
Esas No: 2021/11787
Karar No: 2022/5768
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/11787 Esas 2022/5768 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/11787 E. , 2022/5768 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece davacı ... ... mirasçılarının davalarının kabulüne, müdahil davacı ... ve ...’ın davalarının reddine karar verilmiş olup, hükmün müdahil davacı ... mirasçısı ... vekili ve davalı Kadirli Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Kadastro sırasında, Kadirli İlçesi Bağ Mahallesi çalışma alanında bulunan 266 ada 33 parsel sayılı 43.508,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 20-25 yılı aşkın zamandan beri nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla Kadirli Belediyesinin zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, 1979-1980 yılları arasında muhtelif çam ağaçları dikilerek orman haline getirildiği ve halen bu şekilde tasarruf edildiği belirtilerek, çamlık vasfıyla Kadirli Belediyesi adına tespit edilmiştir.
Davacı ... ..., tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptali ve adına tescili istemiyle dava açmış, ... tapu kaydına, ... ise vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmışlardır. Yargılama sırasında davacı ve müdahil davacı ...’ın ölümü üzerine mirasçıları tarafından davaya devam edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ... ... mirasçılarının davalarının kabulüne, müdahil davacı ... ve ...’ın davalarının reddine, çekişmeli taşınmazın tapulama tespitinin iptali ile hüküm yerinde gösterilen payları oranında davacı ... ... mirasçıları adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil davacı ... mirasçısı ... vekili ve davalı Kadirli Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı ... ...’ın dayandığı tapu ve vergi kaydının dava konusu taşınmazı kapsadığını, müdahil davacı ...’ın dayandığı Kasım 1966 tarihli tapu kaydının kadastro sırasında birden fazla taşınmaza revizyon görmesi nedeniyle tapu kaydının keşifte uygulanmadığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Tüm dosya kapsamından, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinden önce çamlık olduğu, taşınmaz üzerinde davacılar ile müdahil davacıların herhangi bir zilyetliklerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece çekişmeli taşınmaza uyduğu kabul edilen ve davacı ... ...’ın dayandığı Mayıs 1949 tarihli ve 16 sıra numaralı tapu kaydının hudutları “... ve tut koyağı” ile “kesik kesme ve nar ağacı” sınırları itibariyle gayri sabit ve nokta sınırlı olup, gayri sabit hudutlu tapu kayıtlarının kapsamları miktarları ile geçerlidir. Mahkemece, davacının dayandığı Mayıs 1949 tarihli ve 16 sıra numaralı tapu kaydının geldisi olan Mayıs 1314 D. ve 21 sıra numaralı kök tapu kaydı ile bu kayıttan ifrazen oluşan Mayıs 1314 D. ve 24 sıra numaralı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ve varsa haritaları, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği, görmüş ise kadastro tespit tutanakları ve kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları sorulup getirtilmemiş, davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı kabul edilen ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporuna ekli pafta içerisinde kaldığı anlaşılan 579 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespit tutanaklarının suretleri ile kadastro tespitleri kesinleşmiş ise kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının ve hükmen kesinleşmiş iseler, kesinleşme şerhini gösterir şekilde mahkeme kararı ile Yargıtay ilamlarının onaylı örneklerinin, yine bu pafta içerisinde kaldığı anlaşılan 580 ada 8 ilâ 60 parsel sayılı taşınmazların kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının ve hükmen kesinleşmiş iseler, kesinleşme şerhini gösterir şekilde mahkeme kararı ile Yargıtay ilamlarının onaylı örnekleri ve dava konusu taşınmaza uyduğu kabul edilen davacının dayandığı 8 tahrir numaralı vergi kaydı getirtilmemiş, tapu kaydının müfrez pay tapusu olduğu ve ifraz yolu ile oluşan tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı kapsamı içinde aranacağı hususu göz önünde bulundurulmamış, öte yandan müdahil davacı ...’