
Esas No: 2016/13475
Karar No: 2016/13475
Karar Tarihi: 11/9/2019
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BURCU BARDAKCI VE ERDEM YİNANÇ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2016/13475) |
|
Karar Tarihi: 11/9/2019 |
R.G. Tarih ve Sayı: 31/10/2019-30934 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Selahaddin
MENTEŞ |
Raportör |
: |
Burak FIRAT |
Başvurucular |
: |
1. Burcu
BARDAKCI |
Vekili |
: |
Av. Deniz
ÖZBİLGİN |
|
|
2. Erdem
YİNANÇ |
Vekili |
: |
Av. Doğukan
Tonguç CANKURT |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir protesto eylemi sırasında afiş asan
başvuruculara idari para cezası verilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/7/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvuruculardan Burcu Bardakcı’nın
adli yardım talebinin reddine, Erdem Yinanç’ın ise
adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. 2016/13475 ve 2016/13479 numaralı bireysel başvuru dosyaları,
aralarında konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2016/13475 numaralı
bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmiş ve inceleme 2016/13475 numaralı
bireysel başvuru dosyası üzerinden yapılmıştır.
8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Arka Plan Bilgisi
9. Türkiye’de 2015 yılının ikinci yarısından başvuruya konu
eylemin yapıldığı tarihe kadar çok sayıda terör saldırısı ile birlikte
toplumsal infial yaratan bazı olaylar yaşanmıştır. Bunlardan bazıları, açık
kaynaklardan edinilen bilgiler ışığında kronolojik olarak aşağıda
sıralanmıştır:
i. 5/6/2015’te Halkların Demokratik Partisinin (HDP) Diyarbakır’daki
seçim mitingine bombalı saldırı düzenlenmiştir. 7 Haziran 2015 tarihinde
yapılan Milletvekili Genel Seçimi’nden iki gün önce
düzenlenen saldırıda 5 kişi ölmüş, 400’ün üzerinde kişi ise yaralanmıştır.
ii. 20/7/2015’te Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde canlı bomba
saldırısı düzenlenmiştir. Saldırıda 34 kişi ölmüş, 100’den fazla kişi de
yaralanmıştır.
iii. 10/8/2015’te İstanbul Sultanbeyli Fatih Polis Merkezine
bomba yüklü araçla saldırı düzenlenmiştir. Saldırının ardından çıkan çatışmada
bir polis memuru şehit olmuştur.
iv. 10/10/2015’te Ankara’da gerçekleştirilen Barış Mitingi’nin toplanma yeri olan Tren Garı’nın önünde iki
canlı bomba tarafından yapılan saldırıda 103 kişi hayatını kaybetmiş, yüzlerce
kişi yaralanmıştır.
v. 12/1/2016’da İstanbul Sultanahmet Meydanı’nda yabancı uyruklu
bir canlı bomba, turist kafilesinin arasına girerek üzerindeki bombayı
patlatmıştır. Patlama sonucunda 13 kişi ölmüş, 16 kişi de yaralanmıştır.
vi. 17/2/2016’da Genelkurmay, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Kuvvet Komutanlıklarının yakınında askerî servis araçlarının geçişi sırasında
bomba yüklü araç patlatılmıştır. Saldırıda 28 kişi ölmüş, 61 kişi
yaralanmıştır.
vii. 13/3/2016’da Kızılay’da bomba yüklü araçla düzenlenen
saldırıda 34 kişi ölmüş, 125 kişi yaralanmıştır.
viii. 19/3/2016’da İstiklal Caddesi’nde Beyoğlu Kaymakamlığı
önünde intihar saldırısı düzenlenmiştir. Saldırıda 5 kişi ölmüş, 37 kişi de
yaralanmıştır.
B. Somut Olaya İlişkin Bilgiler
10. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
11. Başvurucular sırasıyla 1996 ve 1993 doğumlu olup olay
tarihinde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Fakülte) öğrencisidir.
