7. Hukuk Dairesi 2015/45706 E. , 2016/7843 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe İade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli ve haklı bir neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini talep etmiştir.
Davalı işveren ise, davacının iş sözleşmesinin, bankacılık mesleğinin gerektirdiği özen ve basireti göstermeyerek bankanın ticari kazanç kaybına ve ticari itibarınn zedelenmesine ve bankanın otoritesinin zayıflatmaya yönelik davranışları nedeniyle haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının görevindeki ihmal nedeniyle davalı işverenini 30 günlük ücretini aşar miktarda zarara uğrattığı ve bu nedenle haklı nedenle fesih koşullarının oluştuğundan bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 25"inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
İşçinin eleştiri sınırları içinde kalan söz ve davranışları ise, işverene haklı fesih imkânı vermez.
Somut olayda davacının iş akti, bir müşterinden toplanan nakil/para torbalarını işinin gereğinin aksine saymaksızın teslim aldığı ve sonuçta 7.415,00 TL zarara sebebiyet verdiği, konuya ilişkin Disiplin Komitesi"nce alınmış olan karara ısrarla karşı çıktığı ve zararı karşılama ödevini hatırlatıldığı halde ısrarla karşılamak istemediğinden bahisle 4857 sayılı Yasanın 25/2-e-ı ve h bentleri uyarınca feshedildiği bildirilmiştir.
Feshe dayanak olarak sunulan banka müfettişi tarafından yapılan denetimde " personel beyanlarından ve kamera görüntülerinden itiraza konu .... Mağazasına ait içerisinde 7.415,00 TL para bulunan kayıp para poşetinin şubeye teslim edildiğine dair herhangi bir sonuca ulaşılamadığı" tespitinde bulunmuş ve 7.415,00 TL" nin ...."ye ödenerek davacı ve dava dışı işçiden eşit olarak tahsili, davacı ve dava dışı işçiye kınama cezası verilmesi önerilmiştir.
Davacıya, Disiplin Kurulunun 110 sayılı kararı ile " para torbalarını işinizin gerektirdiği şekilde gerekli özeni göstermeyerek saymadan teslim almanız sebebiyle 7.415,00 TL" nin 3.707,50 TL tutarındaki kısmının 15 eşit taksitle tarafınızdan tahsil edilmesi ve kınama cezası ile tecziyesine" karar verildiği, bu kararın 30.09.2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacının 14.10.2013 tarihli dilekçesinde...."nin kamera kayıtlarının incelenemediğini, iddia edilen para poşetinin şubeye gelmediği hem kamera kayıtlarında açıkça görülmesine hem de banka müfettişlerinin teyit etmesine rağmen ilgili tutarın gişe çalışanlarından tahsili yargısız infaz olup hakkaniyete uymadığından ve şahsını zan altında bıraktığından dolayı tebliğ edilen karara istinaden ödemesi istenen .... TL yi ödemeyi kabul etmemekle birlikte gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli tahkikatların daha ayrıntılı olarak .... nin ilgili şubesinin ve kuryelik görevi yapan ilgili güvenlik şirketi çalışanlarını da kapsayacak şekilde geniş çaplı bir araştırma ve inceleme yapılması gerektiğini belirtmiş, işveren de bunun üzerine 27.12.2013 tarihli yazı uyarınca ödememekte ısrar ettiği, bu nedenle ilk maaş ödemesinden başlamak üzere 15 eşit taksitle ödemeye başlaması gerektiği aksi halde diğer her türlü yasal ve sözleşmesel hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile Disiplin Komitesi"nin 110 sayılı toplantısında alınan karar gereği ödemesi gereken 3.707,50 TL nin tamanının tahsil yoluna gidileceğininin ihtar ve ihbar edildiğini görülmüştür.
Davalı işverenin, davacının şirketi zarara uğrattığı iddia edilen eylemi nedeniyle davacıya kınama cezası verdiği görüldüğünden artık bu eylemi fesih gerekçesi olamayacağı açıktır.
Geriye davacının Disiplin Komitesi"nin zarar miktarının ödenmesine dair kararına rağmen davacının ödememekte ısrar etmesi nedeni kalmış olup bu yönden yapılan değerlendirmede ise; davacının 14.10.2013 tarihli dilekçesi uyarınca Disiplin Komitesince disiplin cezasının tekrar değerlendirilmesi gerektiğine dair iç yazışma neticesinde Disiplin Komitesince 21.01.2014 tarihli ve 115 sayılı karar ile " ...bu eylemi nedeni ile ortaya çıkan zarar ve zararın miktarı, tüm iyi niyetli çabalara rağmen personelin sebep olduğu zararı karşılama görevini hatırlatılmasına karşın karşılamamakta ısrar etmesi, işverinin otoritesini zayıflatma çabası içerisinde olması ve bu davranışının doğruluk ve bağlılığa da uygun olmaması gibi nedenlerle davacının işten çıkarma cezası ile tecziyesine karar verildiği " görülmüştür.
Davalının kınama cezası verdikten 2-3 ay kadar sonra bu kez zarar miktarını ödememekte ısrar ettiğinden bahisle iş aktinin feshedilmesi özellikle bizzat banka müfettişinin eyleme konu para poşetinin banka şubesine teslim edildiğine dair herhangi bir sonuca ulaşılamadığı şeklindeki açık tespiti ve yargılama sırasında da davacının teslim edildiği iddia edilen para poşetini saymaksızın teslim aldığına dair delil ibraz edilmediği gibi hakkında tecziyesine karar verilen paranın tahsili kararına karşı aklanma/masumiyetini ortaya koyma hakkını kullanarak itirazda bulunması ve bu itiraz nedeniyle herhangi bir ödemede bulunmaması karşısında; söz konusu ödememe eyleminin iş aktinin feshini gerektirecek boyutta olmadığı, eylem ile feshin ölçülü olmadığı, davalı işverenin ödenmemesi halinde yasal yollara başvuracağını belirtmesine rağmen yasal hakkının infazı için yargı merciilerine başvurmaksızın iş aktinin feshi yoluna gitmesi gibi nedenler dikkate alındığında işverence yapılan feshin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı ve dolayısıyla davacının işe iadesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle 4857 sayılı Kanun"un 20/3 maddesi gereğince mahkemece verilen kararın bozularak ortadan kaldırılması ve Dairemizce aşağıda yazılı hükmün kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3.Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4.Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5.Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın tenzili ile bakiye 4,00 TL harç giderinin davalıdan tahsili ile Hazine"ye gelir kaydına,
6.Davacının yapmış olduğu 141,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
7.Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8.Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.04.2016 gününde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.