ın dayandığı K. Sani 1313 tarih ve 7 sıra numaralı tapu kaydının kadastro sırasında birden fazla taşınmaza revizyon gördüğünden bahisle keşifte uygulanmaması yerinde olmadığı gibi, bu tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri, varsa haritası ve kadastro sırasında revizyon gördüğü tüm taşınmazların kadastro tutanaklarının suretleri ve kadastro sonucu oluşmuş ise tapu kayıtları sorulup getirtilmemiş, öte yandan davacının dayandığı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon gördüğü ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna ekli pafta içerisinde kalan, Yargıtay (kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından geri çevirme kararıyla sorulup, Mahkemece davalı olduğu bildirilen dava dışı 580 ada 4 parsel sayılı taşınmaz ile tapu kayıt miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilen aynı ada 5, 6, 7 ve 69 parsel sayılı taşınmazların dava konusu edildiği dava dosyaları araştırılıp, eldeki dosya ile birlikte görülmesi gerektiği düşünülmemiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, yukarıda belirtilen eksik belgeler ilgili yerlerden sorulup dosya arasına getirtilerek dosya ikmal edilmeli, davalı olduğu bildirilen dava dışı 580 ada 4, 5, 6, 7 ve 69 parsel sayılı taşınmazların dava konusu edildiği dava dosyaları araştırılıp belirlendikten sonra eldeki dosya ile birleştirilmeli, bundan sonra, mahallinde, yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri, taraf tanıkları ve teknik bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; yapılacak keşifte, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca davacı ve müdahil davacının dayandığı tapu kayıtlarının dayanağı harita mevcut ise, yerel bilirkişi yardımı ve uzman teknik bilirkişi eliyle yöntemince yerine uygulanmalı, öncelikle davacının dayandığı tapu kaydının geldisi olan kök tapu kaydının kapsamı belirlenmeli, daha sonra ifraz yolu ile oluşan tapu kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, uygulama yapılırken haritası bulunan kayıtlarının kapsamlarının öncelikle haritasına göre belirleneceği gözetilmeli, haritası bulunmayan kayıtlardaki sınırların tespiti bakımından mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına başvurulmalı; kayıtlarda yazılı hudutlar mahalli bilirkişilere tek tek okunmak sureti ile zeminde gösterilmeleri istenilmeli, kayıtlarda yazılı olup yerel bilirkişilerce zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların kayıtların uygulanması hususundaki beyanları, komşu parsel tutanakları ve dayanakları kayıtlarla denetlenmeli; ifraz yolu ile oluşan tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı kapsamı içinde aranacağı göz önünde tutulmalı, teknik bilirkişiden, tapu kayıtlarının revizyon gördüğü parsellerin de dikkate alındığı, komşu parsellerin dayanağı kayıtların dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğunun belirlendiği ve kroki üzerinde işaretlenmek suretiyle tapu kayıtlarının sınır denetiminin yapıldığı ve kayıtların kapsamlarının kesin olarak gösterildiği keşfi izlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı; aynı şekilde davacının dayandığı vergi kaydı yöntemince uygulanmalı; böylece davacının dayandığı tapu ve vergi kaydı ile müdahil davacının dayandığı tapu kaydının kapsamları duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli; davacının dayandığı tapu kaydında tarif edilen “... ve tut koyağı” ile “kesik kesme ve nar ağacı” sınırları itibariyle taşınmaza uyup uymadığı değişebilir, genişletilmeye elverişli ve nokta sınırlardan olduğu dikkate alınarak tapu kaydının kapsamının yüzölçümü ile belirlenmesinin zorunlu bulunduğu dikkate alınmalı; vergi kaydının dava konusu taşınmaza uyduğunun belirlenmesi halinde, vergi kaydının mülkiyet belgesi niteliğinde olmadığı ancak zilyetlikle birleşmesi halinde hukuki değer taşıyacağı hususu göz önünde bulundurulmalı; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.