12. 22/3/2016 günü saat 13.00 civarında aralarında
başvurucuların da bulunduğu bir grup öğrenci, ülkede 2016 yılında yapılan
bombalı saldırıları protesto etmek amacıyla Ankara Üniversitesi Cebeci Yerleşkesi’nde (Yerleşke) toplanmışlardır. Protestocu grup
birbirinin aynısı üç pankart açmış ve bu pankartları Yerleşke içindeki farklı
yerlere asmıştır. Pankartın üzerinde şunlar yazmaktadır:
“Sarayın İstikrarı / 5 Haziran 2015 HDP
Diyarbakır Mitingi / 20 Temmuz 2015 Suruç / 10 Ekim 2015 Ankara Barış Mitingi /
12 Ocak 2016 Sultanahmet Meydanı / 6 Şubat 2016 Cizre Bodrum Katı / 17 Şubat
2016 Genelkurmay Önü / 13 Mart 2016 Güvenpark / 19 Mart 2016 İstiklal Caddesi /
Katliam, Kan, Yayın Yasağı, Gözyaşı Öğrenci Kolektifleri”
13. Anılan pankartın indirilmesi için Fakülte özel güvenlik
görevlileri tarafından gerekli ikazlar yapılmış ancak pankart indirilmemiştir.
14. Fakülte yönetimi, karşıt görüşlü öğrenciler arasında meydana
gelmesi muhtemel olayların önlenmesini ve eğitimin aksamadan devam edebilmesini
sağlamak amacıyla polisten yardım istemiştir. Bu çağrı üzerine okula gelen
polisler saat 14.40’ta Yerleşke’ye girerek pankartı
indirmişlerdir.
15. Başvurucuların da aralarında bulunduğu sekiz kişi gözaltına
alınmış ve ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştır.
16. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 42. Maddesi
uyarınca Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğünün 22/3/2015 tarihli işlemiyle
başvurucuların her birine izinsiz afiş astıkları gerekçesiyle 219 TL idari para
cezası uygulanmıştır.
17. Başvurucular idari para cezalarına karşı itiraz yoluna
başvurmuşlardır. İtiraz dilekçelerinde, gerçekleştirilen protestonun barışçıl
olduğu dikkate alınarak eylemin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını ve itiraz
konusu cezanın caydırıcı etkisinin gözetilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
18. Başvurucu Erdem Yinanç’ın itirazı
Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/6/2016 tarihli kararı; başvurucu Burcu Bardakcı’nın itirazı ise Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin
20/6/2016 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Anılan kararlarda, idari yaptırım
kararı ile verilen idari para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu
belirtilmiştir.
19. İtirazın reddine ilişkin kararlar, başvuruculara 27/6/2016 tarihinde
tebliğ edilmiştir. Başvurucular 20/7/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
20. 5326 sayılı Kanun’un “Afiş
asma” kenar başlıklı 42. Maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(1) ... cadde veya sokak kenarlarındaki
kamuya ait ... alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez,
kâğıt ve benzeri afiş ... asan kişiye, ... idarî para cezası verilir. Aynı
içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2)
Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı
olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz. ...
...
(4) Bu
kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta
görevlileri karar verir.
...”
B. Uluslararası Hukuk
21. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ve bu hak kapsamında ifade özgürlüğünün
demokratik toplumun en temel değerleri arasında olduğu ve demokrasinin özünde
açık bir tartışma ortamıyla sorunları çözebilme gücünün yer aldığı
vurgulanmaktadır. Şiddete teşvik ve demokrasinin ilkelerini ortadan kaldırma
durumları dışında toplantı ve ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik
önleyici nitelikli radikal tedbirler, yetkililerin eylemlerde kullanılan ifadeleri
ve bakış açılarını şaşırtıcı ve kabul edilemez olarak değerlendirdiği ya da
eylemlerin yasa dışı olduğu durumlarda dahi demokrasiye zarar vermekte hatta
demokrasinin varlığını sık sık tehlikeye atmaktadır. Hukukun üstünlüğüne dayalı
demokratik bir toplumda, mevcut düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle
gerçekleştirilmesi savunulan siyasi fikirlerin toplantı özgürlüğü ve diğer
yasal araçlarla ifade edilebilmesi imkânı kişilere sunulmalıdır (Gün ve diğerleri/Türkiye, B. No: 8029/07,
