12. Ceza Dairesi 2014/1553 E. , 2014/17260 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Hüküm : Beraat
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK"nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanun"un 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür.
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA"sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir. Herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmekte ise de; anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, maddenin uygulamasında, somut
olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.
TCK"nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir. Kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması, ancak TCK"nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir.
Bu Açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, karı koca olan sanıkların doktor olduğu ve kozmetik, dermatoloji ve cerrahi alanda faaliyet gösteren müşterek özel bir klinik işlettikleri, katılanın, kliniğe ait banka hesabının bulunduğu şubenin yetkilisi olduğu ve banka işlemlerinin katılan tarafından takip edildiği, sanık ..."nin, bankanın genel müdürlüğüne dilekçe ile başvurarak, katılan ile eşi diğer sanık ..."in ilişkisi olduğu, katılanın kendisini rahatsız ettiği, banka hesaplarını kötüye kullandığı, sanık ..."ten menfaat temin ettiği ve kliniklerinden karşılıksız yararlandığı iddiasıyla şikayetçi olduğu, katılan hakkında bankanın teftiş kurulu başkanlığınca başlatılan soruşturma sırasında piyasa araştırmasına esas olmak üzere banka müfettişlerince sanıklardan, katılanın klinikten aldığı hizmetlerin ( epilasyon, cilt bakımı, lazer vb. ) dökümünün alındığı, soruşturma sonucunda klinikten alınan bir kısım hizmetler için ücret ödenmediği, karşılıksız menfaat sağlandığının tespiti üzerine banka yönetimince katılanın işine son verildiği olayda; katılanın klinikten aldığı hizmetlerin dökümü yasal anlamda kişisel veri kapsamında kabul edilemeyeceği gibi şüphe üzerine şikayet etmenin her vatandaşın hakkı olduğu, hizmet dökümünü bir başkasına verdikleri veya yaydıklarına ilişkin haklarında bir iddia ileri sürülmeyen sanıkların, teftiş kurulunca yapılan soruşturma sırasında katılan hakkındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle de hareket etmedikleri, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, beraatlerine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin suçun yasal unsurlarının oluştuğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanıkların beraatlerine ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.