
Davalı idarenin savunması ekinde gönderilen, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin dayanağı olan sözlü sınav komisyonu başkanı ve üyelerince verilmiş puanlara ilişkin tutanak ve sınav sonuçlarına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinden, sözlü sınavın nesnel olarak yapıldığı ve yargısal denetim için aranan bütün koşulları sağladığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, dava konusu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılan sözlü sınavda, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde ve sözlü sınavda başarısız sayılması nedeniyle Polis Amirleri Eğitim Merkezinden ilişiğinin kesilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen …TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 27/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.