20. Hukuk Dairesi 2017/64 E. , 2018/780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ile Orman Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Erenler ilçesi, ... köyünde bulunan takriben 6.000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, orman kadastrosunun kesinleştiği 28.08.1993 tarihinden dava tarihi olan 17.07.2011 tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından esasa yönelik ve Hazine vekili tarafından vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/09/2013 gün ve 2013/7563 E – 8526 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Daire kararında özetle: "1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazın paftasına orman yazılarak tespit dışı bırakılmış ise de, daha sonra 1992 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda tahdit sınırları içine alınmamıştır. Mahkemece yapılan keşifte dinlenen orman, ziraat ve yerel bilirkişiler, çekişmeli yerin kültür arazisi niteliği taşıyan yerlerden olduğunu, 25-30 yıl önce imar ve ihyasının tamamlandığını, üzerinde orman bitki örtüsü bulunmadığını, 1959 tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılmayan yer olduğunu açıklamışlardır. Dava konusu taşınmazın davacıya babasından kaldığı, babası ve sonrasında davacı tarafından çayır olarak kullanıldığı söylenmiş, ancak ne şekilde kullanıldığı tam olarak açıklanmamıştır. Sadece hayvan otlatılarak kullanılan yerlerdeki zilyetlik ekonomik amaca uygun zilyetlik olmadığından hukuken korunamaz. Bu nedenle mahalli bilirkişi ve tanıklarla tekrar keşif yapılarak, taşınmazın davacı tarafından ne şekilde kullanıldığı araştırılmalı, mahallî bilirkişi ve tanıklara zilyetlik durumu ayrıntılı olarak açıklattırılmalı, davacının ekip, biçmek gibi bir zilyetliği olup olmadığı araştırılmalı, ayrıca Medenî Kanunun 713. maddesindeki kanunî ilânlar yaptırıldıktan sonra, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca davacı adına tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır." hükmüne değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra; davanın kabulüne, Sakarya ili, Erenler ilçesi, Kayalar Memduhiye köyü sınırları içerisinde köy içi mevkiinde kalan 298-299-300 nolu O.S. noktalarının güney tarafında kalan doğusunda ...ve ... fındıklığı, kuzeyinde yol ve devamında köy üstü devlet ormanı sınırı, batısında ziraat arazileri bulunan 30.05.2014 tarihli harita mühendisi bilirkişi ...tarafından hazırlanmış krokide (A) harfi ile gösterilen 5.792,90 m2 miktarındaki taşınmazın fındık bahçesi olarak ... adına TMK"nın 713/1 maddesi çerçevesinde tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Hazine ile Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 28.08.1992 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi, 1956 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Dava konusu taşınmaz, paftasına orman yazılarak tapulama harici bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişisi tarafından eski tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. ve 17. maddelerinde düzenlenen zilyetlikle kazanma koşullarının davacı lehine oluştuğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Orman Yönetimine yükletilmesine 08/02/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.