
Esas No: 2021/668
Karar No: 2021/1595
Karar Tarihi: 05.04.2021
Danıştay 10. Daire 2021/668 Esas 2021/1595 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/668
Karar No : 2021/1595
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ :I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara ili, … Sokakta meydana gelen bombalı terör saldırısı sonucu yaralanan davacı tarafından, olayda ağır biçimde yaralandığı, hayati tehlike altında defalarca operasyon yapıldığı, 90 gün boyunca yoğun bakımda kaldığı, bilincinin 75. günde yerine geldiği, sağ bacağını ve sağ elinin bir kısım parmaklarını kaybettiği, vücudunun % 70'lik kısmının 3. derecede yandığı, tamamen bakıma muhtaç hale geldiği, uzun süre yanık tedavisi gördüğü, vücut bütünlüğünü % 77 oranında kaybettiği, ağır yanık izlerinin de vücudunda kalıcı izler bıraktığı, halen bazı yeni operasyonların yapılmasının gerektiği, henüz 38 yaşında iken bu terör saldırısı sonucu vücut bütünlüğünün kayba uğradığı, terör saldırısının Türkiye Cumhuriyeti'nin birçok önemli idari kuruluşuna ve askeri teşkilatına çok yakın bir mesafede meydana geldiği, bu saldırının önlenememesi sebebiyle idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, olay nedeniyle ailesi ve yakınlarının yaşamının temelden sarsıldığından bahisle 209.586,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Danıştay Onuncu Dairesi'nin 23/12/2019 tarih ve E:2019/3006, K:2019/10750 sayılı bozma kararına uyularak, sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağandışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesinin amaçlandığı, genel bir ifade ile "terör olayları" olarak nitelenen eylemlerin, Devlete yönelik olduğu, Anayasal düzeni yıkmayı amaçladığı, bu tür olaylarda zarar gören kişi ve kuruluşlara karşı kişisel husumetten kaynaklanmadığı, sözü edilen olaylar nedeniyle zarara uğrayan kişilerin, kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördüğü, belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların ise, özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınıp, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece sosyal risk ilkesine göre, topluma pay edilmesi suretiyle tazmininin hakkaniyet gereği olduğu, bunun sosyal devlet ilkesine de uygun düşeceği, öte yandan, terör eylemleri mağdurlarına tazminat ödenmesi amacıyla, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programının, Adalet ve İçişlerine ilişkin 24. başlığının “Yargının İşlevselliği ve Kapasitesinin Arttırılması Suretiyle Etkin Bir Yargı Sisteminin Tesis Edilmesi” alt başlığında “Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun Tasarısı”nın 2004 yılında çıkartılacağının taahhüt edilmiş olması ve Akdıvar - Türkiye davasındaki durumun sıkça yaşanması üzerine gerek Devletin itibarının zedelenmesi, gerek yüklü miktarlarda tazminata mahkûm olunması, gerekse gerçekten mağdur olan bireylerin zararlarının sulh yoluyla ödenebilmesi amacıyla 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 27/07/2004 tarihinde yürürlüğe girdiği, Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından AİHM nezdinde açılan davalarda hükümetin yaptığı itirazların yerinde görüldüğü ve 5233 sayılı Kanunun etkin bir başvuru yolu olduğunun belirtildiği, bu durumda, terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan, ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılmasının gerektiği, olayda ayrıca, 5233 sayılı Kanun uyarınca sosyal risk ilkesine dayalı olarak ilgili mevzuat uyarınca davacıya % 77 iş gücü kaybı karşılığında Ankara Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı'nca alınan … tarihli kararla 24.809,23 TL nakdi tazminat teklif edildiği, davacı tarafından bu teklifin kabul edilmediği, bununla birlikte davacı tarafından bu miktarı kabul etmediğine dair yazılı bildirimde bulunmaması sebebiyle uyuşmazlık tutanağının da tanzim edilmediğinin görüldüğü, maddi tazminat talebine ilişkin olarak; dosyada yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, davacının yaralanmasına neden olan patlamanın terör eylemi sonucu gerçekleştiği ve eylemle ilgili idarenin herhangi bir kusur sorumluluğunun bulunmadığının anlaşıldığı, olayın sosyal risk kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, idare tarafından 5233 sayılı Kanunun hesaplama yöntemine uygun olarak 24.809,23 TL nakdi tazminat teklif edildiği ve davacı tarafından sulhname tasarısının imzalanmadığı göz önüne alındığında, davacının ilgili Kanun kapsamında sadece idarece belirlenen bu tazminatı alma haklarının olduğu, bunun dışında herhangi bir tazminata hükmedilmesine olanak bulunmadığı görüldüğünden, davacının maddi tazminat isteminin 24.809,23 TL'sinin kabulüne, kalan kısmının ise reddine karar verilmesi gerektiği, manevi tazminat talebine ilişkin olarak; manevi tazminatın, ilgililerin mal varlığında meydana gelen eksilmeye karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracı olmakla birlikte, olay nedeniyle duyulan elem ve acının kısmen de olsa hafifletmesini amaçladığı, meydana gelen patlama neticesinde % 77 oranında özürlü hale gelen davacının bu hal itibarıyla büyük bir elem ve acı duyması, tedavi sürecinde yaşanılan zorluklar ve ömrünün geri kalanını bu şekilde geçirecek olması durumları dikkate alındığında, davacının yaşı, sosyal durumu, uğradığı zararın boyutu da gözetilerek takdiren davacının manevi kayıplarını bir nebze giderebilmek için 225.000,00 manevi tazminatın Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldığı 06/03/2012 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın maddi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddine, davanın manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu olayın bir terör olayı olduğu ve Mahkeme kararında da belirtildiği üzere 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, maddi tazminata ilişkin taleplerin ise daha önce Zarar Tespit Komisyonu tarafından incelenerek davacıya ödeme teklif edildiği, manevi tazminatın ise ilgili Kanun kapsamında olmadığından ödenmesi yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, kabul etmemekle birlikte manevi tazminat miktarının emsal dosyalara göre yüksek olduğu, manevi tazminatta temerrüt söz konusu olmadığından faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı vekili tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.