
Esas No: 2019/2451
Karar No: 2021/1778
Karar Tarihi: 08.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2451 Esas 2021/1778 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2451
KARAR NO: 2021/1778
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
DOSYA NUMARASI: 2015/1019 Esas - 2019/457 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki sonucunda müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, yapılan tüm girişlerden sonuç alınamayınca ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takibe ve tüm ferilerine itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkilinin gemi donatımı ve tekstili üzerine faatliyet gösterdiğini, davalının sipariş ettiği malları hazırlayıp belge karşılığında teslim ettiğini, yaptığı iş ve sattığı malzemelere ilişkin faturalar düzenlediğini, davalının 17/10/2012 tarihinde ... Bankası kanalıyla 1.9898,48 TL ödeme yaptığını, bu ödemenin taraflar arasındaki ticari ilişkinin göstergesi olduğunu, müşterinin talebi doğrultusunda faturaların davalı adına kesilip ilgili kişi, kurum ya da gemiye teslimat yapıldığını, davalının malların bedelini ödemediği gibi faturaları iade etmediğini, malların ayıplı ya da eksik olduğuna ilişkin bir bildirimde de bulunmadığını belirterek, davalının İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına alacağın %20'sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gemilere acentelik hizmeti veren uluşlararası bir firma olduğunu, Türk limanlarına uğrayan ve Türk Boğazlarından geçen gemilerin talepleri doğrultusuda ihtiyaçlarını karşılayan aracı bir kuruluş olduğunu, malzemelerin, kendi adına değil gemi adına dolayısıyla donatan adına alınmış malzemeler olduğunu, ürünlerin asıl alıcısının gemi donatanı olması sebebiyle davada husumetin gemi donatanına yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın dayanağı faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini belirterek, davanın reddine, %20'den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/05/2019 tarih ve 2015/1019 Esas - 2019/457 Karar sayılı kararı ile; " ...Somut olayda, taraflar arasında yazılı şekilde akdedilmiş bir cari hesap sözleşmesi sunulmadığı, davacının takip sebebinde belirttiği cari hesaptan kaynaklı alacağının varlığını ispat edemediği, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, sunulan faturalar nedeni ile alacaklı olup olmadığının iş bu davanın sübuta ermesinde etkili olmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. " gerekçeleri ile; " 1-Davacının davasının REDDİNE, 2-Kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; yapılan yargılamada, davalının tüm iddialarının yersiz olduğunun bilirkişi raporlarıyla anlaşıldığını, ayrıca davalı yanca defter sunulması, isticvaba davet gibi ara kararların kesin süre verilmesine rağmen yerine getirilmediğini, müvekkilinin tüm ara kararları yerine getirdiğini, Yerel Mahkemenin davanın reddine karar verdiğini, ancak yerel mahkemenin verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru zorunluluğu doğduğunu, Mahkemenin, Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-1634 Esas ve 2018/633 Karar sayılı içtihadının “Genel Kurul Kararının Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davalı tarafça cari hesap ekstresi adı altında sunulan belgeden taraflar arasında bir açık hesap ilişkisi bulunduğu, bu itibarla takip öncesinde yapılan kısmi ödemelerin alacaklı yanca hangi borca mahsup edilmesi istenmişse bu iradeye üstünlük tanınması ve ödemelerin birden çok borcun vadelerine göre sıralanması gerektiği, kaldı ki tarafların defter ve belgelerinin de 1.000,00 TL lik tek bir unsur dışında örtüştüğü, uyuşmazlığın ancak açık hesap ilişkisinin sonuna kadar incelenerek çözümlenebileceği ileri sürülmüşse de bu görüş açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir” kısmına dayanarak takip dayanağının cari hesap sözleşmesi olduğu, taraflar arasında sözleşme olmadığı, itirazın iptali davasında faturaların alacağı ispatlamak için delil olarak kabul edilmeyeceği belirtilmiş ise de, mahkemenin, söz konusu karardaki kısmı yanlış değerlendirerek yanlış karar verdiğini, iki hususta yanlış değerlendirme mevcut olduğunu, ilkinin cari hesap sözleşmesinin olmaması halinde taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap olup olmadığı, ikincisinin cari hesapta faturanın değerlendirilip değerlendirilmeyeceği olduğunu, Kararın tamamı incelendiğinde, Hukuk Genel Kurulu’nun cari hesap sözleşmesinin olmaması halinde taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap olmayacağı görüşünü değil, alacak iki adet faturaya dayandığından ve ödeme savunması olduğundan bu faturalar ve ödeme belgesi dışındaki tüm cari hesabın incelenerek alacağın tespit edilmesi görüşünü benimsemediğinin görüleceğini, yani kurulun, yerel mahkemenin takip iki faturaya dayandığından ve borçlu ödediğini iddia ettiğinden tüm cari hesabı incelememesini, sadece faturaları ve ödeme belgesini değerlendirmesini belirtmiş olduğunu, bu kararda tartışılanın cari hesabın açık hesap sayılıp sayılmayacağı değil, faturaya dayanan alacak için tüm cari hesabın mı yoksa sadece faturaların mı değerlendirmeye alınması gerektiği olduğunu, HGK kararının tamamı incelendiğinde, cari hesap sözleşmesinin bulunmaması halinde aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğunun kabul edildiğinin görüleceğini, c)Bununla beraber, başka bir karar olan HUKUK GENEL KURULU’nun 2017/903 Esas ve 2018/974 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da “taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği”nin belirtildiğini, d)Ayrıca, YARGITAY 23.HUKUK DAİRESİ’NİN 2014/3505 Esas ve 2014/7574 Karar sayılı içtihadında “Bu durumda, mahkemece, davalı vekiline müvekkilinin