
Esas No: 2019/6859
Karar No: 2021/1748
Karar Tarihi: 12.04.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6859 Esas 2021/1748 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6859
Karar No : 2021/1748
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
(… Kurumu)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının oğlu …'ın arkadaşları ile yaşadığı tartışma neticesinde karın bölgesine şiş saplanması sonucu yaralanarak sevkedildiği Iğdır Devlet Hastanesi'nde yapılan müdahaleler sonucu yaşamını yitirmesi olayında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 101.000,00 TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle alınan Adli Tıp Kurumu İstanbul 1.Adli Tıp İhtisas Kurulu … tarih ve … karar numaralı bilirkişi raporunda özetle; "Delici alet yaralanması nedeniyle takip ve tedavi altında olduğu hastanede 10/03/2013 tarihinde öldüğü bildirilen … oğlu 10/09/1993 doğumlu … hakkında düzenlenmiş adli belgelerde ve otopsi raporunda bulunan veriler değerlendirildiğinde, ....kişinin ölümünün delici alet yaralanmasına bağlı büyük damar yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu, ... pratisyen hekim Dr. … tarafından delici alet yaralanması öyküsü ile getirilen hastayı Genel Cerrahi Uzmanı ile zamanında konsülte etmemiş olduğu, vital bulguların (tansiyon, nabız) takibinin uygun ve sık aralıklarla yapılmamış olduğu, tıbbi takip ve tedavi kayıtlarının yapılmamış olduğu cihetle Dr. …'nın uygulamalarının tıp kurallarına uygun olmadığı cihetle kusurlu olduğu, bununla birlikte kişinin ölümüne neden olan yaralanmanın niteliği ve ağırlığı dikkate alındığında zamanında tanı konularak tedavisine başlanılmış olması halinde de kurtulmasının kesin olmadığı cihetle hekimin kusurlu eylemi ile ölüm arasında kesin bir illiyet bağı kurulamayacağı, hastane idaresine atfı kabil kusur bulunmadığı" şeklinde görüş bildirildiği, aynı raporda her ne kadar kişinin (…'ın) ölümüne neden olan yaralanmanın niteliği ve ağırlığı dikkate alındığında zamanında tanı konularak tedavisine başlanılmış olması halinde de kurtulmasının kesin olmadığı yönünde görüş belirtilmişse de, bu açıklama davalı idarenin olayda kusursuz olduğu sonucunu doğurmayacağından, zamanında tanı konularak kişinin tedavisine başlanılması halinde kurtarılma ihtimalinin de bulunduğu dolayısıyla kişinin kurtarılma olasılığının %50 olarak kabulü gerektiği, müteveffa ...'ın yapılması gerekli olan bazı tetkik ve tahlilleri kabul etmediği ve yaptırmadığı da dikkate alındığında, ölümüyle sonuçlanan olayda %50 oranında müterafik kusurlu bulunduğu sonucuna varıldığı, hesap bilirkişi tarafından hazırlanan 19/04/2016 tarihli raporda, baba ...'ın 42.695,94 TL maddi zararı bulunduğunun tespit edildiği, bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan rapora itibar edilerek ve olayda zamanında tanı konularak …'ın tedavisine başlanılması halinde kurtarılma olasılığının %50 olduğu, ayrıca hasta ...'ın da ölümüyle sonuçlanan tedavi sürecinde %50 oranında müterafik kusurlu bulunduğu dikkate alınarak, dava konusu olayda hizmet kusuru bulunan davalı idare tarafından, ...'ın desteğinden yoksun kalan babası ...'ın bilirkişi tarafından tespit edilen tutarın yarısı olan 21.347,97 TL maddi zararının karşılanması gerektiği, ancak davacının istemi 1.000,00 TL ile sınırlı olduğundan taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL'nin idareye başvurunun yapıldığı 05/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, manevi tazminat açısından ise müterafik kusurda dikkate alınarak 100.000,00 TL manevi tazminat talebinin 20.000,00 TL'lik kısmının, idareye başvurunun yapıldığı 05/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, geriye kalan manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hasta