14. Hukuk Dairesi 2013/7244 E. , 2013/9335 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.02.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil birleşen dava sözleşmenin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; her iki davanın reddine dair verilen 16.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-davalı ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalıların murisi ..."ın 9.7.1984 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 375 parsel sayılı taşınmazda 3000 m2"lik bölümü davacı ...’e, 1000m2 bölümü ise davacı ...’e satmayı vaadettiğini, davacıların bedelini ödeyerek ve sözleşme konusu taşınmazlara ev yaparak ve ağaç dikerek kullandıklarını, sözleşme konusu 375 parsel sayılı taşınmazda imar uygulaması yapılmasıyla oluşan 26661 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın belirlenecek değerinin faizi ile tahsilini istemiştir.
Davalılardan ..., ... ve ... tarafından açılan ve bu dosya ile birleştirilen davada, murisleri ...’ın sözleşme sırasında 73 yaşında olup sağlığının yerinde olmadığını, sözleşme yapılırken sağlık raporu alınması gerektiğini, okuma yazması bulunmadığından sözleşmenin tanık huzurunda yapılması gerektiğini, bu nedenlerle satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemişlerdir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil davasının sözleşmenin 1512 sayılı Noterlik Kanununun 87. maddesine uygun olarak düzenlenmediğinden geçersiz olduğu gerekçesi ile reddine, birleştirilen sözleşmenin iptali davasının ise usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadığından reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı-davalı ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Davacılar bu hükümler gereğince satış vaadi sözleşmesinde satışı vaad edilen taşınmazın adlarına tescilini istemişlerdir. Karşı davacılar ise sözleşmenin iptali istemine ilişkin davanın reddine dair verilen kararı temyiz etmemişlerdir.
Mahkemece vaat borçlusu ...’ın okuma yazma bilip bilmediği hususunda tanık dinlemiş ve bu beyanlara göre sözleşmede tanık bulundurulması gerektiğinden usulüne uygun şekilde düzenlenmediği gerekçesiyle satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil istemi reddedilmiştir. Oysa davaya dayanak 9.7.1974 tarihli, 28979 no"lu sözleşme incelendiğinde sözleşmenin Noterlik Kanununun 86. maddesi uyarınca okunması için ilgililere verildiği ve okunarak imzalandığı belirtilmiştir. Aynı Kanunun 82. maddesine göre bu imzanın sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olduğu dikkate alınmaksızın davanın reddi isabetli değildir. Mahkemece davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; davacı–karşı davalılar tapu iptali tescil olmaz ise tazminat isteminde bulunduğundan,tazminat istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmaması da yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, 19.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.