
Esas No: 2013/5754
Karar No: 2013/8439
Karar Tarihi: 31.05.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/5754 Esas 2013/8439 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 25.02.2011 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.02.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacı yararına tazminata karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit
edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 818 sayılı Borçlar Kanununun 44. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nun 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı, dava açmadan önce 2011/14 D. iş dosyası üzerinden davalının yokluğunda tespit yaptırmış, hazırlanan rapor ... Beton Madencilik Turizm Enerji San. Tic. Ltd. Şti’ne tebliğe çıkarılmıştır. Yargılama aşamasında bu şirket aleyhine dava açılmış ancak husumette hata yapıldığı anlaşıldığından mahkemece husumet doğru hasma yöneltilmiştir. Tespit sırasında alınan bilirkişi raporu benimsenerek hükme esas alınmış ve davalı ... İnşaat Taahhüt Madencilik San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine hüküm kurulmuştur.
Davacı, evinde meydana gelen zararın taş ocağı işleten davalının kayaların parçalanması için patlayıcı madde kullanması neticesinde meydana geldiğini ileri sürdüğüne göre tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda mahallinde keşif yapılarak zararın nedeninin araştırılması ve olayda tarafların kusur durumunun belirlenmesi, ayrıca patlama nedeniyle oluşan zararın parasal tutarının hesaplanması için uzman bilirkişiden tespit raporu da birlikte değerlendirilerek davalı şirketin itirazlarını karşılayacak nitelikte rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, davalı ... İnşaat Taahhüt Madencilik San. Tic. Ltd. Şti.’nin yokluğunda yapılan tespit sonucu hazırlanan rapor esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün yazılı gerekçe ile BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.