18/6/2013, § 70; Güneri ve diğerleri/Türkiye,
B. No: 42853/98, 43609/98 ve 44291/98, 12/7/2005, § 76).
22. AİHM Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye (B.
No: 19620/12, 23/1/2018) kararında eldeki başvuruya benzer bir konuyu
incelemiştir. Söz konusu karar şu şekilde özetlenebilir:
i. AİHM’in kararına konu olayda Eğitim
ve Bilim Emekçileri Sendikası üyesi başvuruculara, gerçekleştirilen grev
kapsamında bir okul binasının dış cephesine üzerinde “Bu iş yerinde grev vardır.” Yazılı afiş astıkları gerekçesiyle
5326 sayılı Kanun’un 42. Maddesi uyarınca idari para cezası verilmiştir. AİHM,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 11. Maddesinde güvence altına
alınan barışçıl olarak toplanma özgürlüğü kapsamında incelediği başvuruda
değerlendirilmesi gereken başlıca konunun idari para cezasının demokratik
toplumda gerekli olup olmadığı hususu olduğunu ifade etmiştir(Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye,
§ 28).
ii. AİHM, gösterinin tamamen barışçıl olarak sürdürüldüğüne,
gösteride idari makamların veya polisin kamu düzenini korumak için müdahale
etmesini gerektirecek taşkınlıklar yaşanmadığına dikkat çekmiştir (Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye,
§ 29). AİHM’e göre başvuranlar görsel bir kirliliğe
sebebiyet veren, şiddet içeren bir afiş asmamış ve binanın dış cephesine veya
herhangi bir kamu malına zarar vermemişlerdir. Söz konusu afişin asılmasının
barışçıl olarak toplanma özgürlüğünün kullanımına bağlı bir unsur olarak
değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir (Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye,
§ 33).
iii. AİHM; sulh ceza mahkemesi tarafından yapılan denetimin çok
kısıtlı olduğunu, ilgililere isnat edilen fiillerin gerçekliğini doğrulamakla
sınırlı kaldığını vurgulayarak itiraz incelemesinde bir yandan barışçıl
toplanma hakkının başvurucularca kullanılması, diğer taraftan kamu düzeninin
sağlanması, başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması gibi mevcut farklı
menfaatlerin dengelenmeye çalışıldığını gösteren hiçbir unsur bulunmadığını
belirtmiştir (Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye,
§ 34). AİHM, afişin binada eğitimi herhangi bir şekilde engellediğine dair bir
görünüm olmadığını söyleyerek ihtilaf konusu para cezalarının barışçıl olarak
toplanma hakkının kullanımı üzerinde caydırıcı bir etkisi olduğu tespitinde bulunmuştur
(Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye,
§ 36). AİHM sonuç olarak başvuruculara verilen idari para cezasının demokratik
bir toplumda zorunlu olmadığı kanaatini açıklamıştır (Akarsubaşı ve Akçiçek/Türkiye,
§ 37).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 11/9/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
24. Başvurucular; son zamanlarda yaşanan bombalı saldırıları ve
katliamları protesto etmek istediklerini, astıkları afişin bu yaşananların
siyasi sorumluluğunun saray iktidarı olduğunu belirtmeyi amaçladıklarını ifade
etmişlerdir. Başvurucular, pankartın herhangi bir şiddet çağrısı içermediğini,
Fakültede öğrencilerin siyasi düşüncelerini paylaştıkları afişlerin her zaman
bulunduğunu, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının Anayasa ve
Sözleşme tarafından korunduğunu ifade etmişlerdir.
25. İdari para cezalarının anılan hak üzerinde caydırıcı etkisi
bulunduğuna dikkat çeken başvurucular benzer konuda verilen mahkeme
kararlarının dikkate alınmadığını, haklarında verilen kararın gerekçeden yoksun
olduğunu belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme ile adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular hakkında izinsiz afiş asmaları
nedeniyle 5326 sayılı Kanun’a göre işlem yapıldığı, afiş içeriğiyle ilgili
herhangi bir yaptırım uygulanmadığı, somut olayda asılan afişin toplanma
özgürlüğünün kullanımına bağlı bir unsur olduğu dikkate alındığında
başvurucuların iddialarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
27. Anayasa’nın “Toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” kenar başlıklı 34. Maddesi
şöyledir:
“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve
saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,
milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve
genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve
kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
29. Fakülte bahçesinde gerçekleştirilen protesto amaçlı
toplantıda asılan afişin emniyet görevlileri tarafından indirilmesi ve
sonrasında izinsiz afiş astığı gerekçesiyle başvurucuların idari para cezası
ile cezalandırılmalarının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
30. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. Maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 34. Maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. Maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel
hak ve hürriyetler, ...yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen
sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar,
...demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı
olamaz.”
31. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. Maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
32. 5326 sayılı Kanun’un 42. Maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı sonucuna
varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
33. Başvurucuların idari para cezasıyla cezalandırılmasına
ilişkin kararın Anayasa’nın 34. Maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
sebeplerden kamu düzeninin korunmasına
yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna
varılmıştır.
iii. Demokratik Toplum
Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
(a) Demokratik
Toplumda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının Önemi
34. Anayasa Mahkemesi demokratik
toplum düzeninin gerekleri ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini
daha önce pek çok kez açıklamıştır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer almakta olup
bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına duyurmak için bir
araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif bir şekilde
kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan
yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak çoğulcu demokrasilerin
gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve
yayılmasını güvence altına almaktadır (Dilan
Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411,
30/11/2017, § 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No:
2014/920, 25/5/2017, §
79; Osman Erbil, B. No:
2013/2394, 25/3/2015, § 45).
35. Bu hak, ifade özgürlüğünün özel bir biçimidir. Anayasal
haklar içinde kendine has özerk rolünün ve özel uygulama alanının varlığına
rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aynı zamanda ifade
özgürlüğü ışığında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğünün demokratik ve
çoğulcu bir toplumdaki önemi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı için
de geçerlidir (Dilan Ögüz
Canan, § 34; Ali Rıza Özer ve
diğerleri, § 115; Osman Erbil,
§§ 31, 45; Eğitim ve Bilim Emekçileri
Sendikası ve diğerleri, § 72; Gülşah
Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 66; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247,
4/4/2018, § 52).Sonuç olarak toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her
türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır (Dilan Ögüz Canan, §
35; Ömer Faruk Akyüz, § 55).
36. İfade özgürlüğünde olduğu gibi toplantı ve gösteri yürüyüşü
hakkı da sadece toplumun geneli tarafından savunulan, kabul gören görüş ve
fikirleri korumakla yetinmez. Bunun haricinde toplumun genelini rahatsız
edebilecek, endişelendirecek hatta şoke edecek veya onların belirli düzeyde
tepkilerini çekebilecek bazı fikirleri savunma amacıyla da toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenlenebilir (Yılmaz Güneş ve
Yusuf Karadaş, B. No: 2015/10676,
26/12/2018, § 33).
37. Toplantının veya gösteri yürüyüşünün hangi amaçla
yapıldığının bir önemi yoktur. Bununla birlikte -ifade özgürlüğünde olduğu
gibi- siyasal ve kamusal meseleler söz konusu olduğunda toplantı hakkına
yapılan müdahaleler daha dar yorumlanmalıdır (Dilan
Ögüz Canan, § 36; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 115; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, §
79; Osman Erbil, § 45; Ömer Faruk Akyüz, § 53).
(b) Müdahalenin
Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
38. Buna göre toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
yapılan bir müdahale zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa (bazı
farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında bkz. Dilan Ögüz Canan
§ 32; sendika hakkı bağlamında
bkz. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve
diğerleri, § 73; Tayfun Cengiz,
B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 56; Adalet
Mehtap Buluryer, B. No: 2013/5447,
16/10/2014, §§ 103-105; grev hakkı bağlamında bkz. Kristal-İş Sendikası [GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015, §
70) ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse
(bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında Dilan Ögüz Canan,
§§ 33, 56; sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim
ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 74) demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
©
Barışçıl Toplantı Hakkı
39. Anayasa’nın 34. Maddesi fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade
ile barışçıl bir şekilde ortaya konabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını güvence altına almıştır. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı,
şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin
haklarının korunmasıdır. Demokratik bir toplumda, mevcut düzene itiraz eden ve
barışçıl yöntemlerle mevcut düzenin değiştirilmesi gerektiğini savunanlara dahi
toplantı özgürlüğü ve diğer yasal araçlarla bu fikirlerini ifade edebilme
imkânı sunulmalıdır (Dilan Ögüz Canan, § 37; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 117, 118; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri,
§ 80; Osman Erbil, § 47; Gülşah Öztürk ve diğerleri, §§ 67, 68; Ömer Faruk Akyüz, § 54).