ticari defterlerini mahkemeye ibraz etmesi, aksi halde HMK'nın 220 ve 222/5 maddeleri uyarınca işlem yapılacağı hususu hatırlatılmak suretiyle kesin süre verilmesi ve ibraz etmesi halinde ise uzman mali müşavir bilirkişi aracılığıyla tarafların ticari defter ve belgeler üzerinde de inceleme yapılıp, öncelikle taraflar arasında geçerli bir cari hesap sözleşmesi olup olmadığı üzerinde durulması, böyle bir sonuca ulaşıldığı takdirde cari hesap ilişkisi incelenerek davacı alacağının olup olmadığı, varsa alacağın miktarının belirlenmesi, cari hesap sözleşmesi bulunmadığının belirlenmesi halinde ise taraflar arasındaki alacak ve borç ilişkisinin uyuşmazlık tarihine kadar ne şekilde geliştiği, davacının alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ile ilgili ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” denilerek cari hesap sözleşmesi bulunmaması halinde de alacak- borç incelemesinin yapılması gerektiğinin belirtildiğini, Takip, cari hesaba yani açık hesaba dayandırılmış ise, alacağın ispatı için taraflar arasındaki faturaların, defterlerin incelenmesi gerektiğini, davalının yaptığı ödemenin borcundan düşüldüğünü ve taraflar arasındaki ticari ilişki devam ettikçe bir hesap tablosu ortaya çıktığını, müvekkilinin muhasebe kaydında cari hesap ekstresi yazsa da aslında bunun açık hesap olduğunu, dolayısıyla faturaların dönemlere ilişkin tüm kayıt ve belgelerin incelenmesi, talebin tespiti için tüm delillerin değerlendirilmesi gerektiğini, icra takibinde ödeme emrine ek olarak faturaların listesinin ibraz edildiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, 1086 sayılı HUMK'nın 179/2,3 ve 5. bendi ve bu hükme benzer şekilde 6100 sayılı HMK'nun 119/e,f ve ğ bendleri ile HMK’nun 129/d,e ve f bentlerinde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 75. maddesi ile ayni yönde düzenleme getiren 6100 sayılı HMK’nun 25. maddesinde ‘taraflarca getirilme ilkesi’nin kabul edildiğini, bu ilke gereğince kural olarak Hakimin, kendiliğinden taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramayacağını, dikkate alamayacağını ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağını, dolayısıyla, yargılama boyunca sözlü ya da yazılı olarak davalı tarafından ileri sürülmeyen “cari hesap sözleşmesinin olmadığı ve faturaların delil niteliği taşımadığı” gerekçesinin yerel mahkeme tarafından kendi kendine kullanılmasının, usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın tamamen kabulüne, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve borçlunun alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, davalının sipariş ettiği malları hazırlayıp belge karşılığında davalıya teslim ettiğini, tebliğ edilen faturalara davalının itiraz etmediğini, ayıp iddiasında da bulunulmamasına rağmen ödeme yapılmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini belirterek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş; davalı, kendisinin davacıdan mal almadığını, gemilere acentelik hizmeti veren uluşlararası bir firma olduğunu, Türk limanlarına uğrayan ve Türk Boğazlarından geçen gemilerin talepleri doğrultusuda ihtiyaçlarını karşılayan aracı bir kuruluş olduğunu, malzemelerin, kendi adına değil gemi adına dolayısıyla donatan adına alınmış malzemeler olduğunu, ürünlerin asıl alıcısının gemi donatanı olması sebebiyle davada husumetin gemi donatanına yöneltilmesi gerektiğini, kendisine husumet yöneltilmesinin hatalı olduğunu, davanın dayanağı faturaların tebliğ edilmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda belirtildiği üzere; davacının takip sebebinde belirttiği cari hesaptan kaynaklı alacağının varlığını ispat edemediği, itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu, sunulan faturalar nedeni ile alacaklı olup olmadığının iş bu davanın sübuta ermesinde etkili olmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir. TTK 105 maddesinde " acente aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmeler ile ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir. Aynı maddenin 2., bende ile de " bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente müvekkili adına dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir yabancı tacirler adına acentalık yapanlar hakkındaki sözleşmelerdeki yer alan bu hükme aykırı şartlar geçersizdir. " düzenlemesi yer almaktadır. Davalı tarafça, malzemelerin, kendisi adına değil gemi adına, dolayısıyla donatan adına alındığı, kendisinin acente olduğu, kendisine husumet yöneltilemeyeceği savunulmuş olup, mahkemece davalının husumet itirazı hakkında gerekli araştırma yapılmadan, uyuşmazlığın temelini oluşturan alım satım işlemlerinde acente sıfatı ile hareket edip etmediği, açılmış olan davada davalı taraf sıfatının bulunup bulunmadığı değerlendirilmeksizin, davanın esastan karara bağlanılması doğru görülmemiştir. Kabule göre de; İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı icra takip dosyasında takip dayanağının, 01/01/2013-31/12/2013 tarihli cari hesap ekstresi olarak gösterildiği, takip talebi ekinde, içeriğinde bir kısım faturaların göründüğü ekstrenin ibraz edildiği, dava dilekçesi ekinde de fatura örneklerinin ibraz edildiği görülmektedir. Yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı sabittir. Bu durumda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın açık hesaba dayalı olduğu anlaşılmakla, mahkemece taraf delillerine göre ve varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; "Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması." hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22/05/2019 tarih ve 2015/1019 Esas - 2019/457 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/12/2021 tarihinde HMK'nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.