Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/575
Karar No: 2021/2020
Karar Tarihi: 09.12.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi 2019/575 Esas 2021/2020 Karar Sayılı İlamı

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 22. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
22. H U K U K D A İ R E S İ

....

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

...
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2017
ESAS-KARAR NO ...
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
YAZILDIĞI TARİH : 05/01/2022

Taraflar arasında yukarıda bilgileri belirtilen kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği ve eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçilmiştir. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İDDİANIN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkilinin satım sözleşmesini konu alan faturalardan bakiye kalan alacağının tahsili amacıyla Konya 7. İcra Müdürlüğü'nün 2015/10867 E. Sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşme kapsamında satın alınan cihazların 14/09/2015 tarihinde müvekkiline davalı tarafından teslim edildiğini, müvekkilinin ise sözleşmenin 4.2.2. Maddesi gereğince 6.240,00 TL peşin ödeme yaptığını, 10/10/2015 tarihinde cihazlardan gastroskopi cihazının henüz ilk kullanımında arıza verdiğini, hastaların ve hastanenin mağdur olduğunu, gastroskopi cihazında bulunan arızanın giderilmesi ve ayrıca kolonoskopi cihazında hassasiyet ayarının yapılması için davalı firmanın yetkilisi ...'ya 10/10/2015 tarihinde teslim edildiğini, teslimattan sonra cihazların geri teslim edilmesi beklenirken davalı tarafın yükümlülüklerini sürekli ihlal ettiğini, defalarca yetkili kişileri aramalarına rağmen cevap vermediklerini, bunun üzerine mail gönderdiklerini, yine cevap vermediklerini, sözleşmedeki yükümlülüklerini ihlal eden davalıya 23/10/2015 tarihli, 24271 yevmiye numaralı Konya 4. Noterliği aracılığı ile sözleşme yükümlülüklerini ihlal ettikleri, feshi zorunluluğunun hasıl olduğuna dair ihtarname gönderdiklerini, bunun üzerine davalının 26/10/2015 tarihli yazısı ile yanlış kullanımından (kullanıcı hatasından) dolayı bir hasarın olduğunu, ortaya çıkan arızadan müvekkilinin sorumlu tutulduğunu, bunun üzerine Konya 4. Noterliği’nin 02/11/2015 tarih, .... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin kesin olarak feshedildiğinin bildirildiği, gelinen noktada davalının ortaya çıkan durumun giderilmesi için telafide bulunmadığını, müvekkilinin peşin ödediği 6.240,00 TL'yi geri ödemediğini, cihazı geri almadığını, üstüne üstlük bakiye 24.000,00 TL ve yasal faiz işletmek suretiyle 24.254,47 TL'lik gerçek olmayan alacağı için Konya 7. İcra Müdürlüğü aracılığıyla müvekkiline ilamsız icra ödeme emri keşide ettiğini belirterek müvekkili tarafından yapılan fesih işleminin haksızlığının tespitini, davalıda bulunan 6.240,00 TL ücretin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesini, davalı tarafın müvekkilin uhdesinde bulunan ve halen işlevsel olarak hiçbir fonksiyonunu yerine getiremeyen cihazlar üzerinde müvekkiline hapis hakkı tanınmasını, müvekkilinin hasta kabul edememesi sebebi ile fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile 1.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili, müvekkilinin peşin ödediği 6.240,00 TL'yi geri ödemediğini, cihazı geri almadığını, üstüne üstlük bakiye 24.000,00 TL ve yasal faiz işletmek suretiyle 24.254,47 TL'lik gerçek olmayan alacağı için Konya 7. İcra Müdürlüğü aracılığıyla müvekkiline ilamsız icra ödeme emri keşide ettiğini, müvekkilinin de haklı feshi sonucu davacıya karşı edim yükümlülüğü bulunmadığı için söz konusu bedele ilişkin takibe haklı itiraz ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, müvekkil şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ve bu sözleşme şartlarına uyduğunu, davacı şirketin 23/10/2015 tarihli ihtarname ile müvekkilinin taraflarca akdedilen sözleşmenin 8. maddesinin 4. fıkrası gereğince edimini yerine getirmediğini beyan edildiğini, sözleşmede söz konusu cihazların arızalanması durumunda 48 saat içerisinde muadili ile değiştirilmesi hususu konusunda tarafların uzlaşmadıklarını, müvekkilinin bu hususta cihazı değiştirmediğinin ve hastaneyi zarara uğrattığının iddia edildiğini, müvekkilinin dava konusu cihazları süresi içerisinde tam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini, kurulumu ve kullanımı noktasındaki tüm edimleri yerine getirdiklerini, davacı şirketin müvekkiline gönderilen ihtarname dahil hiç bir resmi yazıda