alkollü ve ajite olduğundan tedaviyi kabul etmediği ve %50 kusuru bulunduğu yönündeki İdare Mahkemesi yaklaşımın hatalı olduğu, Mahkemenin tazminat taleplerinin kısmen reddi yönündeki kararının bozulması gerektiği, davalı idare tarafından, davanın süresinde açılmadığından süreden reddi gerektiği, müteveffanın tedavisi sırasında yapılan müdahalelere direndiği, ölümünün gerçekleşmesinde kendi kusurunun bulunduğu, davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin davanın ihbarı müessesinin işletilmesini teminen kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelde yer aldığı cihetle 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/1-ç ve 6/1 maddeleri uyarınca taraf sıfatını haiz bulunduğundan bakılan davada hasım mevkiine alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun, 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 203/1-ğ maddesi ile 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na ekli (I) sayılı cetvelden çıkartılarak anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 184. maddesi ile Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü adıyla Sağlık Bakanlığı'nın hizmet birimi olarak teşkilatlandırıldığı anlaşıldığından, dosya Sağlık Bakanlığı husumetiyle ele alınıp, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenerek dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
1993 doğumlu, olay anında 20 yaşında olan davacının oğlunun 10/03/2013 tarihinde 23.00 civarı arkadaşları ile yaşadığı tartışma neticesinde karın bölgesine şiş saplanması sonucu yaralanarak Aralık Devlet Hastanesi'ne kaldırıldığı, ilk müdahalelerinin yapılmasının ardından ambulans ile Iğdır Devlet Hastanesi'ne sevkedildiği, saat 01.00'da pratisyen hekim … tarafından karşılandığı, hastaneye polislerle gelindiği, tartışmada kesici delici alet yaralanması hususunun beyan edildiği, hekim tarafından batında hassayet olmadığı, genel durumun iyi olduğu, çekilen batın grafileri ve hemogramlarda patolojik bulgu olmadığı, 03.40-04.00 arası ikinci hemogramın sıkıntılı olduğu, genel cerrahi hekimi İrfan İnci'ye ulaşmaya çalıştığı, ulaşamayınca 04.15'te nöbeti Dr. …'ye devrettiği, genel cerrahi uzmanını 04.45'te nöbeti devralan Dr. …'ın aradığı, 10-15 dk içinde 05.10-05.20 gibi genel cerrahın hastaneye geldiği, karın içinde yaygın kanama olduğu, muhtemelen ince bağırsak delinmesinin mevcut olduğu değerlendirmesinden sonra hemen ameliyata alındığı, ameliyatın 3 saat sürdüğü, yapılan müdahaleler sırasında alkollü olduğu anlaşılan …'ın bazı tetkiklerin yapılmasına izin vermediği, uygulanan tedaviler sonunda 11/03/2013 saat 11.00'da arrest olduğu, nabzının ve solunumunun durduğu, yeniden canlandırma işlemi uygulandığı, ancak tedaviye cevap vermediği,
İdare tarafından yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen inceleme raporunda, alınan ifadelerden, acilde nöbetçi pratisyen hekimin genel cerrah uzmanı Dr. …'yi aradığı konusunda şüphelerin olduğu, 01.00 civarı Iğdır Devlet Hastanesi'ne getirilen hastanın saat 06.00 gibi ameliyata alındığı pratisyen hekimce acilen sevk edilmeyip bekletilmesinin ihmal olduğu, genel cerraha ulaşılamıyorsa muadili başka hekimlere danışılıp gecikmeksizin tedaviye alınması gerektiği hususlarına yer verildiği,
Tüm bu süreç akabinde müteveffaya uygulanan tedavilerde idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğundan bahisle meydana gelen zararlara karşılık olarak 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiziyle ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun "Bilinen adreste tebligat" başlıklı 10. maddesinde; tebligatın, tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresine yapılacağı; bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı düzenlenmiştir.
