17. Hukuk Dairesi 2014/1736 E. , 2015/9781 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aşkale Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/11/2013
NUMARASI : 2010/86-2013/104
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davacılardan Gülcemal"in eşi, Özge ve Can"ın babası, Kemal ve Sediye"nin oğlu, diğer davacıların kardeşi olan murisin, davalıların maliki, sürücüsü ve trafik sigorta şirketi olduğu aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, davacı eş ve çocukların bakıma muhtaç olduğunu belirterek 1.000,00-TL maddi tazminat ve davacılardan eş için 10.000,00-TL, her iki çocuk için ayrı ayrı 6.000,00-TL, babası ve annesi için ayrı ayrı 4.000,00-TL kardeşler için ayrı ayrı 2.500,00-TL"nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacılar vekili, davalı sigorta şirketinin ödeme yapması nedeni ile maddi tazminat talebinden vazgeçmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, maddi tazminat talebi yönünden davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına, davacıların manevi tazminat talebi yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile müteveffanın eşi G.. T.. için 2.000,00-TL, kızı Ö.. T.. için 1.000,00-TL, oğlu C.. T.. için 1.000,00-TL, babası K.. T.. için 1.000,00-TL, annesi S.. T.. için 1.000,00-TL kardeşleri Muzaffer, Zafer, Gülhanım ve A.T.için ayrı ayrı 500,00-TL manevi
tazminatın davalı İ.. E.."den alınarak davacılara ödenmesine, davalı sigorta şirketi yönünden poliçede manevi tazminata ilişkin hüküm olmaması nedeni ile davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388 ve 389. maddeleri ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu"nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği zorunludur.
Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
Somut olayda, yargılamanın sona erdirildiği 06.11.2013 tarihli oturuma ait kısa kararda davacı A. K. hakkında hüküm kurulmamışken gerekçeli kararda davacı Aynur hakkında da tazminata hükmedildiği görülmektedir. Buna göre gerekçeli karar ile kısa kararın çelişkili olduğu açıktır. Bu yön yukarıda açıklanan yasa maddelerine açık bir aykırılık oluşturduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
3)Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar kadar olması gerekir. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın
tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü gibi nedenler dikkate alındığında, davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup, daha fazla manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2) ve 3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 28.9.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.