9. Hukuk Dairesi 2016/17837 E. , 2019/1001 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/01/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat ... ile karşı .... adına Avukat ...geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirket bünyesinde yayın koordinatörü olarak çalışmaya başladığını, çalıştığı süre içerisinde kendisine verilen görevlerin giderek artırıldığını, davalı şirkette davacının üzerinde yıldırma politikası uygulandığını, daha sonra davacının görevinin düşürüldüğünü ve davalı ..."ya bağlı hale getirildiğini, elinden bazı sosyal haklarının alındığını, davacı kendisine yapılan baskılar sonucu hadiseleri gerekli birimlere bildirdiğini, bu hadiseler üzerine davacının izin hakkını kullanması ve daha sonra işyerinin kararını bildireceğini belirttiğini ancak izinde iken 26/01/2015 tarihinde iş akdinin davalı işveren tarafından sebep gösterilmeksizin fesih edildiğini, çalıştığı süre boyunca işinin tam anlamıyla yerine getirdiğini ileri sürerek, çalıştığı süre boyunca maruz kaldığı psikolojik taciz nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi davalı işverende psikolojik taciz olmadığını davacıya gerekli olan özenin gösterildiğini, davacının bütün maddi haklarının ödendiğini, taraflar arasında ikale sözleşmesi imzalandığının tarafların fesihte mutabık olduklarını, savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları özetlendikten sonra "Mahkememizce yapılan yargılamada davacının SGK hizmet dökümü, özlük dosyası celp edilmiş, davacı ve davalı tanıkları dinlenmiş,... 24. İş Mahkemesinin 2015/95-347 sayılı dosyası incelenmiş, tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı işyerinde 05/01/2011 - 26/01/2015 tarihleri arasında satın alma ve operasyon yönetimi müdürü olarak görev yaptığı,... 24. İş Mahkemesinin 2015/95-347 sayılı dosyası ile işe iade kararı verildiği, davacının mobbing iddiasını ispatlayamadığı sonucuna varılmakla davanın reddine karar verilmiş, her ne kadar davacının odasına başka bir kişinin yerleştirilmesi, tahsis edilen aracın tahsis kararının kaldırılması işverenin yönetim hakkı çerçevesinde değerlendirilmiştir. " gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı taraf temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Dava, psikolojik taciz (mobbing) nedenine dayalı tazminat isteminden ibarettir.
Çağdaş iş hukuku bir taraftan uluslararası sözleşmeler, diğer taraftan Avrupa normları işçinin huzur içerisinde işini görmesi, emeğinin karşılığını alması ve çalışma ilişkisinin karşılıklı güvene dayanan tam bir uyum içerisinde olmasını amaçlamıştır.
İşyerinde psikolojik taciz (mobbing) çağdaş hukukun son zamanlarda mahkeme kararlarında ve öğretide dile getirdiği bir hukuki kurumdur. Örneğin Alman Federal İş Mahkemesi bir kararında işçilerin birbirine sistematik olarak düşmanlık beslemesi, kasten güçlük çıkarması, eziyet etmesi veya bu eylemlerin işçinin başta işveren olmak üzere amirleri tarafından gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmıştır. (BAG, 15.01.1997, NZA. 1997) Görüleceği üzere işçi bir taraftan diğer işçiye, diğer taraftan işverene karşı korunmaktadır. İşçinin anlattığı mobbing teşkil eden olayların tutarlık teşkil etmesi, kuvvetli bir emarenin bulunması gerekmektedir. Kişilik hakları ve sağlığın ağır saldırıya uğraması mobbingin varlığının tartışmasız kabulünü doğurur.
İspat kurallarının zorlanan sınırları usul hukukunda yeni arayışlara yol açmıştır. Emare işte bu anlayışın bir sonucudur. Olayların tipik akışı, tecrübe kuralları gözönüne alındığında verilecek sonuçla ispat gerçekleşir. Başka bir anlatımla bu ilk görünüş ispatıdır. (Üstündağ, Saim:Medeni Yargılama Hukuku B.6, İstanbul 1997 ;sh.622)
Öte yandan Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile dava red edilmiş ise de karar gerekçesi soyut ve yetersizdir. Davacının iddia ve delilleri değerlendirilerek yukarıdaki ilkeler ışığında sistematik bir baskı olup olmadığı gerekçeleriyle ortaya konmamış olup karar bu anlamda gerekçesizdir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davacı yararına takdir edilen 2.037,00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.