17. Hukuk Dairesi 2014/3169 E. , 2015/9397 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2008/61-2013/632
Taraflar arasındaki davasının davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, kaza tarihinde 17 yaşında olan Gamze"nin içinde yolcu olarak bulunduğu araç ile davalının sevk ve idaresindeki aracın çarpışması sonucu yaşanan trafik kazasında davacı Gamze"nin yaralandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, tedavi nedeni ile yol, ulaşım vs . masraflarının, geçici ve daimi iş gücü kaybının oluştuğunu ve bu zaman dilimide eğitiminden de geri kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı G. için 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi, davacı Gizem için 10.000,00 TL manevi diğer davacılar için ayrı ayrı 25.000,00"er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiş; ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebi arttırılmıştır.
Davalı vekili, kazanın oluşunda müvekkilin kusuru bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak;kısa kararda 2. 639,70 TL kazanç kaybı 3.000,00TL tedavi gideri olmak üzere 5.639,70 TL"nin 01.09.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı G."ye verilmesine, fazlaya dair maddi tazminat talebinin reddine,
G. için 5.000,00 TL, G. için 1.000,00 TL, Ertan için 2.000,00 TL Gülsüm için 2.000,00 TL manevi tazminatın 01.09.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacılara verilmesine karar verilmiş; gerekçeli kararda maddi tazminata ilişkin hüküm kısmında ve vekalet ücretinin takdiri kısmında G. yerine G. yazılmış, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içindeki bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerektirici nedenlere göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-10.04.1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğünün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir.
Tefhim edilen hüküm başka gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK.’nun 381.- 389. maddelerinde (6100 sayılı HMK m. 294 - 297), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK m. 297/II); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.Her ne kadar eldeki davada, bu durum farkedilerek 17.01.2014 tarihli tutanakla maddi hata olarak değerlendirilerek düzeltilmesi yoluna gidilmiş ise de; uyap ekranındaki gerekçeli kararda aynı ibarelerin yer alığı gibi, söz konusu tutanağın taraflara da tebliğ edilmediği görülmüş,infazda da tereddüte yol açacağından yukarıda açıklanan ilkeler ışığında eldeki davada kısa karar ve gerekçeli kararın farklı olması nedeni ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3-Kabule göre de; Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar kadar olması gerekir. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda, davacı Gamze"nin yaralanma derecesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü, davacı yolcu olduğundan gibi nedenler dikkate alındığında, davacı Gamze için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup, daha fazla manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
4- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02.07.2015 gününde oy birliği ile açıklandı.