Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2700
Karar No: 2021/767
Karar Tarihi: 14.04.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2700 Esas 2021/767 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2700
Karar No : 2021/767

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kaymakamlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, esası ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Mersin ili, Tarsus ilçesi, … Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü olarak görev yapan davacının, görevine son verilmesine ilişkin Tarsus Kaymakamlığının …. tarih ve … sayılı işlemi ile Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Tarsus Kaymakamlığının … tarih ve … sayılı işlemi yönünden; 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 8. maddesi uyarınca dava konusu göreve son verme işleminin davacı hakkında çalışma izni veren Valilikçe tesis edilmesi gerekirken, yetkisi olmayan Kaymakam tarafından tesis edildiği, anılan işlemin yetki unsuru yönünden hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle iptaline,
Tarsus İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı işlemi yönünden; işlemde davacının Müdürlük onayının iptal edileceğinin belirtildiği, ancak söz konusu işlemin müdürlük onayının 1 yıl süreyle iptaline ilişkin bir karar niteliğinde olmadığı, bu haliyle idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde olmadığı gerekçesiyle istemin incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davalı idarenin kararın iptale ilişkin kısmının temyiz edilmesi üzerine Danıştay Sekizinci Dairesinin 19/03/2019 tarih ve E:2015/4574, K:2019/1943 sayılı kararıyla;
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 8. maddesi ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 26. maddesi uyarınca, özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen ve uzman/usta öğreticilerin çalışma izinleri ile anılan kişilerin görevine son verilmesine ilişkin işlemleri tesis etmeye valilik makamının yetkili olduğu,
3046 sayılı Kanun'un 38. maddesinin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan hali ile 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 34. maddesinde; Bakan, Müsteşar ve her kademedeki Bakanlık yöneticilerinin, sınırlarını açıkça belirlemek şartıyla, yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebileceğinin hüküm altına alındığı,
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca, il genel idaresinin, hükümetin serbestçe atadığı valinin otorite ve sorumluluğu altında olduğu, ilin yetki genişliği esasına göre yönetilmesi nedeniyle valinin Devleti temsil ettiği ve onun adına kural olarak, her türlü idari işlem ve eylemleri yapabileceği, valinin, ilde hükümetin ve ayrı ayrı her bakanın temsilcisi sıfatıyla, bunların idari ve siyasi yürütme vasıtası olduğu, bir başka anlatımla verdikleri emir ve kararların uygulanmasını sağladığı, valinin merkezi idare teşkilatının en büyük ve en yetkili ajanı olduğu, adli ve askeri örgütler dışında, ilde yer alan bütün Devlet ve kamu kurumları teşkilatının başı ve yetkilisi olduğu, bu bakımdan, ilin genel yönetiminden ve gidişinden hükümete ve bakanlara karşı sorumlu olduğu, dolayısıyla valinin, söz konusu teşkilat ve personeli üzerinde bir iç düzenleme ve denetleme yetkisine ve hiyerarşi gücüne sahip olduğu,
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, valinin ilde Devletin ve hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtası olması nedeniyle anılan düzenlemelerde belirtilen, "her kademe yöneticileri" arasında "valinin" de yer aldığı ve bunun sonucu olarak da valilik makamının uhdesinde bulunan özel öğretim kurumlarında görev yapan personelin çalışma izinleri ile görevlerine son verme yetkisinin valilikçe kaymakamlara devredilebileceği,
Mersin Valiliği tarafından usulüne uygun olarak hazırlanarak yürürlüğe konulan 20/10/2010 tarihli Mersin Valiliği İmza Yetkileri Yönergesi'nde, özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici ve personelin atama, görevlendirme ve görevden ayrılma onaylarının doğrudan kaymakamlıklarca yapılacak işlemler arasında düzenlendiği,
Bu durumda, yetki unsuru yönünden hukuka uygun olan dava konusu Tarsus Kaymakamlığı işleminin esası hakkında bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılarak ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiş, davanın sonuç itibarıyla "kısmen iptal, kısmen incelenmeksizin ret" ile sonuçlanması nedeniyle 223,45-TL yargılama giderinin yarısı olan 111,725-TL'nin ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine, kalan 111,725-TL yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava "kısmen iptal, kısmen incelenmeksizin ret" ile sonuçlanması nedeniyle vekalet ücretinin yarı yarıya hükmedilmesi gerekirken, tamamının idarelerine yükletilmesinin hukuka aykırı olduğu, temyize konu ısrar kararının iptale, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Mersin İli, Tarsus İlçesi, … Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü olarak görev yapan davacı hakkında, "bazı öğrenciler için düzenlediği günlük çalışma saatlerini mevzuat hükmüne uymayan biçimde öğrencinin kayıtlı olduğu okul saatleri ile aynı yaptığı, kayıtlı olduğu okula devam etmesi gereken bazı öğrencilerin okula devam etmediği halde bu yöndeki usul ve esasları yerine getirmediği, eğitim vererek ücret tahakkuk ettirdiği, bazı öğretmenlerin ders defterindeki seans saatlerinin çalışma çizelgesindeki saatlerle uyumlu olmadığı halde kontrol ederek düzeltilmesini sağlamadığı, F.H., Y. A. K., İ. S., M. B. ve T. B. isimli öğrencilerin sağlık kurumlarına gittiği bazı tarih ve saatte eğitim verilmiş gibi belge düzenleyip ücret aldığı" iddialarıyla başlatılan disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen … tarih ve … sayılı soruşturma raporu ile, davacıya isnat edilen fiillerin sabit olduğu tespit edilerek davacının tevhiden 1/4 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılması ve müdürlük onayının bir yıl süre ile iptal edilmesi teklif edilmiştir.
