6. Hukuk Dairesi 2021/57 E. , 2021/1234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı birleşen davacı-davacı birleşen davalı....İnşaat San Tic Ltd Şti. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında avan projeye göre 23.12.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, proje değişikliği nedeniyle yeni paylaşım yapılması gerektiğini, Vakıflar Meclisince yapılan değerlendirme sonucu alınan 16.06.2009 tarihli karar gereğince 1 adet dükkan ve 12 adet daire ile birlikte 121.220,00 TL"nin davalı yüklenici tarafından müvekkiline verilmesi gerektiğini, bu hususta davalı tarafa yapılan ihtaratlara rağmen sözkonusu bedelin ödenmediğini ileri sürerek, 121.220,00 TL"nin temerrüt tarihi olan 02.03.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, asıl davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında yapılan 23.12.2005 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kabul edilen avan projeye göre yapılacak inşaatta, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Kararı ve imar mevzuatı gereği yapılmak zorunda kalınan proje değişikliği neticesi, müvekkilinin ekstra imalat ve ödeme yapmak durumunda kaldığını, paylaşım dengesinin müvekkili aleyhine değiştiğini, müvekkilinin dış cephe giydirme, yapılamayan otopark nedeniyle 5 araç için ödenmek zorunda kalınan harç, müvekkiline düşen dairelerden birisinin iptal edilerek, arsa sahibinin dairesine katılması ve davalı tarafça 9 ay 12 gün süreyle inşaatın durdurulması nedeniyle müvekkilinin dairelerine geç sahip olması nedeniyle uğranılan kira kaybı yönünden müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, 836.341,00 TL"nin temerrüt tarihi olan 25.11.2009 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14.04.2015 günlü ve 2014/10846 esas-2015/2550 karar sayılı bozma ilamının 2. bendinde “Bilirkişi kurulunca, yüklenici tarafından ihale bedeli olarak ödenen 86.000,00 TL"nin eklenmesi suretiyle yapılan hesaplamaya göre ilk sözleşmedeki paylaşım oranı %52,18 bulunmuş olup, bu hesaplamanın doğru olduğu kabul edilmiştir. Asıl davada davacı tarafça ilk sözleşmedeki %52,18"lik paylaşım oranı dikkate alınarak avan proje değişikliği sebebiyle oluşan değişiklik üzerine Vakıflar Meclisinin 16.06.2009 tarihli kararı uyarınca 121.220,00 TL"nin verilmesi gerektiği ileri sürülerek işbu dava açılmıştır. Bilirkişi kurulunca, proje değişikliği üzerine davacı arsa sahibine ilk sözleşmedeki gibi yine 1 dükkan, 12 daire kaldığının kabulü ile, yeni duruma göre parasal değer dikkate alınarak paylaşım dengesinin bozulup bozulmadığı, bozulmuş ise hangi taraf aleyhine bozulduğu yönünde belirleme yapılması gerekmektedir. Asıl davada davacı vekili rapora teknik nitelikte itirazlar ileri sürmesine rağmen ek bilirkişi raporunda itirazlar karşılanmamıştır. Bu durumda mahkemece, uzman bilirkişi kurulu oluşturularak, önceki rapora yapılan teknik nitelikteki itirazları da karşılar nitelikte, parasal değer bazlı paylaşım oranına göre gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” ifadelerine yer verildikten sonra, ilamın 3. bendinde “Yüklenici kendi iradesiyle inşaatın tamamına ve bu kapsamda arsa sahiplerine ve kendisine verilen bağımsız bölümlere aynen yansıtılan değer artırıcı işler yapması halinde sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı durumlarda fazla bedel isteminde bulunamaz. Yüklenicinin sözleşmeyle yapımını yüklendiği işin dışında sadece iş sahibinin yararına fazla iş yapması halinde de bu işin bedelini dava tarihinde yürürlükte olan BK"nın 410. vd. maddeleri uyarınca işin yapıldığı tarihteki rayiç üzerinden istemeye hakkı vardır. Dairemizin 01.03.2013 tarih ve 2012/6495 E., 2013/1204 K; 03.03.2014 tarih ve 2013/8578 E., 2014/1540 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, yüklenici, kural olarak sözleşmede kararlaştırılandan fazla ve daha kaliteli malzeme kullanarak yaptığı işler bedelini, yapılan bu fazla işlerin ve kullanılan kaliteli malzemelerin arsa sahiplerinin menfaatine ve yasal olması, ekonomik değerinin bulunması ve fazla işler ile kaliteli malzemeyi içeren