
Esas No: 2013/5252
Karar No: 2013/6951
Karar Tarihi: 07.05.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/5252 Esas 2013/6951 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.07.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucu tefhim olunan kısa kararda "... ilçesi, Üçüncü ...mevkii, ada 750, parsel 14 de kayıtlı taşınmazın davalılar ... mirasçıları adına olan tapusunun iptali ile davacılar ..."a ait veraset ilamı gereğince miras payları oranında tapuya tesciline,” gerekçeli kararda ise “davanın kabulü ... ili, ... ilçesi, 3.Kemer mevkii, ada 750, parsel 14" de kayıtlı taşınmazın davalılar ... çocukları ..., mirasçıları adına olan tapusunun iptali ile davacılar ..."a ait ... 6.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1987/1774 Esas 1987/1951 Karar sayılı veraset ilamındaki hisseler oranında 1"er pay tam mülkiyet, 1"er pay kuru mülkiyet olmak üzere 2/12"şer hisselerin çocukları... ve ... ve 6/16 hissesinin intifa hakkının da eşi ... adına tapuya tesciline,” karar verilmiş ve böylece kısa kararda davalılardan Mustafa adına olan tapunun iptaline karar verildiği halde gerekçeli kararda Mustafa adına olan tapunun iptali ile ilgili bir hüküm kurulmamıştır.
Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere;
“Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.
Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.”
Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince;
“Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
Ve, “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de;
“Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür.
10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür.
Bu itibarla gerekçeli karar ile kısa kararda tefhim edilen hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 07.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.