
Esas No: 2016/6422
Karar No: 2018/128
Karar Tarihi: 09.01.2018
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/6422 Esas 2018/128 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı-birleşen dosya davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı/birleşen dosya davalısı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar nedeni ile mal rejiminin tasfiyesi 5.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş, davacı/birleşen dosya davalısı vekili 25.02.2011 tarihli dilekçesi ile, talep miktarını artırarak toplam 66.246,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Davacı/birleşen dosya davalısı vekili birleşen davanın reddini savunmuştur.
Davalı/birleşen dosya davacısı vekili ... vekili, davanın reddini savunmuş, birleşen dava dilekçesi ile evlilik birliği içinde edinilen araç nedeni ile mal rejiminin tasfiyesi 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiş,
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, toplam 20.834,31 TL alacağın olduğunun tespitine, birleşen davanın kabulü ile 1.000,00 TL alacağın olduğunun tespitine, alacakların takas ve mahsubu ile 19.834,31 TL alacağın davalı/birleşen dava davacısından tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, davacı/birleşen dava davalısı ... vekili tarafından birleşen dava konusu araca yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı/birleşen dava davalısının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı/birleşen dava davalısının diğer temyiz itirazlarınının incelenmesine gelince;
Tasfiyeye konu aracın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK"nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir
kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu aracın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, aracın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, aracın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan aracın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu aracın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye tarihinde ki sürüm değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, aracın ruhsat ve satın alınma bilgileri, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kuruldan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 02.03.2002 tarihinde evlenmiş, 26.12.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 06.10.2010 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın m. 10, TMK m. 202). Tasfiyeye konu 22 AU 710 plakalı 2008 model Caddy marka araç, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 05.10.2007 tarihinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Taraf beyanları, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, birleşen davacının araç nedeni ile alacak talebinde bulunduğu, davalının aracın kredi ile alındığı ve borcunun bulunduğunu iddia ettiği, Mahkemece 22 AU 710 plakalı aracın alınmasında kullanıldığı iddia edilen banka kredisi dikkate alınmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Bankadan gelen yazıya göre, eş ..."nın... Bankası"ndan 36 ay vadeli 17.500,00 TL bedelli araç kredisi kullandığı, 22 AU 710 plakalı araç üzerine rehin konulduğu, kredinin boşanma dava tarihine kadar (26.12.2008) 14 aylık taksitinin ödenmiş olduğu, 22 aylık taksidin borç olarak kaldığı görülmektedir. O halde, eş ..."nın... Bankası"ndan kullandığı kredinin kredi türü ve kredi tarihi dikakte alındığında tasfiye konusu araç için kullanıldığı sabittir. Tüm bu açıklamalara göre, Mahkemece, yukarda açıklanan Dairemiz"in ilke ve uygulamalarına göre, öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunup bulunan bu kredi borç oranının, aracın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kalan kredi borcu dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; davacı/birleşen dosya davalısının diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.