17. Hukuk Dairesi 2013/4625 E. , 2014/2534 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemece hakem heyeti kararlarının temyizi kabil olmadığı gerekçesi ile davacının temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili başvuru dilekçesinde, davacıya ait evin 23.11.2011 tarihinde Van’da meydana gelen depremde hasar görerek yıkıldığını, sigorta şirketine yapılan başvuruya rağmen ödemenin yapılmadığını belirterek 80.850 TL. tazminatın hasar tarihinden işleyecek faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, olay tarihini kapsayan poliçenin bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonunca, iddia, savunma, toplanan kanıtlara göre talebin kabulü ile 80.850 TL. tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, mahkemece hakem heyeti kararlarının temyizinin kabil olmadığı gerekçesi ile davacının temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 19.12.2012 tarihli ek kararı ile 6100 sayılı HMK"nın 439/1 maddesi gereğince Hakem kararlarına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de, bu karar usul ve yasaya uygun değildir. Şöyle ki, 14.06.2007 tarihinde 26552 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında, “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse hakemin verdiği kırk bin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir” hükmü mevcuttur. Her ne kadar 6100 sayılı HMK"nın 439. maddesinin 1. bendinde Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usûl ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun uygulama önceliği olduğu gözetildiğinde davacı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin, Hakem Heyeti kararının temyiz edilemeyeceğine ilişkin ek kararının ortadan kaldırılması gerekmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava zorunlu deprem sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.1-Taraflar arasında geçerli zorunlu deprem sigortası poliçesi genel şartlarının Tazminatın Ödenmesi başlığını taşıyan B-4. maddesinde Tazminat miktarının yasa ve bu poliçe hükümlerine göre tespit edilmesinden sonra ..., sigorta bedelini aşmamak kaydıyla kesinleşmiş olan tazminat miktarını en geç takip eden bir ay içerisinde hak sahibine ödemek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
Dava konusu olayda davacının zararı, sigorta şirketine ihbar etmesinden sonra sigorta şirketi tarafından yapılan görevlendirme üzerine ekspertiz çalışması yapılmış, 16.5.2012 tarihinde ekspertiz raporu düzenlenmiştir. Davalı sigorta şirketi raporun düzenlendiği tarih itibariyle hasar miktarını öğrenmiş ve raporlara itiraz olmadığı için tazminat miktarı kesinleşmiş olup sigorta şirketinin tazmin borcu doğmuştur. Davalının temerrüt tarihi ise poliçe genel şartlarının B-4maddesine göre eksper raporunun düzenlendiği tarihinden bir ay sonraki tarih olup bu tarihten itibaren temerrüt faizinden sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faiz uygulanması doğru değil bozma nedenidir.2-5684 sayılı Sigortacılık Kanunu"nun 30/17. maddesi “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir” hükmünü, karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin “Tahkimde Ücret” başlıklı 16. maddesi ise “Hakem önünde yapılan her türlü hukuki yardımlarda da bu Tarife hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Davacının talebi yönünden tam kabul sözkonusu olduğu ve Sigortacılık Kanunu"nun 30/17. maddesinin kısmen veya tamamen reddedilen talep bakımından davalı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT"nin 12. maddesi gereğince tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, 1/5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
Ne var ki, yukarıda (1 ve 2) numaralı bentlerde belirtilen nedenler bozma nedeni ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK"nın geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HMUK"nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından verilen kararın 4. bendindeki "dava tarihinden işleyecek kanuni faizi ile" ibaresinin çıkartılarak yerine "temerrüt tarihi olan 17.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile" ibaresinin yazılmasına, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle tahkim komisyonu kararının 5.bendinde yazılı "Sigortacılık Kanunu"nun m.30/f.17 hükmü uyarınca takdiren 1.243 TL. avukatlık ücretinin" ibaresinin çıkartılarak yerine "8.518 TL. vekalet ücretinin" ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25.2.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.