
Esas No: 2020/11618
Karar No: 2022/2134
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/11618 Esas 2022/2134 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebinde bulunarak 100.000 TL maddi, 3.000.000 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesini istemiştir. Mahkeme davacının maddi tazminat talebini reddetmiş, 900.000 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmetmiştir. Davacının 100.000 TL maddi tazminat talep etmesine karşın, 850.000 TL talep ettiği ıslah beyanı davalıya bildirilmeden hüküm tesis edildiği için karar bozulmuştur. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi, 1412 sayılı CMUK'un 318. ve 321. maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177/2. maddesi ve 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesi. Kararda ayrıca, manevi tazminatın belirlenmesinde nesnel ölçütlerin gözetilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Hüküm : Davacının tazminat talebinin kısmen kabulü ile maddi tazminat talebinin reddine, 900.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihi olan 14/02/2011 tarihinden işletilecek yasal faiz ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 318. maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/188 Esas – 2015/143 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının T.C. icra vekilleri heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs suçundan 14.02.2011 – 19.06.2014 tarihleri arasında 1221 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 08.06.2015 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK'nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Davacının 100.000,00 TL ıslah ile 850.000,00 TL maddi, 3.000.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesi talebine ilişkin söz konusu davada, yerel mahkemece maddi tazminat talebinin reddine, 900.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dava dilekçesinde davacı vekilinin 100.000,00 TL maddi tazminat talep etmesine karşın, davalı vekilinin bulunmadığı 21/04/2016 tarihli hüküm duruşmasında, 850.000,00 TL maddi tazminat talep ederek ıslah beyanında bulunduğunun anlaşılması karşısında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 177/2. maddesi gereğince, davacı tarafın bu talebinin davalı tarafa bildirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre;
1-Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.
Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.
Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da üzerinde olacak şekilde çok fazla manevi tazminata hükmolunması,
2-Gerekçeli karar başlığında, dava türü olarak, “Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat” yerine, “Tazminat” ibaresine yer verilmesi, “21.04.2016” olan karar tarihinin “29.04.2016” olarak gösterilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.