4. Hukuk Dairesi 2016/2998 E. , 2018/1856 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl ve birleşen davanın davacıları ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... Gazetecilik A.Ş. aleyhine 19/07/2011 ve 11/07/2011 günlerinde verilen dilekçeler ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen 10/09/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Asıl ve birleşen davalar, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili; müvekkillerinin davaya konu yazının yayınlandığı tarihte Tunceli 4. Komando Tugay Komutanlığı"nda görevli askeri personel olduklarını, 26-28 Nisan 2011 tarihleri arasında güvenlik güçleri ile terör örgütü mensupları arasında çatışma meydana geldiğini ve bu çatışmada yedi teröristin ölü olarak ele geçirildiğini, davalılardan ... tarafından kaleme alınan ve diğer davalı şirkete ait olan Milliyet Gazetesi"nde yayınlanan "Önce Acılarda Bölündük Biz..." başlıklı haberde,
./..
-3-
ölü ele geçirilen teröristlere işkence yapıldığı iddialarına yer verildiğini, haberin tamamen asılsız ve gerçeğe aykırı olduğunu, bu durumun ölü harici muayenesi ve otopsi raporları ile sabit olduğunu, dava konusu haberin toplumun gözünde askeri küçük düşürmeyi amaçladığını, kullanılan ifadelerin askerlere karşı kin ve nefret oluşmasına neden olacak nitelikte olduğunu belirterek oluşan manevi zararların tazminini talep etmiştir.
Davalılar vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davaya konu köşe yazısının gerçek ve hukuka uygun olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Matufiyet kelime anlamı olarak, "yöneliklik, yönelmiş olmaklık" olarak tarif edilmektedir. Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda söz konusu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartı içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olarak kabul edilmektedir.
Matufiyet yargısal kararlarda, yayın ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o yayında veya konuşmada, ya kişinin adından açıkça söz edilmesi ya da konumunun, sıfatının gösterilmesi veya bunlardan söz edilmese dahi yayın içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, sözlerin ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.
Hukuka aykırı eylemde bulunan kişi mağdurun ismini açıkça belirtmemiş veya isnat ettiği fiili üstü kapalı bir biçimde geçiştirmişse, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa, hem isim zikredilmiş, hem de hakaret vaki olmuş sayılır (Hukuk Genel Kurulu 16/09/2015 gün ve 2014/4-85 E 2015/1774 K- 07/07/2010 gün ve 2010/4-377 E 2010/365 K).
Bu ilke ve açıklamalar kapsamında; somut olayda, davalılardan ... tarafından kaleme alınan ve diğer davalının sahibi olduğu ...Gazetesi"nde yayınlanan köşe yazısında kullanılan ifadelerde, ortalama bir kişinin davaya konu haberi okuduğu anda haberin muhatabının davacılar olduğunu anlayamayacağı görülmüştür. Bu durumda davalıların eylemlerinin davacılara matuf olmadığının kabulü gerekir.
O halde, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin asıl ve birleşen davaların, matufiyet unsuru gerçekleşmediğinden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.