14. Hukuk Dairesi 2016/12165 E. , 2019/4152 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.01.2012 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin men"i ve kal talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.05.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, yola müdahalenin önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıya ait taşınmazın müvekkiline ait taşınmazla komşu olduğunu, müvekkilin evinin önünden geçen yola geçişini engelleyecek şekilde tahta çit döşemek ve taş duvar örmek suretiyle müdahale ettiğini, aynı zamanda yol olarak belirlenen kısmı gübrelik olarak kullandığını beyanla, davalının yola müdahalesinin önlenmesi ile geçişe engel yapıların kaldırılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde, davacının bahsettiği yerin nizasız fasılasız uzun zamandan beri kendisi tarafından kullanıldığını, bu yerin kendi taşınmazının bir parçası olduğunu, yolun kendi taşınmazına ait olduğunu tespiti için dava açtığını beyanla, öncelikle açtığı tapu iptali ve tescil davasının bekletici mesele yapılmasını talep etmiş, devamında davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 12.04.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 131,32 m2 alana davalı tarafından yapılan elatmanın önlenmesine ve el atılan tahta çit vs. yapıların yıkımına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nin 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Somut olaya gelince; mahkemece verilen kararın hüküm fıkrasında, müdahalenin önlenmesi ile birlikte yıkımına karar verilen yapıların şüphe ve tereddüt gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması gerekmektedir. Hüküm fıkrası kararın esası olup, kanunda "hüküm" kelimesi hüküm fıkrası için kullanılmıştır. Bu nedenle hüküm fıkrasında davalı tarafından yapılan ve müdahaleye konu yapıların hangileri yönünden yıkımına karar verildiğinin hükme açıkça yazılması gerekirken, “vs.” ibaresi ile infazda tereddüt uyandıracak biçimde karar verilmesi doğru görülmemiş; hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.