17. Hukuk Dairesi 2018/3232 E. , 2020/2976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili banka tarafından davalılardan ..."ye kullandırılan kredi nedeni ile alacaklı olduğunu, kredi alacağının tahsili için davalı aleyhine 20/06/2006 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden 03/08/2009 tarihinde İstanbul 5. İcra Müdürlüğü 2009/22174 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun ikametgah adresinde menkul haczinin tatbik edildiğini ancak borcu karşılayacak haczi kabil mal bulunamadığından haciz tutanağının İİK gereğince geçici aciz vesikası niteliği kazandığını, borçlu davalı ... adına kayıtlı olan Bodrum Tapu Sicil Müdürlüğü Koyunbaba mevkii, 1938 parselde kain 803,00 m2 miktarlı 2 adet 2 katlı kagir bina, A Blok 1, A Blok 2, B Blok 1, B Blok 2 olmak üzere 4 adet bağımsız bölüm nitelikli taşınmazın 24/07/2009 tarihinde davalılardan ... adına devrinin yapıldığını, borcunu karşılamayan davalı borçlunun dava konusu taşınmazı rayiç değerinin çok altında elinden çıkararak ivazsız tasarruf ettiğini belirterek, taşınmazlar davalı ... tarafından 3. şahıslara devredildiğinden İİK 283/2 maddesi gereğince, İstanbul 5. İcra Müdürlüğü 2009/22174 sayılı dosyasında başlatılan takip dosyasındaki asıl alacak ve ferileri miktarınca bedelin davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; satışın ihtiyaçtan, ticari sıkıntıları atlatmak için yapıldığını, bu süreçte kendisinin ve şirketinin birçok bankaya ve şirkete borçlarını ödediğini, Şekerbanktan alınan kredilerin ödenmemesi nedeniyle konutun satışa çıkarıldığını, satışın kar amacıyla gerçek piyasa koşullarına uygun satıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Tasarrufun iptali ve taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınması yönündeki talebin reddine, davanın İİK"nın 283/2. maddesi gereğince kabulü ile davacının İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2009/22174 dosyası ile yaptığı takipte, taşınmazların satış tarihindeki gerçek değerleri toplamı olan 644.272,00 TL"nin takibe konu borç ve ferilerini geçmemek kaydıyla ve tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde davalı ... Aslanpay’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nın 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal
şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerektiği, bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarının da gözönünde tutulması gerektiği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece, davalının aynı gün içerisinde satın aldığı taşınmazları aradan 1 sene geçtikten sonra yine aynı kişiye aynı gün içerisinde satması hayatın olağan akışına aykırı görüldüğünden ve dava konusu taşınmazların bilirkişi tarafından belirlenen değerleri ile satış bedelleri arasında da misli fark bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava konusu Bodrum, Koyunbaba mevkii, 1938 parselde kain 803,00 m2 miktarlı 2 adet 2 katlı kagir bina, A Blok 1, A Blok 2, B Blok 1, B Blok 2 nolu bağımsız bölümlerin 24/07/2009 tarihinde davalı ...’a davalı borçlu ... tarafından üzerinde 105.000,00’er TL bedelli ipotekli olarak 42.000,00’er TL bedelle devredildiği, bilirkişi raporunda satış tarihindeki gerçek değerinin 161.000,00’er TL olduğu, İpotek bedelleri göz önüne alındığında bedel farkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. İİK.nun 280. maddesine göre kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta bulunmakta olup, davalılar arasında akrabalık bağı, iş ortaklığı, arkadaşlık gibi kötü niyeti gösterir bir durum da kanıtlanamamıştır. Davalının aynı gün içerisinde satın aldığı taşınmazları aradan 1 sene geçtikten sonra yine aynı kişiye
aynı gün içerisinde satması da tek başına davalı 3.kişinin borçlunun mal kaçırma kastını bildiğini gösteren bir durum olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değil ise de; mahkeme hükmünü davalı 3.kişi ... temyiz etmemiş olup kararın yalnızca davalı borçlu ... vekili tarafından temyiz edildiği göz önüne alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek hükmün yeniden kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ye geri verilmesine 01/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.