7201 sayılı Kanun'un "Kazaî tebligat" başlıklı bölümünde yer alan 34. maddesinin birinci fıkrasında, kazaî tebligat hükümlerinin adlî ve idarî kaza mercilerince yapılacak tebligat işlerinde uygulanacağı; 35. maddesinde, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza mercine bildirmeye mecbur olduğu, bu takdirde bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı, adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı, (...) daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; Adli Tıp Kurumu raporunda, şiş saplanması sonucu yaralanarak Aralık Devlet Hastanesi'ne kaldırılan ve burdan da Iğdır Devlet Hastanesi'ne sevk edilen müteveffa ...'a uygulanan tedavilerde, pratisyen hekim Dr. … tarafından delici alet yaralanması öyküsü ile getirilen hastanın genel cerrahi uzmanı ile zamanında konsülte edilmemiş olduğu, vital bulguların (tansiyon, nabız) takibinin uygun ve sık aralıklarla yapılmamış olduğu, tıbbi takip ve tedavi kayıtlarının yapılmamış olduğu, pratisyen hekimin uygulamalarının tıp kurallarına uygun olmadığı ve kusurlu olduğu, kişinin ölümüne neden olan yaralanmanın niteliği ve ağırlığı dikkate alındığında zamanında tanı konularak tedavisine başlanılmış olması halinde de kurtulması kesin olmadığından, hekimin kusurlu eylemi ile ölüm arasında kesin bir illiyet bağı kurulamayacağı, sağlık personeline atfı kabil kusur bulunmadığı yönünde verilen görüşe istinaden, İdare Mahkemesi'nce yapılan yargılamada, bilirkişi raporundaki açıklamanın davalı idarenin olayda kusursuz olduğu sonucunu doğurmayacağı, zamanında tanı konularak kişinin tedavisine başlanılması halinde kişinin kurtarılma olasılığının %50 olarak kabulü gerektiğinden idarenin hizmet kusuru bulunduğu, öte yandan davacının oğlu müteveffa ...'ın yapılması gerekli olan bazı tetkik ve tahlilleri kabul etmediği ve yaptırmadığı da dikkate alındığında, ölümüyle sonuçlanan olayda %50 oranında müterafik kusurlu bulunduğu sonucuna varılarak; taleple bağlı kalınarak ortaya çıkan zararın davalı idarece kusuru nispetinde tazmini gerektiğine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının oğlu ...'a yapılan uygulamalarda idarenin hizmet kusuru bulunması sebebiyle vefat ettiğinden bahisle uğranıldığı iddia edilen tazminatın ödenmesine karar verilmesi isteminden kaynaklanan işbu davanın ihbarı için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesi ile anılan maddenin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 61. ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca gerekli koşulların oluştuğundan, Mahkemece Aralık Devlet Hastanesin'de ve Iğdır Devlet Hastanesi'nde müteveffaya yapılan tıbbi müdahalelerde bulunan sağlık personeli …, …, …, …, …'a davanın ihbar edildiği görülmüştür.
Davanın sağlık personeline ihbarına ilişkin tebligat mazbataları adreste bulunamama nedeniyle Mahkemeye iade olmuş olup söz konusu tebligatlar Mahkeme tarafından yenilenmemiştir. 7201 sayılı Kanun'da kazaî mercilerce yapılacak tebligatlarda izlenecek usul ve mahkemeler tarafından çıkarılacak tebligatlar için uygulanacak usulün açıkça düzenlendiği, dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek sağlık görevlilerine davaya müdahil olabilme haklarını kullanabilmeleri, ayrıca adil yargılanma hakkının alt ilkesinden olan silahların eşitliği ilkesi gereği savunma ve itirazlarını sunabilmeleri açısından tebligatların Tebligat Kanunundaki usul izlenerek yenilenmesi gerekirken yenilenmediği dolayısıyla sağlık görevlilerinin davaya katılma ve itirazlarını sunma hakkının kullanılamadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, adı geçen sağlık personellerine Tebligat Kanunu'ndaki usule uygun olarak davanın ihbarına ilişkin tebligatların yenilenmesi suretiyle yeniden karar verilmesi gerektiğinden bu usulî eksiklik neticesinde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.