
Esas No: 2021/6893
Karar No: 2022/1315
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/6893 Esas 2022/1315 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2021/6893 E. , 2022/1315 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; davalıların murisi ...'den dava konusu 2399 ada 7 parseldeki taşınmazı 110.000 TL bedelle 19/02/2014 tarihinde satın aldıklarını, satış işleminin muris ...’ye vekaleten dava dışı ... tarafından yapıldığını, satış sonrasında vekil ...’e ödenen satış parasının bu kişi tarafından 03/03/2014 tarihinde murisin banka hesabına yatırıldığını, murisin ölümü sonrasında mirasçıları olan davalıların açtıkları vekalet görevinin kötüye kullanılmasından kaynaklı tapu iptal tescil davası sonucunda 19/02/2014 tarihli satış işleminin geriye etkili olarak iptaline ve taşınmazın tapu kaydının tekrar muris ... adına tesciline karar verildiğini, bu şekilde murisin banka hesabına yatırılıp murisin terekesine katılan ve mirasçılık sıfatı ile de davalıların mülkiyetine dahil olan 110.000 TL’nin davalılar yönünden sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini ileri sürerek; ödenen 110.000 TL'nin 19/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalılar; geçersiz sözleşmelerde tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre aynı anda iade ile mükellef olduklarını, bu nedenle alıcının taşınmazın zilyetliğini devretmediği sürece ödediği satış bedelini isteyemeyeceğini, taşınmazın muris adına tesciline karar verilmesinin zilyetliğin devredildiği sonucunu doğurmayacağını, satış bedelinin EFT yolu ile 03/03/2014 tarihinde gönderildiğini, murislerinin 24/02/2014 tarihinde vefat ettiği dikkate alındığında, gönderilen havale bedelinin murisin terekesine dahil olmaması nedeni ile davacıların sebepsiz zenginleşme iddialarının yerinde olmadığını, davacıların murislerinin satış için vekaletname verdiği dava dışı ... ile birlikte hareket ederek taşınmazı değerinin çok altında bir bedel ile satın almaları nedeniyle kötü niyetli olduklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince; dava konusu 2399 ada 7 parsel (yeni 14492 ada 7 parsel) sayılı taşınmazın davacılara devrine ilişkin işlemin davalılarca açılan ve mahkemece kabul edilip kesinleşen vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptal tescil davası sonucunda hükümsüz kaldığı, davalıların murisinin banka hesabına gönderilen paranın dayanağı mahkeme kararıyla ortadan kalktığı ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar birbirlerine verdiklerini iade etmek zorunda oldukları gerekçesiyle, davanın kabulü ile 110.000 TL alacağın 03/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte muris ...'ye ait veraset ilamı ve davalılardan ...’ye ait veraset ilamındaki paylar oranında davalılardan tahsili ile davacılara eşit oranda verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davalılar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
Bölge adliye mahkemesince; kesinleşmiş mahkeme kararı ile davacılar adına olan tapu kaydı iptal edildiğine göre, davacıların bu satış nedeni ile ödediği bir bedel var ise, sebepsiz zenginleşme kurallarına göre bu bedeli davalılardan talep edebilecekleri, dava dışı ...’in dava konusu taşınmazın satış bedeli olarak 03/03/2014 tarihinde davalıların murisi ...'nin hesabına 110.000 TL'yi davacılar adına havale ettiğinin dosya kapsamına göre sabit olduğu, bu itibarla mahkemece verilen tapu iptal ve tescil kararı neticesinde, davacılar tarafından davalıların murisine ödenen satış bedelinin karşılıksız kaldığının anlaşılması karşısında sebepsiz zenginleşme kurallarına göre ödenen satış bedelinin iadesi gerekeceği, mahkemenin davanın kabulüne yönelik kurduğu hükümde bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle, davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş; karar, davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalıların diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, hukuksal nitelikte sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemine ilişkindir.
Sebepsiz zenginleşmede; davacının geri alma hakkının, buna karşın davalının geri verme borcunun doğması, bunların malvarlıklarının birbiri zararına ve yararına olmak üzere karşılıklı yoksullaşma ve zenginleşmelerine bağlıdır. Bunun doğal sonucu olarak da, bu geri alma hak ve borcunun doğum anı, sebepsiz yoksullaşma ve zenginleşme olgularının gerçekleştikleri andır. O halde geri isteme hakkının kapsamı da kural olarak, anılan hak ve borcun doğdukları tarihten daha önce belirlenemez.
Şu durumda, sebepsiz zenginleşmede geri verme borcu; zenginleşmenin geçersiz bir duruma dayanması durumunda hemen, geleceğe yönelik bir neden bulunuyorsa onun oluşmadığı an, var olan bir neden bulunuyorsa da onun ortadan kalktığı zaman doğmuş olur. Edim yerine getirildiği sırada geçerli bir hukuksal nedenin bulunmasına karşın sonradan bu neden ortadan kalkmış olursa, bu durumda sebepsiz zenginleşme, nedenin ortadan kalktığı an meydana gelir.
Hal böyle olunca, davalıların sebepsiz zenginleşmesinin, murislerine yapılan ödemenin dayanağı olan taşınmaz satışının iptaline dair mahkeme kararının kesinleşmesiyle ortaya çıktığının ve bu yeni olgu karşısında davalıların iade borcu altına girdiğinin kabulü gerekir.
Bu itibarla ilk derece mahkemesince; dava konu taşınmaza ilişkin olarak davalılarca açılan vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptal tescil davasının kesinleşme tarihi olan 10/09/2019 tarihine kadar, davacıların faiz talep edemeyecekleri gözetilerek, alacağın bu tarihten işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm altına alınan miktara ödendiği 03/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmiş olması, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan "03/03/2014 tarihinden" ifadesi çıkartılarak yerine "10/09/2019 tarihinden" ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.