
Esas No: 2019/9688
Karar No: 2021/1558
Karar Tarihi: 05.04.2021
Danıştay 10. Daire 2019/9688 Esas 2021/1558 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/9688
Karar No : 2021/1558
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 29/09/2015 tarihinde Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine şiddetli bel ağrısı şikayetiyle başvurduğu, kalçasından kas gevşetici iğne yapıldıktan sonra sağ bacağının hissizleştiği, ayağının üstüne basamaz hale geldiği, ertesi gün tekrar başvurduğu, ağrılarının geçmediği, daha sonra Siirt Devlet Hastanesinde EMG yapıldığı, fizik tedavi uygulandığı sağ bacağında kalıcı hasar oluştuğu, yapılan müdahalede davalı idarenin ihmali ve hizmet kusuru olduğundan bahisle 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olaya yönelik olarak Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunca hazırlanan ... tarih ve ... sayılı raporda, davacının 29/09/2015 tarihinde … Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine bel ağrısı şikayetiyle başvurduğu, kalçasından kas gevşetici iğne yapıldıktan sonra sağ bacağının hissizleştiği, ayağının üstüne basamaz hale geldiği, ertesi gün tekrar başvurduğu, ağrılarının geçmediği, daha sonra Siirt Devlet Hastanesinde EMG yapıldığı, fizik tedavi uygulandığı, iyileşmediği, şikayetçi olduğu, ...'un ifadesinde 29/09/2015 tarihinde bel ağrısına yönelik iğne tedavisi düzenlendiği, intramüsküler enjeksiyon yapıldığının belirlendiği, enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile sinir hasarına neden olabileceklerinin tıbben bilindiği, bu durumun enjeksiyonların tekniğine uygun yapılması durumunda da daha önceden öngörülemeyecek ve önlenemeyecek arazlara sebep olabildiği, mevcut tablonun her türlü özene rağmen oluşabilecek, herhangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiği, enjeksiyonun yapılış tekniği ve uygulanan bölgenin uyumsuzluğu yönünden tıbbi bir delil de tanımlanmadığından, tüm bulgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde enjeksiyonu uygulayan sağlık görevlilerine herhangi bir kusur izafe edilemediği, sinir hasarının organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu yönünde görüş bildirildiği, bu durumda, anılan raporda belirtildiği üzere, davacının yapılan iğneye bağlı olarak sağ ayağında oluşan hasarın gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği, nitekim enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile nadir de olsa sinir hasarına neden olabileceği, bu durumun enjeksiyonun tekniğine uygun yapılması durumunda da öngörülemeyecek ve önlenemeyecek şekilde ortaya çıkabildiği, dava konusu olayda enjeksiyonun tekniğinin yanlışlığına ya da uygulanan bölgenin uyumsuzluğuna dair herhangi bir tıbbi delil tanımlanmadığı görülmekle, davacıda işgücü kaybının meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusurundan söz edilemeyeceği sonucuna varıldığından davacının maddi ve manevi tazminat isteminin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; sözü edilen raporda davacıda gelişen siyatik sinir hasarının enjeksiyon uygulamalarının komplikasyonu olarak kabul edilmesi ve enjeksiyonun hatalı bölgeye uygulandığına dair dosya içeriğinde delil bulunmaması karşısında, idari eylemle zarar arasında nedensellik bağı kurulamadığından maddi tazminata hükmedilmesinin koşulları oluşmamakla birlikte, enjeksiyon uygulamasından önce risklerin anlatılıp davacıdan yazılı onamın alınmamış olması durumunda, yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca davacının aydınlatılarak onay verme hakkının elinden alınmış olacağı ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, yürütülen sağlık hizmetinin gereği gibi işletilmediği konusunda davacıda endişe ve üzüntüye yol açacağından davacının manevi tazminat talebinin, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği, Dairenin 09/04/2019 tarihli ara kararı ile davacıya yapılan enjeksiyon öncesi aydınlatılmış onam formunun imzalattırılıp imzalattırılmadığının sorulduğu, ara kararına verilen cevapta onam formunun bulunamadığının belirtildiği, bu durumda, davalı idare tarafından davacıya enjeksiyonun sonuçlarının ve olası komplikasyonlarının anlatıldığına ve davacının bu işleme rıza gösterdiğine dair yazılı ve imzalı aydınlatılmış onamının alınmaması sebebiyle, takdiren 30.000,00 TL manevi tazminat talebinin kabulü gerektiği, 70.000,00 TL manevi tazminat istemi yönünden ise davanın reddine dair Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun sonuç olarak reddi gerektiği gerekçesiyle, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İdare Mahkemesi kararının 30.000,00 TL manevi tazminata yönelik kısmının kaldırılmasına, 30.000,00 TL manevi tazminatın davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, olayda davalı idarenin kusurunun belirlenmesi için Üst İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiği, araştırma yapılmadan uygulanan tedavi ve enjeksiyon hakkında bilgi vermekten uzak rapor düzenlendiği, yapılan müdahale ve komplikasyonları hakkında bilgilendirilmediği, enjeksiyon sonrasındaki sinir hasarının gelişebileceğini bildiğinin kabul edilemeyeceği, meydana gelen sakatlığın komplikasyondan değil, tıbbi uygulama hatasından kaynaklandığı, hükmedilen manevi tazminatın yetersiz olduğu, eylem ile netice arasında illiyet bağı bulunmasına rağmen maddi tazminata hükmedilmediği, hükmedilen tutara dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, dava konusu olayda manevi tazminat ödenmesini gerektirecek bir nedensellik bağı kurulamadığı gibi tazmin şartlarının da gerçekleşmediği, davalı idare personelinin hizmet kusuru ve herhangi bir haksız fiili bulunmadığının Adli Tıp Raporu ile sabit olduğu, manevi tazminatın zenginleşme vasıtası haline getirilemeyeceği gibi bu tazminata faiz işletilemeyeceği, harçtan muaf olduğu halde aleyhine nispi harca hükmedildiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin, işin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin .... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü kısmen reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın, .... İdare Mahkemesine gönderilmesine, 05/04/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.