10. Hukuk Dairesi 2021/6916 E. , 2021/10274 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Asıl ve birşelen dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilâmında belirtildiği şekilde asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Zararlandırıcı sigorta olayına neden olan 3. şahıslar yönünden; üçüncü kişi ile sigortalı arasında akdi bir ilişki söz konusu olmayıp 506 sayılı Kanunun 26/2. maddesi ile Borçlar Kanunununa yollamada bulunulduğundan, Borçlar Kanunun 60. maddesinde öngörülen bir ve on yıllık haksız fiil zamanaşımı süresinin uygulaması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 109. maddesi hükmüne göre, motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin taleplerde ise, iki ve her halde kaza gününden başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde tereddüt yoktur.
Kurum ceza davasına müdahil olarak katılamadığından rücu davalarında Borçlar Kanununun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı ise uygulanmamaktadır.
Maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Davaya ve incelemeye konu somut olayda, her ne kadar zamanaşımı def’inde bulunan davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı Kurumun mahkemece alınan kusura ilişkin 12/10/2015 havale tarihli bilirkişi raporlarının davacı Kuruma 21/10/2015 tarihinde tebliği üzerine, anılan davalılar hakkında ek dava açtığı ve ıslah ettiği dikkate alındığında, mahkemece anılan davalının olayda kusurlu olduklarını öğrenme tarihi olarak bilirkişi raporunun davacı Kuruma tebliğ tarihinin esas alınması gerektiği gözetilerek, sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekili ve davalılar ... ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 15/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.