Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/3572
Karar No: 2014/2883
Karar Tarihi: 03.03.2014

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/3572 Esas 2014/2883 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/3572 E.  ,  2014/2883 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
    TARİHİ : 24/10/2013
    NUMARASI : 2012/614-2013/510

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-

    Davacı vekili müvekkiline ait, davalıya kasko sigorta sözleşmesi ile sigortalı aracın trafik kazası sonucu hasarlandığını belirtip, hasar bedelinin başvuruya rağmen davalı tarafından ödenmediğini belirterek 20.500,00 TL kasko sigorta bedelinin kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı H. Sigorta A.Ş. vekili kasko sigortalı aracın emniyeti suistimal suçuna konu olduğunu, araç sürücüsünün aşırı alkollü şekilde kaza yerini terk ettiğini, kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre kasko sigortalı araç sürücüsünün olay mahallini terk ettiği,kazada tam kusurlu olduğu ve davacı tarafından sürücünün alkollü olmadığı, kazaya münhasıran alkolün neden olmadığının ispatlanamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
    Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
    Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
    Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1282. (6102 sayılı TTK 1410,1421 md) maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. (6102 sayılı TTK 1409) maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
    Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
    İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1292/3. (6102 sayılı TTK 1446 ) maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Somut olayda, davacı vekili, müvekkiline ait kasko sigortalı aracın S. Ç.’ın sevk ve idaresinde bulunduğu sırada meydana gelen trafik kazası sonucu hasarlandığını ve kaza yerini terk ettiğini bildirmiştir. Trafik kazasına karışan karşı araç sürücüsü T. T. fotoğraflardan araç sürücüsünün S. Ç. olduğunu tespit etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili, kasko sigortalı araç sürücüsünün kaza yerini terk ettiğini, aşırı derecede alkollü olduğunu, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile gerçekleştiğini, aracın emniyeti suistimal eylemine konu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece kasko sigortalı araç sürücüsünün davacı şirketin hissedarı olması
    nedeniyle davalının aracın emniyeti suistimal eylemine konu olduğu yönündeki savunmasına itibar edilmemiş, ancak, araç sürücüsünün kaza yerini terk etmesi, tam kusurlu olması ve sürücünün alkollü olmadığının, kazaya münhasıran alkolün neden olmadığının, bu sebeple rizikonun teminat dışı kalmadığının davacı tarafından ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dava dosyasında kaskolu araç sürücüsünün alkollü olduğuna dair diğer araç sürücülerinin beyanı dışında bir tespit bulunmamakta olup, kaza sonrası olay yerinin terk edilmesi de rizikoyu teminat dışında bırakan nedenlerden değildir. Kaza tespit tutanağı ve dosyadaki diğer delillere göre davacı aracının mevcut trafik kazası sonucu hasarlandığı sabit olup, riziko kasko sigortası geçerlilik süresi içinde meydana gelmiştir. Davalı sigortacı ve mahkemece ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de, davalı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigorta şirketi sürücünün alkollü olduğunu, kazanın alkolün etkisi ile gerçekleştiğini ileri sürdüğünden, bu iddialarını soyut ifadelerle değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Dosya kapsamı itibariyle, davalı sigorta şirketi ileri sürdüğü hususları ispat edebilmiş değildir.
    Bu durumda mahkemece, dava konusu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığı, ihbar yükümlülüğüne aykırılık bulunmadığı kabul edilerek sigortalı araçta oluşan gerçek zarar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi