
Esas No: 2013/5723
Karar No: 2013/9321
Karar Tarihi: 19.06.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/5723 Esas 2013/9321 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 11.11.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, dava konusu edilen 2505 ada 10 parsel (eski 979 parsel) sayılı taşınmazın tapu kaydında yer alan "miktar fazlalığı Hazine"ye aittir" şerhine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın (arsa vasfına haiz olup 691 m2) tamamının davalılar adına paylı mülkiyet hükümlerine göre kayıtlı olduğu, 2613 sayılı Yasa uyarınca oluşturulan kadastro komisyonunca 21.05.1970 günlü ve 130 sayılı ek karar ile ... Çiftliği"nden ifrazen oluşan ve 14.03.1943 tarihli 12 sıra no"lu zabıt kaydına istinaden tespiti yapılan 2505 ada 10 parseldeki 40 m2"lik fazlalığın Hazine adına ait olması nedeniyle kütük sayfasının beyanlar hanesinde gösterildiği, kararın ilan edilmesine rağmen süresi içerisinde kadastro mahkemesinde dava açılmaması nedeniyle beyanlar hanesindeki şerhin 18.06.1970 tarihinde kesinleştiği sabittir.
Süresi içerisinde (kadastro tespitinin kesinleşme tarihinden itibaren 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3. Maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre) dava açılıp şerh iptal ettirilmedikçe kanundan kaynaklanan şerhin bahşettiği hakkın (somut olayda miktar fazlası) korunacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; tutanağın beyanlar hanesine yazılan ve kadastro tespitinin kesinleşmesiyle sicile yansıtılan şerhin tutanağın kesinleşme tarihinden itibaren kayıt maliklerince 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılıp terkini sağlanmadığına göre, şerhin sağladığı hak varlığını koruyacaktır. Yani davalı kayıt maliklerinin şerhin iptali konusunda açacakları bir davada 10 yıllık hak düşürücü süreye muhatap olacak ve dava dinlenmeyecektir.
O halde, somut uyuşmazlıkta; davacı Hazine yönünden sicilde var olmakla şerh hayatiyetini devam ettireceğine göre şerhten kaynaklanan hakka dayalı açılan davanın hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddinin doğru ve yasal olduğu söylenemez.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin toplanması ve değerlendirilmesi, daha sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 19.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.