(d) Müdahalenin
Gerekçesi
40. Keyfî uygulamalardan ve usulsüz sınırlandırmalardan
kaçınılması için barışçıl bir toplantıya tedbir almak veya alınan tedbirlere
aykırı davrananlara ceza vermek suretiyle yapılan müdahalenin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun olduğunun
derece mahkemelerince ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya konulması, kamu
düzeni ve başkalarının haklarının korunması ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkının kullanılması arasında adil bir denge kurulması gerekmektedir
(Dilan Ögüz Canan,
§ 53; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
ve diğerleri, § 83; Ömer Faruk
Akyüz, § 61).
(2) İlkelerin
Olaya Uygulanması
41. 2015 yılının ikinci yarısından 2016 yılının ikinci yarısına
kadar geçen bir yıl içinde Türkiye’nin değişik yerlerinde çok sayıda bombalı
terör eylemi meydana gelmiştir. Gayriresmî raporlara
göre Türkiye’de 2016 yılı içinde on yedi kez canlı bomba ve bombalı araçla
saldırı düzenlenmiş; saldırılarda polis, asker ve sivil olmak üzere toplam 298
kişi hayatını kaybetmiştir. Bine yakın insanın da yaralandığı belirtilmiştir.
42. Üniversite öğrencisi olan başvurucular, bombalı saldırıların
devam ettiği günlerde ülkede meydana gelen terör saldırılarını protesto etmek
amacıyla Fakülte Yerleşkesi içinde diğer öğrenci arkadaşlarıyla birlikte bir
toplantı düzenlemiştir. Anılan toplantıda başvuruya konu afiş okul duvarına
asılmıştır. Başvuruculara izinsiz afiş astıkları gerekçesiyle 219 TL idari para
cezası verilmiştir. Afiş içeriği nedeniyle başvurucular hakkında ise kamu
makamlarınca herhangi bir adli veya idari soruşturma açılmamıştır.
43. Yaşanan terör saldırılarına dikkat çeken ve saldırılarda
ölenlerin unutulmaması çağrısı içeren afişin asılmasının bir düşünce açıklaması
mahiyetinde olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan başvuruya konu
afişin asılması, öğrencilerinden oluşan bir topluluğun protesto eylemi
sırasında gerçekleştiğinden Anayasa’da düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına ilişkin güvencelerden yararlanır.
44. Anayasa Mahkemesi daha önce afiş asma yoluyla yapılan
düşünce açıklamalarının anayasal güvencelerden yararlanmasının afiş asmanın
bazı ön biçim koşullarına bağlanmasına engel teşkil etmeyeceğine karar
vermiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri, B. No: 2014/3793,
8/11/2017, § 53).
45. Kanun koyucu 5326 sayılı Kanun’un 42. Maddesinde kamuya ait
alanlarda afiş asılmasını yetkili makamın, özel alanlarda ise malikinin iznine
bağlı kılmış ve izin koşulu yerine getirilmeden afiş asılmasını idari para
cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Bu konuda kanun koyucunun takdir yetkisine
sahip olduğunun kabulü gerekir. Sırf afiş asmanın izin şartına bağlanmış olması
nedeniyle başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiği düşünülemez (Neslihan Albayrak,
B. No: 2015/19611, 13/9/2018, § 21).
46. Öte yandan tek başına izin alınmamış olması yaptırım
uygulanması haklı kılmak için yeterli görülmeyebilir. Nitekim eldeki somut
başvuruya konu olayda cezalandırmanın kamu düzeninin bozulmasını önlemek
amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu noktada izinsiz afiş asılması nedeniyle
kamu düzeninin bozulup bozulmadığı, bozulma tehlikesinin bulunup bulunmadığı ya
da böyle bir tehlikenin ortaya çıkıp çıkmadığı ehemmiyet arz etmektedir (benzer
yöndeki değerlendirmeler için bkz. Eğitim ve
Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, §§ 88, 89; Abdulvahap Can ve diğerleri, § 55).
47. Somut olayda idarenin ya da Hâkimliklerin Fakülte Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen toplantının barışçıl
olmadığına, kamu düzeninin bozulduğuna, bozulma tehlikesinin ortaya çıktığına,
eğitimin aksadığına ya da yaptırım konusu afişin asılı kaldığı yaklaşık üç saat
boyunca kamu düzeninin bozulmasına yol açabilecek bir gerginliğe sebebiyet
verdiğine dair bir tespiti ve değerlendirmesi bulunmamaktadır. Dolayısıyla
somut olayın koşullarında barışçıl bir protesto gösterisi sırasında başvuruya
konu afişin asılması nedeniyle başvurucunun idari para cezası ile
cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı ilgili ve
yeterli gerekçe ile ortaya konulamamıştır.