Tarsus Kaymakamlığının … tarih ve … sayılı işlemiyle davacının görevine son verilmesi üzerine, temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun "Kurumlarda çalıştırılacak personel" başlıklı 8. maddesinde; "... Kurumların müdürleri, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticileri ise müdürlerince seçilir ve çalışma izinleri valiliğin iznine sunulur. Valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler işe başlatılamaz.
Gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenlenir. Çalışma izninin iptali yine valilikçe yapılır."
"Özlük hakları ve sorumluluklar" başlıklı 9. maddesinde; "... Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere;
a) Sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu,
b) Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun, 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimaî Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun ile 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, hükümlerine tâbidir.
Ancak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilere kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4'ü ile 1/2'si arasında maaş kesim cezası, çalışma izni veren makam tarafından verilir. Tekrarı hâlinde ise göreve son verilir.
1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarılma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verilir.
Yetki, sorumluluk, ödül, sicil, disiplin ve cezaların uygulanmasına ilişkin diğer esas ve usûller çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun "Valilerin hukuki durumları, görev ve yetkileri" başlıklı 9. maddesinde; " Vali, ilde Devletin ve Hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır.
Bu sıfatla :
A) Valiler, ilin genel idaresinden her Bakana karşı ayrı ayrı sorumludur. Bakanlar, Bakanlıklarına ait işleri için valilere re'sen emir ve talimat verirler. Bakanlar, valiler hakkında Bakanlar Kuruluna taltif ve tecziye teklifinde bulunabilirler.
B) Bakanlıklar ve tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler, il genel idare teşkilatına ait bütün işleri doğrudan doğruya valiliklere yazarlar. Valilikler de illere ait işler için ilgili Bakanlık veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlüklerle doğrudan doğruya muhaberede bulunurlar. Ancak valiler hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisi verebilirler.
C) Vali, kanun, tüzük, yönetmelik ve Hükümet kararlarının neşir ve ilanını ve uygulanmasını sağlamak ve Bakanlıkların talimat ve emirlerini yürütmekle ödevlidir. Bu işlerin gerçekleştirilmesi için gereken bütün tedbirleri almıya yetkilidir.
Ç) Kanun, tüzük, yönetmelik ve Hükümet kararlarının verdiği yetkiyi kullanmak ve bunların yüklediği ödevleri yerine getirmek için valiler genel emirler çıkarabilir ve bunları ilan ederler.
D) Vali, dördüncü maddenin son fıkrasında belirtilen adli ve askeri teşkilat dışında kalan bütün Devlet daire, müessese ve işletmelerini, özel işyerlerini, özel idare, belediye köy idareleriyle bunlara bağlı tekmil müesseseleri denetler, teftiş eder.
Bu denetleme ve teftişi Bakanlık veya genel müdürlük müfettişleriyle veya bu dairelerin amir ve memurlariyle de yaptırabilir.
E) İlin her yönden genel idare ve genel gidişini düzenlemek ve denetlemekten sorumludur.
F) Vali, ilde teşkilatı veya görevli memuru bulunmıyan işlerin yürütülmesini, bu işlerin görülmesiyle yakın ilgisi bulunan her hangi bir idare şube veya daire başkanından istiyebilir. Bu suretle verilen işlerin yapılması mecburidir.
