
Esas No: 2012/12222
Karar No: 2014/5416
Karar Tarihi: 10.04.2014
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/12222 Esas 2014/5416 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/02/2012
NUMARASI : 2010/1644-2012/121
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı 3.kişi, İstanbul 5.İcra Müdürlüğünün 2008/20130 sayılı takip dosyasından haczedilen hisse senetlerinin kendisine ait olduğunu, borçlunun sahibi olduğu dava dışı M. Basın Sanayi A.Ş."ne ait 825 adet numara yazılı hisse senedi 23.02.2009 tarihli hisse senedi satış sözleşmesi ile kendisine devir ettiğini, bu sözleşme uyarınca M. AŞ"nin 01.02.2010 tarihli genel kuruluna katıldığını, satışın tescilini talep ettiğini, bu talebinin yerine getirilmediğini, bu durumu İstanbul Sanayi ve Ticret İl Müdürlüğüne şikayet ettiğini ileri sürerek hazin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacı 3.kişinin dayandığı hisse devir sözleşmesinin hiçbir resmi niteliğinin bulunmadığını, her zaman düzenlebileceğini, Anomim Şirketlerde nama yazılı hisse senetlerinin noter tarafından tasdik edilmiş bir devir sözleşmesi ile devredilebileceğini bu devre yönetim kurulunca muvafakaat edildiğini gösteren noter onaylı yönetim kurulu kararının ticaret sicil memurluğuna verilmesi gerektiğini davacının devir sözleşmesinin bu özellikleri taşımadığını, devrin alacaklıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı alacaklı tarafından 04.06.2010 tarihinde borçlunun dava dışı şirkette sahip olduğu pay hisselerinin haczinin talep edildiği, aynı gün dava dışı şirketin adresine gidilerek pay defterleri üzerinde borçluya ait görünen 1924 adet hisse senedinin kayden haczedildiği, Anonim Şirketlerde hisse senetlerinin devri ile ilgili olarak Borçlar Kanununun 162. vd. maddelerinin uygulanması gerektiği buna göre de devir için temlik edenin imzasının bulunmasının yeterli olduğu, davacının 23.02.2009 tarihli hesse satışını Sanayı ve Ticaret İl Müdürlüğüne bildirdiği ve devir sözleşmesini M. A.Ş."nin 01.02.2010 tarihli genel kurulunda ibraz ederek hisse satışının pay defterine tescilini alep ettiğini, senede bağlanmamış çıplak pay hisselerinin hisse senedi gibi menkul hükmünde olduğu, devir işlemlerinin alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu, hisselerin devir sözleşmesi ile davacı 3.kişiye geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 825 adet hisse üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, 3.kişinin İİK"nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Davacı taraf borçlunun M. A.Ş"nde bulunan nama yazılı hisse senetlerindeki devir sözleşmesi ile devir aldığını, bu devrin talebine rağmen (M. A.Ş) şirket pay defterine işlenmediğini iddia etmektedir.
TTK"nun 416. maddesinde (6102 sayılı TTK"nun 490. maddesi) anonim şirketlerin çıkarttıkları nama yazılı hisse senetlerinin pay sahipliğinin kıymetli evrak niteliğinde bir belgeye bağlanmış olması halinde, şirket ana sözleşmesinde aksine bir hüküm olmadıkça ciro ve teslimle devrolunabileceği hükme bağlanmıştır. M. Basın Sanayi A.Ş."nin şirket ana sözleşmesinin nama yazılı hisse senetlerinin devrine ilişkin 9. maddesinde, nama yazılı hisse senetlerinin ortaklığa karşı geçerli olması için yönetim kurulunun muvafakatı şartı aranmış, 10. maddesinde ise muvafakat halinde devrin ancak pay defterine işlenmiş olması halinde şirkete karşı ileri sürülebileceği belirtilmiştir.
Dosya kapsamında M. A.Ş. yönetim kurulunca devre muvafakat edilmediği, buna dair 01.02.2010 tarihli genel kurul karanının davacı tarafından İstanbul Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünden iptalinin talep edildiği, İstanbul Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünce cevaben verilen 09.10.2010 tarihli yazıda genel kurul kararının iptali için dava açılabileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından böyle bir belge sunmadığı gibi hisse devrinin borcun doğumundan sonraki tarihte yapıldığı icra dosyası içeriği ile sabittir.
Anonim ortaklıkta (şirkette) nama yazılı hisse senetlerin herhangi bir kıymetli evraka bağlanmamış (pay senetleri çıkartılmamış) ise çıplak pay devri herhangi bir şekle bağlı olmamakla birlikte pay defterine kayıtla ortaklığa karşı ileri sürülebilir.
Somut olayda davacı 3.kişi ile borçlu arasındaki 23.02.2009 tarihli noterde düzenlenen devir sözleşmesiyle, yazılı hisse senetleri kıymetli evraka bağlanmadığı için sadece çıplak pay devri yapılmış; bu devir, pay defterine işlenmemiştir. Dava konusu haciz ise 14.06.2010 tarihinde pay defterine işlenmek suretiyle gerçekleştirilmiştir.
Bu durumda, borcun doğumundan sonra yapılan devir işlemi pay defterine işlenmediği için ortada geçerli bir devrin varlığından söz edilemeyeceğinden ve haciz tarihinde dava konusu hisse senetleri borçlu adına kayıtlı olduğundan davacı 3.kişinin davasının reddine karar verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklı geri verilmesine 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.