10. Hukuk Dairesi 2015/1756 E. , 2015/10299 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, Amerika Birleşik Devletleri"nde çalışmaya başladığı 06.01.1976 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıcı olarak tespitini istemiştir.
Mahkemece, Türkiye’deki sigorta başlangıcının 03.01.1978 tarihi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı asil ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının Amerika Birleşik Devletleri"nde geçen 03.01.1978-02.03.1993 tarihleri arasındaki 3600 günlük çalışmasını 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanarak borçlanma bedelini 17.06.2014 tarihinde ödediği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılan borçlanma neticesinde yurt dışında çalışmaya başlanılan tarihin sigortalılık başlangıcına esas alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yurt dışındaki vatandaşların, sosyal güvenliklerinin sağlanmasına yönelik ilk düzenleme, 1978 yılında çıkarılan 2147 sayılı “Yurt Dışında Çalışan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Çalışma Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunu” olup, bilahare halen yürürlükte bulunan ve önceki Kanundan yararlananların kazanılmış haklarını saklı tutan 3201 sayılı “Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiştir.
3201 sayılı Kanun uyarınca yurt dışı hizmet borçlanması, yurt dışında geçmiş sürelerin Türkiye"de geçmiş gibi değerlendirilmesi imkanını tanımaktadır. Bu Kanun hükümlerine göre borçlanılan yurt dışı çalışma süresi, bedelinin ödenmesi halinde, ait olduğu devrede dikkate alınarak, tahsis istemi yönünden bir değerlendirme yapılmalıdır.
İkili uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde özel hüküm bulunmayan veya sözleşme imzalanmayan ülkelerdeki çalışmalarını borçlananlar yönünden sigortalılık başlangıcının ve dolayısıyla sigortalılık süresinin nasıl hesaplanacağı ise 3201 sayılı Kanunun 5. maddesinde düzenlenmiştir.
Anılan maddeye göre, Türkiye"de tescili bulunan sigortalılar yönünden sigortalılık başlangıcı, tescil tarihinden itibaren borçlanılan süre kadar geriye gidilerek bulunacak tarih; tescili olmayanlar yönünden ise, borcun tamamen ödendiği tarihten borçlanma süresi kadar geriye gidilerek bulunacak tarihtir.
Yukarıda açıklanan hususlar Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2012 gün 2012/21-29 E., 2012/267 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Öte yandan; 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 29"uncu maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5"inci maddesinin beşinci fıkrasına “Ancak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri"nde çalışmaya başlanılan tarihin Türkiye"de sigorta başlangıcı sayılması gerektiğine dair, Türkiye Cumhuriyeti ile Amerika Birleşik Devletleri arasında imzalanmış bir uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; Türkiye"de tescili bulunan davacı yönünden sigortalılık başlangıcının, 3201 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca, tescil tarihinden itibaren borçlanılan süre kadar geriye gidilerek hesaplanması gerekmektedir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.