G) Vali, il içindeki idare ve müesseselerde çalışan uzman veya fen kollarına dahil memur ve müstahdemlerden asli vazifelerine halel getirmemek şartiyle ilin genel ve mahalli hizmetlerine müteallik işlerin görülmesini istiyebilir. Bu memurlar verilen işleri yapmakla ödevlidirler. Vali, keyfiyetten ilgili Bakanlığa ve tüzelkişiliği haiz genel müdürlüğe bilgi verir.
H) Vali, Devlet gelirlerinin tahakkuk ve tahsilini ve ödeme işlerinin muntazam bir şekilde yapılmasını ve gelir kaynaklarının gelişmesini sağlamak için tedbirler alır ve uygular, lüzumunda bu maksatla ilgili Bakanlıklara ve genel müdürlüklere tekliflerde bulunur..."
3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında 174 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 13/12/1983 Gün ve 174 Sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Kaldırılması ve Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında 202 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan;
"Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı, kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülebilmesi için bakanlıkların kurulmasına, teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.",
"Kapsam" başlıklı 2. maddesinde; "Bu Kanun, Milli Savunma Bakanlığı hariç diğer bakanlıkların merkez, taşra, yurt dışı teşkilatları ile bağlı ve ilgili kuruluşlarını kapsar.",
"Yetki devri" başlıklı 38. maddesinde; "Bakan, müsteşar ve her kademedeki bakanlık ve kuruluş yöneticileri, gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilir. Ancak yetki devri yetki devreden amirin sorumluluğunu kaldırmaz.",
652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin, dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan;
"Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı; Anayasa, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile kalkınma plan ve programları doğrultusunda millî eğitim hizmetlerini yürütmek üzere, Millî Eğitim Bakanlığının kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir."
"Yetki devri" başlıklı 34. maddesinde; "Bakan, Müsteşar ve her kademedeki Bakanlık yöneticileri, sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak kaydıyla, yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilir. Yetki devri, uygun araçlarla ilgililere duyurulur." hükümleri yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 123. maddesinde; idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği, idarenin kuruluş ve görevlerinin, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayandığı; 126. maddesinde; Türkiye'nin, merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere, illerin de diğer kademeli bölümlere ayrıldığı, illerin idaresinin yetki genişliği esasına dayandığı, 128. maddesinde ise; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği hüküm altına alınmıştır.
Yukarıda değinilen ve "İdarenin kanuniliği" ilkesinin de Anayasal dayanaklarını oluşturan hükümler, aynı zamanda "yetkinin kamu düzeninden olduğu" yolundaki idare hukuku ilkesinin de Anayasal dayanağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, kamu hukukunda bir yetkinin ancak mevzuat ile bu yetkinin kendisine verildiği makam ve o makamda yetki kullanmayı haiz kamu görevlileri tarafından kullanılması esastır. Bir başka anlatımla, yetki devri istisnai bir usuldür. Ancak buna rağmen, kamu idaresinin hızlı çalışabilmesi, idari işleyişin kolaylaştırılması ve hızlı karar alınmasının sağlanması gibi saiklerle yetkili makamca, yetkilerinin bazılarının alt makamlara devredilmesi gerekliliği söz konusu olabilir.
Ancak, yetki devrinin geçerli olabilmesi için bazı unsurları barındırması gerekir ve bu şartlardan herhangi birinin eksikliği ise yapılan yetki devrinin geçerliliğini hukuken sakatlar. Yetkili bir makamın, yetkilerinin bir kısmını başka bir makama devretmesi halinde, devre ilişkin açık bir kanuni düzenlemenin bulunması, devrin aynı tüzel kişilik içinde yapılması, devredilen yetkinin kısmi olması yani kanunla yetkili kılınan makamın tüm yetkilerini devretmesinin mümkün olmaması, devredilen yetkinin hangi konuya ilişkin olduğunun ve sınırlarının açıkça belirlenmesi, yazılılık, yasaklanmamış olma ve ilgililere duyurulması gibi geçerlilik şartlarını taşıması gerekmektedir.
