
Esas No: 2019/1912
Karar No: 2021/1507
Karar Tarihi: 09.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1912 Esas 2021/1507 Karar Sayılı İlamı
T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ....
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
.....
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
....
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2019
NUMARASI .....
DAVA TARİHİ : 18/06/2018
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2021
Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden işçinin hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelirin rücuen tazmini talebi ile açılan tazminat davasında davanın kabulüne ilişkin verilen kararın kesinleştiğini, karar nedeniyle müvekkilinin 102.264,00 TL ödediğini belirterek 102.264,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, rücuya dayanak mahkeme kararında yer alan alacağın davacı tarafından talep edilemeyeceğini, dayanak davada birden fazla davalı bulunduğunu, tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiğini, müvekkiline ihbarda bulunulmadığını, müvekkilinin davaya ve icra takibine ilişkin masraf ve faizden sorumlu olmadığını, ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacının ödemesine dayanak iş kazasının İHDS'nin imzalandığı tarihten önce meydana geldiği, sorumluluğun davalıda olduğu, tazminat talebine konu olayın İHDS'nin 7.2. maddesi kapsamına girmediği, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının yaptığı ödeme 102.521,40 TL ise de davacının 102.264,00 TL'yi davalıdan talep etmesinin davalı yararına olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 102.264,00 TL'nin ödeme tarihi olan 22/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dayanak davada hükmolunan tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiğini, kusur oranının % 30 olduğunu, davacının diğer davalılara rücu etmesi durumunda sebepsiz zenginleşeceğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, şirket bünyesinde çalışan işçinin sözleşmenin kapsamında üçüncü kişi vasfında olmadığını, dayanak davaya konu uyuşmazlığın İHDS'nin 7.4.maddesinde yer alan ihtilaf niteliğinde bulunmadığını, ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilemeyeceğini, davacının kendi kusuruyla faizin artmasına neden olduğunu, dayanak davada alacağın yasal faiziyle hüküm altına alındığını, müvekkili aleyhine hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bursa 8. İş Mahkemesi'nin 04/09/2013 tarih..... Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı ..., davalısı ... Genel Müdürlüğü (...'a devreden), ... Genel Müdürlüğü (...'ı devralan), .... olup, 23/10/2002 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden işçinin hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelirin rücuen tazmini talebiyle açılan davada davanın kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmüştür.
Bursa 3. İcra Müdürlüğünün..... sayılı icra takip dosyası ile yukarıda anılan mahkeme ilamına dayanılarak alacaklı ..., tarafından borçlular ... Genel Müdürlüğü, ... Genel Müdürlüğü, .... aleyhine ilama dayanarak icra takibi başlatıldığı, davacının icra dosyasına 22/12/2014 tarihinde 2.264,00 TL, 22/12/2014 tarihinde 100.000,00 TL yatırdığı görülmüştür.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı ... tarafından iş kazası sonucu vefat eden işçinin hak sahiplerine ödenen peşin sermaye değerli gelirin rücuen tazmini talebiyle ... Genel Müdürlüğü, ... Genel Müdürlüğü, .... aleyhine açılan davada yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, davacının kesinleşen karar nedeniyle icra dosyasına 22/12/2014 tarihinde 2.264,00 TL, 22/12/2014 tarihinde 100.000,00 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun ...'a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin ... tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının ... olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Bursa 8. İş Mahkemesi'ndeki davanın davacısı olan ... tarafından ödeme yapılan işçi de bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS'nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir. Rücuen alacağa dayanak dava ... Genel Müdürlüğü aleyhine açılmadığından somut uyuşmazlıkta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde zaman aşımı itirazının değerlendirilmesi yoluna gidilmemiştir.
Öte yandan, Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.4. maddesinde "...İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla", 22. maddesinin f bendinde "Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla..." hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi'nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazlarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Rücuen alacağa dayanak mahkeme ilamı ile meydana gelen iş kazasında ... Genel Müdürlüğü %30,..... %30 oranında kusurlu olduğu belirlendikten sonra hüküm altına alınan tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Dava dışı ... anılan ilama dayalı olarak ... Genel Müdürlüğü, ... Genel Müdürlüğü, .... aleyhine icra takibine girişmiş, takip sonucu işbu davaya konu edilen bedel icra dosyasına davacı ... tarafından ödenmiştir. Ödenen bedelden ise İHDS hükümleri uyarınca davalı ...'ın sorumlu olduğu iddiasıyla işbu dava açılmıştır. Dosya içeriğinden rücuya esas davanın diğer davalıları ve mahkeme kararında meydana gelen iş kazasında kusurlu olduğu belirtilen diğer sorumlular tarafından davacı ... A.Ş'ye herhangi bir ödeme yapıldığına ilişkin bir bilgi ve belge dosyaya sunulmadığı gibi, davacı vekili 06/05/2019 tarihli dilekçesi ile uyuşmazlığa konu alacak nedeniyle diğer ödeme yükümlülerinden tahsilat yapılmadığını bildirmiştir. Hal böyle olunca mahkemece davacının icra dosyasına yaptığı ödemenin tamamının davalıdan talep edebileceği, davacı yanın talebi de gözetilerek ödenen miktarın davalıdan tahsiline hükmedilmesi isabetlidir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda hüküm altına alınan 102.264,00 TL üzerinden hesaplanan harç, vekalet ücretinde herhangi bir hata bulunmadığı gibi davacı tarafından yapılan ve dosya içerisinde belgeli olan giderler gözetilerek hüküm altına alınan yargılama gideri miktarında da herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 6.985,65 TL istinaf karar harcından peşin alınan 1.746,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.239,23 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay'da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/12/2021
....
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.