
Esas No: 2013/1327
Karar No: 2013/1808
Karar Tarihi: 31.01.013
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/1327 Esas 2013/1808 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, ilk kesinti tarihini takip eden aybaşından itibaren tarım... sigortalısı olduğunun tespitine, 6111 sayılı Kanundan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 6111 sayılı Yasa"dan yararlanma hakkı bulunduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hüküm özetinde ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (1.) bendinde "konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (2.) bendinde "Davacının süresinde müracaatı dikkate alınarak 6111 sayılı Kanundan yararlandırılması gerektiğinin tespitine" karar verilmiştir.
Mahkeme hükmünde nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Diğer taraftan, Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların Mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Somut olayda, davalı Kurumun süresinde yapılan başvuru doğrultusunda davacıyı 6111 sayılı Yasa"dan yararlandırdığı anlaşılmakla Mahkemece hüküm özetinde ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (1.) bendinde olduğu gibi "konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi doğru olduğu halde gerekçeli kararın hüküm fıkrasının (2.) bendinde davanın kabulüne karar verilmesi suretiyle gerekçeli kararın hüküm fıkrasında mübayenet (karşıtlık) ve infazda tereddüt oluşturucak biçimde hüküm kurulması usul ve Yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan "2-Davacının süresinde müracaatı dikkate alınarak 6111 sayılı Kanundan yararlandırılması gerektiğinin tespitine" rakam ve sözcüklerinin silinerek hükümden çıkartılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 31/01/013 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.