5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 8. maddesinde; özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen ve uzman/usta öğreticilerin çalışma izinlerinin valilikçe düzenleneceği, valiliğin izni alınmadan anılan personelin işe başlatılamayacağı, çalışma izinlerinin iptalinin de yine valilikçe yapılacağı, 9. maddesinde ise; kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman/usta öğreticilerin yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi oldukları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilerin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4'ü ile 1/2'si arasında maaş kesim cezası, tekrarı hâlinde ise göreve son verme cezası ile cezalandırılacağı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlenmesi hâlinde, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izni veren makam tarafından son verileceği düzenlenmiştir. Buna göre, Devlet memurluğundan çıkarılmayı gerektiren fiilleri işleyen personelin Devlet memurluğundan çıkarılmasına ve/veya yöneticilik görevine son verilmesine yönelik işlemleri tesis etmeye yetkili makamın, 5580 sayılı Kanun'da yer alan açık düzenleme uyarınca çalışma izni veren "valilik" makamı olduğu görülmektedir.
3046 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 34. maddesinin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan halinde; Bakan, Müsteşar ve her kademedeki Bakanlık yöneticilerinin, sınırlarını açıkça belirlemek şartıyla, yetkilerinden bir kısmını astlarına devredebilecekleri hüküm altına alınmıştır.
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinde ise, il genel idaresinin, hükümetin serbestçe atadığı valinin otorite ve sorumluluğu altında olduğu, ilin yetki genişliği esasına göre yönetilmesi nedeniyle valinin Devleti temsil ettiği ve onun adına kural olarak, her türlü idari işlem ve eylemleri yapabileceği, valinin, ilde hükümetin ve ayrı ayrı her bakanın temsilcisi sıfatıyla, bunların idari ve siyasi yürütme vasıtası olduğu, bir başka anlatımla verdikleri emir ve kararların uygulanmasını sağladığı, valinin merkezi idare teşkilatının en büyük ve en yetkili ajanı olduğu, adli ve askeri örgütler dışında, ilde yer alan bütün Devlet ve kamu kurumları teşkilatının başı ve yetkilisi olduğu, bu bakımdan, ilin genel yönetiminden ve gidişinden hükümete ve bakanlara karşı sorumlu olduğu, dolayısıyla valinin, söz konusu teşkilat ve personeli üzerinde bir iç düzenleme ve denetleme yetkisine ve hiyerarşi gücüne sahip olduğu belirtilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden; valinin, ilde Devletin ve hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtası olması cihetiyle, anılan düzenlemelerde belirtilen, "her kademe Bakanlık yöneticileri" arasında yer aldığı, bunun sonucu olarak da valilik makamının uhdesinde bulunan özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici ve personelin çalışma izinlerinin düzenlenmesi ve bu kişilerin görevlerine son verilmesine ilişkin yetkinin valilikçe kaymakamlara devredilebileceği anlaşılmaktadır.
Nitekim, Mersin Valiliği tarafından usulüne uygun olarak hazırlanarak yürürlüğe konulan 20/10/2010 tarihli Mersin Valiliği İmza Yetkileri Yönergesi'nde, özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici ve personelin atama, görevlendirme ve görevden ayrılma onaylarının doğrudan kaymakamlıklarca yapılacak işlemler arasında düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, kaymakam tarafından imzalanarak tesis edilen ve yetki unsuru yönünden hukuka uygun olan işlemin esası hakkında bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yolundaki ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davalı idarece temyizen incelenen kararın yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısımlarının da bozulması talep edilmiş ise de, Kurulumuzca verilen bozma kararı üzerine İdare Mahkemesince işin esasına girilerek yeniden bir karar verileceği ve ulaşılacak sonuca göre yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında da yeniden bir hüküm kurulacağından, bu aşamada söz konusu talep yönünden bir değerlendirme yapılmasına gerek bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY
X- Hukuk devletinde idare, kuruluş ve faaliyetlerinde hukuk kurallarına tabidir ve idarenin faaliyet araçlarından biri olan hukuki işlemlerinin geçerliliği bu hukuk kurallarına uyulması şartına bağlıdır. Esasında hukuki bir tasarruf olan idari işlemin belirli bazı ögelerden oluştuğu kabul edilir ve bu ögeler bakımından idare, hukuk kurallarına uymakla yükümlüdür. Bu ögelerden biri de yetkidir.
Hukukilik incelemesinde ilk incelenecek öge olan yetki, idari işlemi yapan idari makamın o işlemi yapma yeteneğinin bulunup bulunmadığına, yani o işlemi yapmaya ehil olup olmadığına veya o işlemi yapmaya hukuken görevlendirilip görevlendirilmediğine ilişkindir. Bir idari işlemin yetki yönünden hukuka uygun olabilmesi için öncelikle idarenin böyle bir işlem yapma konusunda hukuksal bir dayanağının olması gerekmektedir.
