17. Hukuk Dairesi 2018/5929 E. , 2020/2986 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davalı ...Ş.(Yeni Ünvanı:... Sigorta A.Ş.) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalıların sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğu motosiklette yolcu olarak bulunduğu sırada 18/11/2009 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, maddi ve manevi zararı olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi, 60.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 54.065,30 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, kusur oranı ve tazminat miktarını kabul etmediklerini, davacının başvurusu üzerine davacıya %75 kusur oranına ve %43 maluliyet oranına göre 54.436,00 TL ödem yapıldığını, davacının davalıyı ibra ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı, savunma yapmamıştır.
Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile 50.537,69 TL maddi tazminatın ıslah tarihinden(14.09.2012) başlamak üzere temerrüt faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine, manevi tazminat talebinin davalı ...Ş. yönünden reddine, 13.000,00 TL manevi tazminatın davalı ..."tan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiş; hüküm davalı ...Ş.(Yeni Ünvanı:... Sigorta A.Ş.) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda; mahkemece kararın gerekçesinde; hem “Tarafların bozma ilamından sonraki beyanı ve dosya kapsamında davacının bir menfaat karşılığı olmadan taşındığı, bu sebeple 818 sayılı BK"nın 43. maddesi, 2918 sayılı Yasanın 87. maddesi gözetilerek ve tarafların kusurunun ağırlığı dikkate alınarak hatır taşıması indirimi %15 olarak uygulanması gerektiği sonuç ve kanatine varılmıştır.. …’’ ifadeleri kullanılmış, hem de hemen devamında yukarıdaki gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde "… Davacının zararının 116.934,09 TL olarak belirlenmiş olup, %10,23 oranında hatır indirimi uygulandığında belirlenen zarar 104.970,69 TL olup, yapılan 54.433,00 TL"lik ödeme düşüldüğünde davacının zararı 50.537,69 TL olarak belirlenmiştir.." ifadeleri kullanılmış ve gerekçe ile uyumsuz olacak şekilde “50.537,69 TL maddi tazminatın ıslah tarihinden (14.09.2012) başlamak üzere temerrüt faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine…” karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Bu durumda, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, çelişkili gerekçe ve gerekçe hüküm çelişkisi içerecek şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de;
Davacının hak kazanabileceği tazminata ilişkin zararın hesaplanması bakımından alınan ve mahkemece de hükme esas kabul edilen 30.07.2012 tarihli hesap bilirkişi raporunda davacı için hesaplanan tazminat miktarı 116.934,09 TL dir. Davalı ... şirketi tarafından davacıya ödendiği bildirilen 54.000,00 TL"nin hesaplanan tazminattan düşülmesi suretiyle sonuca ulaşıldığında çıkan tazminat tutarı 62.501,09 TL dir. Bu bedel üzerinden hatır taşıması indirimi yapılarak sonuç tazminatın bulunması gerekirken Mahkemece; davalı tarafın hatır taşımasına ilişkin savunması uygun bulunarak; bilirkişinin hesapladığı miktardan önce hatır taşıması nedeniyle tazminattan %10,23 oranında indirim yapılmış ardından davalı tarafça ödenen miktar düşülmüş ve sonuç tazminat 50.537,69 TL olarak hesaplanmıştır.
Yargıtayın yerleşik uygulamaları ile de kabul edildiği üzere; tazminatın saptanabilmesi için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Sorumluluk hukukunda, tazminat denkleştirilirken yapılacak indirimler arasında bir sıra söz konusudur. İndirim nedenleri genellikle, biri gerçek zararın diğeri de tazminatın belirlenmesine ilişkin olmak üzere ikiye ayrılır. Kural olarak, önce gerçek zararı bulmak gerektiğinden, zararla ilgili indirim sebepleri önce, hakimin takdiri ile tazminatla ilgili indirim sebepleri ise daha sonra uygulanmaktadır. Buna ilaveten, tazminat alacaklısına ilişkin indirim sebeplerinin önce, tazminat borçlusuna ilişkin indirim sebeplerinin de sonra uygulanması gerekmektedir.
İfade olunan tüm bu hususlar karşısında; davacının uğradığı zararın hesaplanmasından sonra; hesaplanan bu bedel üzerinden, davalıya ait indirim sebebi olan hatır taşıması nedeniyle yapılacak indirimin uygulanması ve bu surete sonuç tazminatın belirlenmesi gerekeceği açıktır.
Oysa mahkeme tarafından, hatır taşıması nedeniyle yapılacak indirimin, sigorta ödemesinden önce yapılması ve ondan sonra sigortacının ödediği bedelin düşülmesi biçiminde davacı aleyhine hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, davacının yaralanması nedeniyle hesaplanan tazminat miktarından davacıya, davalı ... şirketi tarafından yapılan toplam ödeme miktarının güncellenmiş tutarının mahsup edilmesi daha sonra belirlenen bedel üzerinden hatır indirimi yapılması suretiyle sonuç tazminatın belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda;davaya konu trafik kazasında, dosya içerisindeki beyanlara göre mahkemece hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği kabulü doğru ise de;davacı vekilinin,14.09.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin talebini 54.065,30 TL"ye yükseltmiş olduğu göz önüne alındığında bilirkişi raporu ile belirlenen 116.934,09 TL"den, davalı ... şirketi tarafından davacıya ödendiği bildirilen 54.000,00 TL"nin indirilmesi sonucu çıkan miktarın 62.934,09 TL olduğu ve bu miktarın ıslah edilen miktarın üzerinde kaldığı anlaşıldığından; mahkemece, Dairemizin yerleşik uygulamaları gereği, davacı vekili tarafından ıslah ile talep edilen miktar üzerinden %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı ...Ş.(Yeni Ünvanı:... Sigorta A.Ş.) vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ...Ş.(Yeni Ünvanı:... Sigorta A.Ş.) vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ...Ş.(Yeni Ünvanı:... Sigorta A.Ş.) vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...Ş. (Yeni Ünvanı:... Sigorta A.Ş.)"ye geri verilmesine 01/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.