14. Hukuk Dairesi 2013/5276 E. , 2013/7102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.08.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı yasa ile değişik 2981 sayılı yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Dosya içerisindeki belge ve delillere göre 347 ada 38 parsel sayılı taşınmazın 400 m2"lik kesiminin 2981 sayılı Yasa uyarınca 03.02.1989 tarihinde davacıya tahsis edildiği, taşınmazın bulunduğu yerde 01.09.2003 tarihinde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi hükmü uyarınca imar uygulaması yapıldığı ve imar uygulaması sonucu oluşan dava konusu 4615 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 260 metrekarelik kesiminin ...’a ait olduğuna dair şerh konulduğu ancak bu şerhin 24.02.2004 tarihinde tapudan terkin edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar çalışması yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için öncelikle davacının dayandığı 03.02.1989 tarihli tapu tahsis belgesi ve ekleri belediyeden getirtilerek mahallinde yeniden keşif yapılmalı, uzman bilirkişiler aracılığı ile zemine uygulanmalı, davacıya tahsis edilen yerin hangi parselde kaldığı saptanmalı, bu saptamadan sonra tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılıp yapılmadığı saptanmalı ve bu konuda bilirkişilerden denetime elverişli rapor almalıdır.
Ayrıca, 4615 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına 02.09.1989 tarihinde davacı yararına konulan şerhin davacının dayandığı tapu tahsis belgesi nedeniyle konulup konulmadığı da araştırılarak tapu tahsis belgesi nedeniyle
konulmuş ise terkin nedeni ve tahsisin iptal edilip edilmediği açıklığa kavuşturulmalı, tüm bu araştırmalardan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 10.05.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.