imalatı kendisine isabet eden bağımsız bölümler için de yapmamış olması koşulu ile 818 sayılı BK"nın vekaletsiz iş görmeye ilişkin 410 vd. (TBK"nın 526 vd.) maddeleri uyarınca işin yapıldığı tarihteki mahalli serbest piyasa rayiç değerleri üzerinden tahsilini talep edebilir. Ancak inşaatın ortak yerlerinde ya da davacı yükleniciye düşecek bağımsız bölümlerde yapılan bu neviden fazla imalatlar arsa sahiplerinin yararına olduğu gibi, yüklenicinin de yararınadır. Kural olarak her iki tarafın da yararına olan böyle bir kazanım, fazla iş olarak nitelendirilemez ve yükleniciye bunların karşılığını isteme hakkı vermez. Mahkemece, birleşen davada davacı yüklenici vekilince talep edilen, giydirme cephe bedeli, 5 araçlık otopark harcı ve dava dilekçesinde ayrıntılarını açıkladığı farklı ve fazla imalatlarla ilgili bilirkişiden yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınarak rapor alınıp, yüklenicinin bu imalat bedellerini talep edip edemeyeceği belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” açıklaması yer almıştır.
Yukarıda açıklanan bozma sebeplerine ek olarak anılan ilamda, “mahkemece kira mahrumiyetine ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığı” ve “asıl davada dava konusu edilmeyen bir asansörün yapılmaması sebebiyle belirlenen tutarın hüküm altına alınmasının HMK’nın 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu” da açıklanmıştır.Mahkemece bozma ilamına uygun olarak asıl davada HMK’nın 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık ilkesine uygun karar verilmiş ve birleşen davada kira mahrumiyetine ilişkin istemin de reddine karar verilmiş ise de, bozma ilamında yer alan az yukarıda değinilen diğer hususlar bakımından bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Yerel mahkemece, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. "Usuli kazanılmış hak" olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.(09.05.1960 günlü ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K)
Bozmaya uyulmakla taraflar yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın korunabilmesi için bozmada işaret edilen hususların noksansız olarak yerine getirilmesi zorunludur.
Somut olayda, hükmüne uyulan bozma ilamında “bilirkişi kurulunca, proje değişikliği üzerine davacı arsa sahibine ilk sözleşmedeki gibi yine 1 dükkan, 12 daire kaldığının kabulü ile, yeni duruma göre parasal değer dikkate alınarak paylaşım dengesinin bozulup bozulmadığı, bozulmuş ise hangi taraf aleyhine bozulduğu yönünde belirleme yapılması gerektiği, asıl davada davacı vekilinin rapora teknik nitelikte itirazlar ileri sürmesine rağmen ek bilirkişi raporunda itirazların karşılanmadığı, bu durumda mahkemece, uzman bilirkişi kurulu oluşturularak, önceki rapora yapılan teknik nitelikteki itirazları da karşılar nitelikte, parasal değer bazlı paylaşım oranına göre gerekçeli, ayrıntılı, denetime elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, yine birleşen davada davacı yüklenici vekilince talep edilen giydirme cephe bedeli, 5 araçlık otopark ve dava dilekçesinde davacı vekili tarafından ayrıntıları açıklanan farklı ve fazla imalatlarla ilgili bilirkişilerden rapor alınması gerektiği” belirtilmiştir. Görüldüğü gibi bozma ilamında uzman bilirkişi kurulu oluşturularak yeni bir heyetten rapor alınması gereğine değinildiği halde, mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada bozma ilamından önce rapor düzenleyen bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulunca inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden bozma gereklerini tam olarak karşılayan gerekçeli, ayrıntılı, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak asıl ve birleşen davadaki talepler yönünden sonucuna uygun hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş olduğu halde, yeni bilirkişi raporu alınmaksızın bozma kararından önce rapor düzenleyen bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcın talep halinde taraflara iadesine karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 04.11.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.