Bu bağlamda, "İdare Hukuku"nda "yetki", idareye Anayasa ve kanunlarla tanınmış olan karar alma gücünü ifade etmektedir. Bu yönüyle idari işlemin en temel ögesini oluşturan "yetki", kanunla hangi makama verilmiş ise ancak onun tarafından kullanılabilir. İdare Hukukunda "yetkisizlik kural, yetkili olma istisna"dır. Bu istisna ise, yetkinin, yalnızca kanunla gösterilen hallerde ve yine kanunla gösterilen idari merciler tarafından kullanılmasıdır. Bu nedenle "yetki" kanunun açık izni olmadan da devredilemez.
Ancak, kamu idaresinin hızlı çalışabilmesi ve çeşitli sebeplere binaen Kanun'da yetkili kılınan makam tarfından başka bir makama yetkinin devredilmesi gerekli olabilir. Yetkinin bizzat yetkili makamca kullanılması esasına bir istisna olarak ifade edilen "yetki devri" müessesi, yasayla bir makama verilen karar alma yetkisinin, diğer bir makama aktarılması olup, doktrin ve yargısal içtihatlarla, yetki ögesinin nitelikleri dikkate alınarak geliştirilen bir takım koşul ve kurallara tabidir. Bu kriterlere uyulmadan yapılan yetki devri hukuki bakımdan geçerli sayılmayacak ve dolayısıyla bu yetki devrine dayanılarak tesis edilen idari işlemleri de geçersiz hale getirebilecektir. Yetki devrinin; kanunilik, aynı tüzel kişilik içinde yapılması, kısmilik, açıklık, yazılılık, yasaklanmamış olma ve ilgililere duyurulması gibi geçerlilik şartları vardır.
Anayasa, yürütme görev ve yetkisinin, yasalar çerçevesinde yerine getirileceğini açıklamakla yetinmeyip, idare kuruluşunun her bir ögesinin de yasayla düzenlenmesini emretmektedir. İdare teşkilatı ile görev ve yetkilerinin yasayla düzenlenmesi öngörüldüğü gibi ajanlara, vergilere ve mallara ilişkin statülerin de yasal nitelikte olması gerekmektedir. Bu bakımdan, idare onu yetkili kılan kanuna dayanarak hizmette bulunabilir. Bu nedenledir ki, idare hukukunda yetkisizlik kural, yetkili olmak istisnadır. Dolayısıyla, yetki devri de istisnai niteliktedir. (AYM. 08/11/2012 tarih ve E:2012/27, K:2012/173)
Öte yandan; yetki kurallarının kamu düzeninden sayılmasının, bu çerçevede istisnai nitelik taşıyıp genişletici yoruma tabi tutulamamasının en pratik sonucu da; idari işlemin yetki ögesi üzerinde idarenin takdir yetkisine sahip olmamasında görülmektedir. Bu sebepledir ki; Kanun hükmü ile bir işi yapmaya yetkili kılınan idarenin kanunda açıkça öngörülmediği sürece bu yetkisinin başka bir idareye devredilmesi söz konusu olamaz. Bu durum doktrinde ve yargı kararlarında "kanunilik kriteri" olarak ifade edilmektedir.
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında; özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin, disiplin yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabii olduğu ve bu çerçecede ilgillilerce, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiillerin işlenmesi halinde bu kişilerin kademe ilerlemesinin durdurulması cezası yerine brüt aylığından 1/4'ü ile 1/2'si arasında maaş kesim cezası tecziyesine yönelik işlemler ile devlet memurluğundan çıkarılmasına gerektirir fiillerin işlenmesi halinde, devlet memurluğundan çıkarılmasına yönelik tesis edilen işlemleri tesis etmeye yetkili makamın, 5580 sayılı Kanun'da yer alan açık düzenleme uyarınca çalışma izni veren "valilik" makamı olduğu görülmekte olup, anılan Kanun'da özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin çalışma izni onay işlemleri ve atama yetkisine bağlı olarak disiplin cezası tesis etme yetkisine sahip "valilik" makamının, gerekli şartların oluşması halinde usulüne uygun olarak anılan yetkinin bir başka makama devrinin mümkün olduğuna ilişkin açıkça bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinin işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan hali uyarınca; Vali, ilde Devletin ve Hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır. Bu sıfatla Valiler, ilin genel idaresinden her Bakana karşı ayrı ayrı sorumludur. Bakanlar, Bakanlıklarına ait işleri için valilere re'sen emir ve talimat verirler. Bakanlar, valiler hakkında Bakanlar Kuruluna taltif ve tecziye teklifinde bulunabilirler. Bakanlıklar ve tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler, il genel idare teşkilatına ait bütün işleri doğrudan doğruya valiliklere yazarlar. Valilikler de illere ait işler için ilgili Bakanlık veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlüklerle doğrudan doğruya muhaberede bulunurlar. Ancak valiler hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisi verebilirler.