48. Ayrıca barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında
kınanabilir bir olaya karışmayan kişilere en hafif kabul edilecek cezanın dahi
uygulanması caydırıcı etki doğurabilecektir (Osman
Erbil, §§ 51, 71; Ömer Faruk
Akyüz, § 60).
49. Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, somut olayın
koşullarında başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
yapılan müdahalenin demokratik toplum gereklerine uygun olmadığından
Anayasa’nın 34. Maddesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Kadir ÖZKAYA farklı gerekçeyle bu görüşe katılmıştır.
3. 6216 Sayılı Kanun’un
50. Maddesi Yönünden
50. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. Maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili bölümü ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
51. 6216 sayılı Kanun’un 50. Maddesinin uygulanmasına ilişkin
kabul edilen ilkeler için bkz. Mehmet Doğan
([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60) başvurusu hakkında karar.
52. Başvurucular, ihlalin tespiti ile ayrı ayrı olmak üzere 219
TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlardır.
53. Anayasa Mahkemesi başvurucuların idari para cezası ile
cezalandırılmasının zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı sonucuna
ulaşarak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar
vermiştir. Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin ilgili sulh ceza hâkimliklerinin
kararlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
54. Bu durumda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının
ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216
sayılı Kanun’un 50. Maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yeniden yargılama
sürecinde mahkemelerce yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme
kararının ortadan kaldırılmasından ve ihlal kararı verilmesinin nedenlerini
gideren, Anayasa Mahkemesince belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar
verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama
yapılmak üzere Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği ile Ankara 5. Sulh Ceza
Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
55. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali
nedeniyle yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesinin yeterli giderim
sağladığı değerlendirildiğinden tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi
gerekir.
56. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 239,50 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucu
Burcu Bardakcı’ya; 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan
yargılama giderinin ise başvurucu Erdem Yinanç’a
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 34. Maddesinde güvence altına alınan toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmak üzere Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğine (D. İş 2016/1944) ve Ankara 6.
Sulh Ceza Hâkimliğine (D. İş 2016/1993) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 239,50 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.714,50 TL yargılama giderinin başvurucu Burcu Bardakcı’ya,
2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin ise başvurucu Erdem Yinanç’a ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
11/9/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
FARKLI GEREKÇE
Başvuruya konu olayda; bir protesto eylemi sırasında üniversite
yerleşkesi içerisinde okul binası duvarına afiş asan başvurucular adına, 5326
sayılı kabahatler Kanununun 42. maddesi uyarınca 219 TL idari para cezası
uygulanmıştır. Başvurucular, cezanın iptal edilmesi istemiyle yaptıkları
itirazın reddi üzerine de bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
Mahkememiz çoğunluğunca, olayda, idarenin ya da Hâkimliklerin,
Fakülte Yerleşkesinde gerçekleştirilen toplantının barışçıl olmadığına, kamu
düzeninin bozulduğuna veya bozulma tehlikesinin ortaya çıktığına, eğitimin
aksadığına ya da yaptırım konusu afişin asılı kaldığı süre boyunca kamu
düzeninin bozulmasına yol açabilecek bir gerginliğe sebebiyet verdiğine dair
bir tespit ve değerlendirmelerinin bulunmaması nedeniyle söz konusu afişin
asılması eylemi için başvurucuların idari para cezası ile cezalandırılmalarının
zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği gerekçesiyle başvurucuların
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğine karar
verilmiştir.
Mahkememiz çoğunluğunca kabul edilen ihlal gerekçesine,
kabahatler hukukuna ilişkin olarak 21.03.2019 günlü ve 2015/1051 başvuru
numaralı kararda kullandığım karşı oyumda belirttiğim nedenlerle katılmamakla
birlikte, başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla, aynı veya benzer
konulara ilişkin olarak yapılan başvurularda Anayasa Mahkemesince istikrarlı
bir biçimde ihlal kararları veriliyor olması, dolayısıyla bu konudaki Anayasa
Mahkemesi görüşünün yerleşik hale gelmiş olması nedeniyle ihlal kararına sonucu
itibarıyla katılıyorum.
|
|
|
|
Üye Kadir ÖZKAYA |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.