14. Hukuk Dairesi 2013/5110 E. , 2013/9336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mah. Sıf.)
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01.02.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 21.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alan davacının tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı, yüklenicinin edimlerini yerine getirmeden işi bıraktığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yükleniciye karşı açılan davanın feragat nedeniyle,arsa malikine karşı açılan davanın da sıfat yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Davacı, yüklenici ...’den 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen binada 5 nolu mesken nitelikli bağımsız bölümü 30.4.2005 tarihli adi yazılı sözleşme ile satın almıştır. Borçlar Kanunu 162 ve devamı maddelerince yüklenicinin yaptığı bu temlik işlemi geçerlidir. Burada öncelikle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve bu sözleşmenin hüküm ve sonuçları üzerinde durulması gerekmektedir. Bir tanımlama yapmak gerekirse; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri, yüklenicinin finansını kendisi sağlayarak arsa maliklerine ait arsa üzerine bina yapımı işini yükümlendiği, arsa malikinin ise bedel olarak binadaki bir kısım bağımsız bölümlerin mülkiyetini yükleniciye geçirmeyi vaat ettiği sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerde bina inşaatı sebebiyle yükleniciye
ödenmesi gereken ücret (bedel), arsa sahibi tarafından ayın olanak ödenmektedir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde ilk unsur “yüklenicinin bir inşaat (bina) meydana getirme borcu altına girmesidir.” Zira, bu tür sözleşmelerde yüklenici finansı sağlayarak sanat, beceri ve emek sarfıyla bir bina meydana getirmekle, buna karşılık arsa sahipleri de taşınmaz malda belli bir mülkiyet payını yükleniciye devretmekle yükümlüdür. Kural olarak da arsa sahibi bu borcunu Türk Borçlar Kanununun 479. maddesi gereğince eserin teslimi anında yerine getirmekle mükelleftir. Ancak uygulamada, yükleniciye finans kolaylığı sağlamak amacıyla üzerine bina yapılacak taşınmazın kat irtifakı peşinen kurulmakta, daha inşaat meydana getirilmeden yükleniciye satış imkanı sağlanmakta, bu şekilde yükleniciye bir bakıma arsa sahibi tarafından kredi kullandırılmaktadır. Kuşkusuz, bu tür bir işlemle eser teslim edilmeden yükleniciye yapılan devirler bir bakıma arsa sahibinin yükleniciye yaptığı “avans ödemesidir”. Yine uygulamada görüldüğü üzere yüklenici, arsa sahibi tarafından kendisine yapılan avans ödemesinden yararlanarak ileride kazanacağı kişisel hakkını peşinen üçüncü kişilere devretmekte ve bu şekilde bina inşaatına finans (kaynak) sağlamaktadır.
Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden, sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü temlik alan üçüncü kişinin (davacının) arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 167. maddesi gereğince; “Borçlu, temlike vakıf olduğu zaman; temlik edene karşı haiz olduğu defileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir.” Buna göre temliki öğrenen borçlu, temlik olmasaydı önceki alacaklıya karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan üçüncü kişiye) karşı da ileri sürebilir. Diğer taraftan, yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi Borçlar Kanununun 81. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bu gibi davalarda arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim dava arsa maliki ile yükleniciye karşı açılmıştır. Yargılama sırasında yüklenici ... 15.9.2006 tarihinde vefat etmiş ve mirasçıları da ... 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.02.2007 tarih, 2006/957E-2007/130 sayılı kararı ile mirası reddetmişlerdir. Bunun üzerine davacı 13.12.2011 tarihli oturumda, yükleniciye karsı açılan davadan vazgeçtiğini, arsa malikine karşı davayı takip ettiğini bildirmiştir. Davacı vekili
bu feragatın davanın uzamaması için yapıldığını, hakkından feragat etmediğini bildirmiştir. Davadan feragat, davacının talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK.nun 307.maddesi). Davacı, davaya tapu malikine karşı devam ettiğine göre feragat beyanının da hakkın özünden vazgeçme anlamında olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle işin esası hakkında araştırma ve inceleme yapılarak, yüklenicinin inşaat sözleşmesinde arsa malikine düşen bağımsız bölümler ve ortak alanlardaki eksik bıraktığı işler ve değeri tespit edilmeli, belirlenen bu değerin 1/3 payı davacı tarafından arsa malikine ödenmek üzere depo ettirilmeli ve bu değerlendirme yapılırken arsa maliki ve davacı tarafından sözleşme uyarınca arsa malikine düşen 2, 4 ve 6 nolu bağımsız bölümler ve ortak alanlara yapılan masraflar da dikkate alınarak belirlenmelidir.
Ayrıca, 26.7.2004 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinde iskan ruhsatının yüklenici tarafından alınması kararlaştırıldığından, iskan ruhsatının alınması yükümlülüğü yükleniciden bağımsız bölüm satın alan ve arsa malikine karşı yüklenicinin halefi olan kişilere aittir. Bu nedenle davacıya iskan ruhsatı alması için yetki ve süre verilmeli ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 19.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.