içerisinde arıza kaydının sebebinin ve tarihinin belirtilmediğini, davacı şirket personellerinin söz konusu cihazlarda yer alan ve kullanımı noktasında çok hassas olunması gerekilen gastroskopi ve kolonoskopiye ait skopların kullanım sırasında kırılmasına sebebiyet verdiğini, kırılan parça kullanım sırasında kırıldığı hususunda müvekkiline bilgi verildiğini ve onarımı noktasında teknik bilgi ve destek sağlandığını, davacı şirketin bu noktada edimlerin süresi içerisinde yerine getirilmediğinden bahsettiğini, sözleşmenin 8. maddenin 3. fıkrası gereğince yedek parça gerektiren arıza onarımlarında temin süresine bağlı olarak azami 7 iş günü içerisinde hizmet sağlanabilir denildiğini, ayrıca aynı sözleşmenin 8. maddesinin 5. fıkrasında 1 ay içerisinde giderilemeyen arızalarda cihazın satışa konu eş değer bir cihazla değiştirilmesi maddesinde yer aldığını, alıcı şirketin bu süreleri beklemeden hukuksal temelden yoksun sözleşme şartlarına aykırı olarak ürünün iadesini talep ettiğini, davacı firma kullanmak istediği cihazla alakalı hiçbir konuda müvekkilimden eksik bilgi ve kurulum aldığını iddia etmediğini, müvekkilinin cihazlara ait parçaların bireysel hatalardan kaynaklı kırılması sonucuna rağmen teknik destek verdiğini, muadili ile parça temini noktasında elinden geleni yaptığını, feshin haksız olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava olan 2015/587 Esas sayılı davada, davacı ...'nin arıza giderim edimini takip tarihi itibari ile gidermediğinden ve TBK 97. maddesine göre edimini yerine getirmeden alıcı ... A.Ş.'den edimini yerine getirmesini talep edemeyeceğinden davalı-borçlu ... A.Ş.'nin muaccel bir borcu olmaması nedeni ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacağının olmadığı, birleşen dava olan 2016/279 esas sayılı davasında, sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığı 23/10/2015 ihtar tarihi itibari ile sözleşmenin 8.3 maddesine göre davalı satıcı ....'nin muaccel olmuş bir edimi olmaması nedeni ile TBK 123 ve 125.maddelerine göre davacı ... A.Ş.'nin sözleşmeden dönme hakkının hukuka uyun olmadığı, dönme hakkını kullanan davacının müspet zarar talep edemeyeceğinden yoksun kalınan kar kapsamında olan hasta kabul etmemeden kaynaklanan talebin hukuka uygun olmadığı belirtilerek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
İstinaf eden-davacı birleşen dosya davalı vekili tarafından;
Cihazda meydana gelen arızanın kullanıcı hatasından ileri geldiği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda bu hususun yeteri kadar değerlendirilmediği, Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/969 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda müvekkili tarafından teslim edilen cihazların ayıpsız olduğunun teyit edildiği,
İstinaf eden-davalı birleşen dosya davacı vekili tarafından;
Mahkemece feshin haksız olduğuna ilişkin değerlendirmenin yerinde olmadığı, müvekkili tarafından gönderilen mailin davacı birleşen dosya davalısı tarafından reddedilmediği, ayıp ihbarının şekle tabi olmadığı, ayrıca onarım için cihazların 10.10.2015 tarihinde teslim edildiği olgusunun mahkemece gözden kaçırıldığı, mahkemece sözleşmenin feshi tarihi itibariyle muaccel bir edimin olmadığına yönelik değerlendirmenin doğru olmadığı bildirilerek başvurulmuştur.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR
Uyuşmazlık satım sözleşmesinin ayıplı olarak ifa edilip edilmediği, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, fesih nedeniyle alacağın kapsamı noktasında toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Asıl dava, fatura bedelinden bakiye kalan alacağın tahsili talebi ile başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olup, birleşen dava sözleşmenin haklı feshi nedeniyle ödenen bedelin iadesi ile sözleşmenin feshinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Taraflar arasında ".... alım-satım sözleşmesi yapıldığı, sözleşme gereğince davacı tarafından sözleşmeye konu cihazların davalıya teslim edildiği, davalı tarafından sözleşme gereğince belirlenen 6.240,00 TL'nin davacıya ödendiği bu konuda taraflar arasında ihtilafın bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından cihazların kullanımı sırasında arızalanması nedeniyle oluşan arızanın taraflar arasındaki sözleşme gereğince garanti kapsamında olup olmadığı veya kullanıcı hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, sözleşmenin haklı nedenle davalı tarafından feshedilip edilmediği, davalının cihazların kullanımına bağlı zararının bulunup bulunmadığı asıl ve birleşen davada taraflar arasındaki ihtilafın temelini oluşturmaktadır.
Mahkemece dosya kapsamında kök ve ek rapor alınarak bu raporlara itibar edilerek hüküm tesis edilmiş ise de alınan bilirkişi raporlarının yeterli araştırma ve incelemeyi içermediği gibi teknik yönden bilirkişinin ehil olmadığı raporun içeriğinden anlaşılmaktadır.
Asıl davada davacı tarafından cihazın kullanım hatasından kaynaklı arızalandığı ifade edilmiş olup, bu konuda yargılamadan önce cihazın onarım için teslimi sırasında hazırlanan teknik servis kayıtları dosya kapsamına ibraz edilmiştir. Asıl davada davalı tarafından ise cihazdaki ayıbın kullanıcı hatasından değil, üretim hatasından kaynaklandığı ifade edilmiştir. Ayrıca taraflar arasında görülüp sonuçlanan Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/969 E. sayılı dosyasında hekim bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda da satım sözleşmesine konu cihazın ayıplı olmadığı rapor edilmiştir. Mahkemece konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bir heyet ile taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu cihazdaki arızanın kullanıcı hatasından mı yoksa üretim hatasından kaynaklı mı ayıplı olduğu, ayıbın niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Asıl davada davalı birleşen dosyada davacı vekili tarafından 25.05.2016 tarihli celsede ayıptan ziyade gerekli teknik destğin verilmemesinden dolayı sözleşmenin feshedildiği ifade edilmiş olup, davalı birleşen dosya davacı vekili tarafından cihazların 10.10.2015 tarihinde davacı birleşen dosya davalı çalışanına onarım için teslim edildiği ifade edilmiştir.
Davalı tarafından TTK'nın 23/c maddesinin "Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır." hükmü yollaması ile Türk Borçlar Kanunu 223/2 maddesinin "Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. " düzenlemesi yer almaktadır.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve "Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır." denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır.
Yapılan değişiklikler madde gerekçesinde, "... Bu maddenin üçüncü fıkrasında üç köklü değişiklik yapılmıştır. (1)Hükümdeki şekil, geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmış, ispat şartına dönüştürülmüştür. Bu amaçla eski metinde yer alan "muteber olması için" ibaresine metinde yer verilmemiştir. Bu değişikliğin sebebi, geçerlik şartının artık haklı bir gerekçesinin bulunmaması ve teknikteki hızlı gelişmedir. Ayrıca hiçbir modern kanunda bu kadar ağır bir geçerlilik şartı yer almamaktadır. Şartın tacir gibi basiretli bir işadamı için öngörülmüş olması da anlamsız bulunmuştur. (2) İadeli taahhütlü mektup taahhütlüye dönüştürülmüştür. Çünkü , burada varma teorisinin kabulünü haklı gösterecek bir gerekçe mevcut değildir. (3) Güvenli elektronik imza hem Borçlar Kanununda kabul edilmiş hem de düzenli bir sisteme bağlanmıştır. Hükme bu olanak da eklenmiştir." şeklinde açıklanmış ve böylece tacirler arasında ihtar ve ihbarlar için öngörülen şekil şartı geçerlilik şartı olmaktan çıkarılmıştır.
Mahkemece yukarıdaki hükümler ile birlikte malın onarım için teslim edildiğine ilişkin davalı birleşen dosya davacı vekilinin iddiaları ve ispatı üzerinde durularak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken bu yönden de eksik inceleme ile hüküm tesis edilmiştir.
Bu durumda, dava dosyasının kapsamı ile mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin hüküm kurmasını sağlayacak olan tüm esaslı delillerin toplanmamış, mahkemece değerlendirilmemiş olması nedeniyle, tarafların istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerden ötürü kabulüne, yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6.maddesi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2015/587Esas, 2017/24Karar sayılı ve 18/01/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
2-HMK.'nin 353/1-a-6.maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurma harcı dışında alınan istinaf karar ilam harcının istek halinde taraflara İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6-Kararın tebliğinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
HMK'nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu 09/12/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
...

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, AYRICA FİZİKİ OLARAK İMZALANMAYACAKTIR.
"5070 sayılı Kanun m. 5 ve 6098 sayılı TBK m. 15. uyarınca elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan fiziki imza ile aynı sonucu doğurur."



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi