17. Hukuk Dairesi 2016/5183 E. , 2019/1525 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne-kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili asıl davada;davalılardan ..."un, sevk ve idaresindeki diğer davalı ..."a ait ... plakalı kamyon ile 09/12/2006 tarihinde davacıların eşi ve babası olan..."a çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini, bu kaza nedeniyle davacıların mali ve sosyal açıdan zor durumda kaldıklarını beyanla, davacı ... için 1.000,00 TL oğul ... için 500,00 TL maddi tazminat ile davacıların yaşadıkları ruhsal çöküntü önüne alınarak, her bir davacı 25.000,00 TL olmak üzere toplam 75.000,00 TL manevi tazminat ile tüm davacılar lehine 500,00 TL cenaze masrafının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen dosyada davacı vekili; aynı olay nedeniyle, davacı eş ... için 4.000,00 TL, davacı oğul ... için 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile tüm davacılar için cenaze ve dini merasimler gideri olarak 500,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davalısı davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre asıl ve birleşen davaların kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı ... için 27.354,00 TL"nin olay tarihi olan 09.12.2006 tarihinden itibaren (birleşen dosya davalısı... Sigorta A.Ş. bakımından ise birleşen dosyanın dava tarihi olan 19.12.2008 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya verilmesine, davacı ... yönünden maddi tazminat talebinin reddine, davacı ... için 20.000,00 TL, davacılar Yasemin ve Yasemin için 15.000,00"er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 09.12.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."dan müştereken ve müteselsilen tahsiline,187,00 TL cenaze ve defin masrafının ise olay tarihi olan 09.12.2006 tarihinden itibaren (birleşen dosya davalısı... Sigorta A.Ş. bakımından ise birleşen dosyanın dava tarihi olan 19.12.2008 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak tüm davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53/3. maddesinin öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
Somut olayda, murisin nüfus kayıt örneği dosya içerisine alınmamış olup sisteme taraf olarak eklenmediğinden UYAP ortamından da nüfus kayıt örneği temin edilememiştir. Dosya kapsamından murisin 49 yaşında vefat ettiği anlaşılmaktadır. Destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılar, murisin eşi ve oğlu olup; davacı oğul ... 19 yaşında olduğundan tazminat hakkı bulunmadığı, davacı ... ise 21 yaşında olup, 1 yıl daha destek alabileceği ancak; bu davacı yönünden talep olmadığı ve destek payları ise eş Fadime için ilk 1 yıl %70, kızı Yasemin için %30 ve sonraki 22 yıl Fadime için %100 olarak belirlenmiş ise de; Mahkemece Dairemizce kabul edilmiş pay esasları ve murisin nüfus kayıt örneği de dosya içerisine alınarak anne ve babasının hayatta olup olmadıkları gözetilmeden hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı eş ... kaza tarihinde 46,hesap raporu tarihinde ise 49 yaşında olup, 18 yaşın altında çocuğu bulunmamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda bu davacının yeniden evlenme şansı bulunmadığından bahisle hesaplanan tazminattan indirim yapılmamıştır. Daire uygulamasına ve AYİM Tablosuna göre davacı eşin rapor tarihi itibarıyla %2 oranında evlenme şansı bulunmakta olup, evlenme olasılığı indirimi yapılmayan hesap bilirkişisi raporuna itibar ederek hüküm kurulması da isabetli değildi
4-Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu murisinin ölümünden duyulan üzüntü nedeniyle, murisin eşi ve çocuğu olan davacılar için 25.000,00"er TL"dan toplam 75.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarlarda manevi tazminata karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK"nun 56.(818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47.) maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece; meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların eşi/babası olan murislerinin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, desteğin kazadaki kusur durumu, kazanın meydana geldiği tarih ve olay tarihindeki paranın alım gücü göz önünde bulundurularak davacılar için hak ve nasafet kuralları çerçevesinde daha az manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olaya göre, bir miktar yüksek manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... vekilinin (2,(3) ve (4) nolu bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2),(3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar ... ve ... temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalılar lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ..."a geri verilmesine 14/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.