14. Hukuk Dairesi 2013/12410 E. , 2013/15211 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.12.1998 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.07.2002 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davalı ..., davaya itirazı olmadığını, diğer davalıdan satış vaadi sözleşmesi ile aldığı payın 250/60000 payını davacıya temlikname ile sattığını, bedelini aldığını belirtmiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... vekili, dava dilekçesinin ve kararın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu nedenle savunma haklarının kısıtlandığını ileri sürerek temyiz etmiştir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı, adres araştırması ve tespitin yöntemi ise 7201 Sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48. ve devamı maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümlere yer verilmiştir.
Kural olarak "tebligat" tebligat yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Kanunun 3. maddesiyle eklenen 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 10/2 maddesinde "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır."
Öte yandan, "Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina" başlıklı 21. maddede kendisine tebligat yapılacak kimse veya muhatap namına kendisine tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirisinin gösterilen adreste bulunmamaları veya tebellüğden imtina etmeleri durumunda yapılacak işlemler açıklanmıştır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde ... memurunun ne şekilde davranacağı Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olandan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu ve meclisi üyeleri, zabıta amiri ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir. Muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten devamlı olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ memurunca tespit edilmemişse tebliğ, evrakı çıkaran merciye geri gönderilir. Bu itibarla, Tebligat Tüzüğü"nün 28. maddesinde yazılı olan ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle muhatabın (ya da muhatap namına tebligatı alabilecek olanların) bu adreste bulunduğu tevsik edilmeden Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi geçersizdir. Zira, bu tevsik işlemi muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır. Özetle, Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılacak tebliğ işleminin geçerliliği ... memurunun yapacağı tahkikata göre muhatabın bu adreste bulunduğunun tespitine ve bu işlemi tebligat parçasına yazarak maddede belirtilen kişilere imzalatmasına bağlıdır.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olaya gelince; davalıya dava dilekçesi davalıya Vaniköy caddesi No 20 Üsküdar-İstanbul adresinde Tebligat Kanununun 21. maddesi gereğince tebliğ edilmiş ise de mahkemece bu tebligat usule aykırı görülerek yapılan zabıta araştırması sonucunda davacının bu adreste oturmadığı muhtarın yokluk belgesi ile belirlendikten sonra ilanen tebligat yapılmış, davanın yenilenmesinden sonra dava dilekçesi aynı
adreste Tebligat Kanununun 21. maddesine göre komşusuna tebliğ edilmiştir. Kararın da aynı adreste erkek olan davalının birlikte sakin görümcesi Sezen Germen imzasına tebliğ edildiği görülmüştür.
Ayrıca, temyiz dilekçesi ekinde sunulan Kadıköy Kaymakamlığı, İlçe Emniyet Müdürlüğü"nün 17.07.2012 tarihli yazıları ile pasaport ve vekaletnamelerden davalının yurtdışında bulunduğu, giriş çıkış yapmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacıya duruşma gün ve saatini bildirir dava dilekçesi ile gerekçeli kararın usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden söz edilemez.
O halde mahkemece, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek usulüne uygun taraf teşkili sağlanmadan davanın esastan sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 05.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.