5580 sayılı Kanun'da, özel öğretim kurumlarında çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin çalışma izni onay işlemleri ve atama yetkisine bağlı olarak disiplin cezası tesis etme yetkisine sahip "valilik" makamının, gerekli şartların oluşması halinde usulüne uygun olarak anılan yetkinin bir başka makama devrinin mümkün olduğuna ilişkin açıkça bir düzenlemeye yer verilmediği hususu tartışmasız olup, 5542 sayılı İl İdaresi Kanunu'nda valilerin hesabata ve teknik hususlara ait işlerde idare şube başkanlarına vali adına imza yetkisi verebileceğine ilişkin düzenleme bulunmaktadır.
Yani, valilik makamının görev ve yetki alanına giren iş ve işlemleri tesis etme yetkisine ilişkin hizmet alanının düzenlendiği Kanun'da, bu yetkinin usulune uygun bir şekilde devredilebileceğine ilişkin hüküm varsa bu hüküm çerçevesinde; hüküm bulunmuyor ise; il idari teşkilatının genel Kanun'u niteliğinde olan 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinin 1. fıkrasının (B) bendinde yer alan genel hüküm çerçevesinde, sadece hesabata ve teknik hususlara ilişkin konularda il idare şube başkanlarına imza devri müessesesiyle yetkinin devri mümkün olacağının kabulü gerekmektedir.
Bir başka anlatımla, özel Kanun'da devire yönelik düzenlemenin bulunmadığı hallerde, genel Kanun niteliği haiz 5542 sayılı Kanun, devrin konu bakımından sınırını açıkça çizdiğinden, bu konular dışındaki yetkilerin devri mümkün olmayıp; aynı düzenleme, devredilecek makamı da açıkça belirlediğinden, -mefhum-i muhalefetinden- yetkinin hangi makamlara devredilemeyeceğini de belirlemektedir.
Öte yandan; hangi iş ve işlemlerin teknik ve hesabata ilişkin olduğu hususunun, mevcutta var olan bir imza devrinin hukuken geçerliliği yönünden ayrıca yapılacak hukuki inceleme neticesinde belirleneceği açıktır.
Kısacası; özel öğretim kurumlarında görevli personelin atanması ve bu personelin disiplin işlemleri yönünden, Kanun'da açıkça işlem tesis etmeye yetkili kılanan "valilik" makamının bu yetkisini -5580 sayılı Kanun'da açık hüküm bulunmaması nedeniyle- kaymakamlığa hiçbir şekilde devredemeyeceği; -5442 sayılı Kanun'un 9. maddesinde yer alan düzenleme nedeniyle- il idare şube başkanlıklarına imza devriyle devredilebilecek hususlar dikkate alındığında; söz konusu atama ve disiplin cezası tesis etme yetkisi teknik ve hesabata ilişkin hususlar kapsamında olmadığından il milli eğitim müdürüne de bu yetkinin devrinin mümkün olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Olayda; Mersin Valiliği tarafından hazırlanarak yürürlüğe giren 20/10/2010 tarihli Mersin Valiliği İmza Yönergesi uyarınca, özel öğretim kurumları ve dershane personeli ile diğer tüm personelin atama, görevden ayrılma ve görevlendirme onaylarının doğrudan kaymakamlarca yapılacak iş ve işlemler arasında yer aldığı görülmekte ise de; yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, 5580 sayılı Kanun'da özel öğretim kurumlarında görevli personelin ataması ve bu personelin disiplin işlemleri yönünden açıkça işlem tesis etmede yetkili kılanan "valilik" makamının bu yetkisini "kaymakamlığa" devredebileceğine ilişkin açık hüküm bulunmaması karşısında, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde müdür olarak görev yapan davacının müdürlük görevinin üzerinden alınmasına ilişkin dava konusu işlemde yetki ögesi yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yetki yönünden hukuka uygun olmayan dava konusu işlemin iptali yolundaki ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi